11.05.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Onlar, dünyanın farklı köşelerinden melodileri bir araya getirerek modern bir formda sunan müzik arkeologları. Müziğin uluslararası elçileri. İlk albümleri “Sympathique” dahil beş albümleri Türkiye’de Altın Plak Ödülü sahibi. Albümlerinde Japoncadan Türkçeye 25 dilde şarkı söylüyorlar, aralarında Samurayların aşk şarkıları da var, Fransız şansonları da, “Üsküdar’a gider iken” de, Küba müziği de... Aslında bu müzikal çeşitliliğe şaşırmamak lazım; çünkü 12 kişilik mini bir orkestra sayılabilecek grubun alametifarikalarından biri, dünyanın farklı bölgelerinden müzisyenleri bir araya getirmesi. Grubun solisti China Forbes bu durumu, “Herkes kendi hünerini sergiliyor, şarkılara, düzenlemelere kendi dokunuşunu katıyor” diye açıklıyor. Türkiye’de de geniş bir hayran kitlesine sahip Pink Martini, 14 Mayıs itibarıyla Türkiye’de altı konser vermeye hazırlanıyor. Grubu ve Türkiye’yle aralarındaki bağı, Pink Martini’nin kurucusu-piyanist Thomas Lauderdale ve solist China Forbes’la konuştuk.
İlk albümünüzün üzerinden 22 yıl geçti. 12 kişilik mini bir orkestra olarak bunca yıl ayakta kalmanızı sağlayan, sizi bir arada tutan şeyi nasıl tanımlarsınız?
Thomas Lauderdale: Biz müzik geçmişi olan, müzik konusunda aynı dili konuşan bir ekibiz. Bunca yılın ardından artık aile gibiyiz. Hatta ailemizden çok birbirimizle zaman geçiriyoruz. Yılın 150 gününden fazlasını birlikte seyahat ederek, turnelerde geçiriyoruz. Aramızda çok güçlü bir bağ var. Bizim aramızdaki bu enerji kuşkusuz ki seyirciye de yansıyor. Sahnede önce biz eğleniyoruz.
China Forbes: Birlikte çalışmanın hem çok alışıldık hem de gizemli bir yanı var. Bir yanda rahatlık, arkadaşlık, dostluk bir yanda da herhangi bir anlaşmazlık durumunda sonucun kolay çözülmesi için geride durabilme durumu var. Bunu olgunlukla halledebiliyoruz. Birlikte mutlu çalışmayı ve bir şeyi görmek gerekiyorsa birbirimize alan tanımayı öğrendik. Bunu en güzel “denge” sözcüğüyle açıklayabilirim sanıyorum.
Farklı kültürlerden ilham aldığınızı hep söylüyorsunuz. Müziğinizin karakterini belirlemede etkili olan kültür ya da geleneği nasıl tanımlarsınız?
T.L.: Bizim repertuvarımıza ya da albümlerimize aldığımız şarkıların ortak özelliği öncelikle bizim seslendirmekten çok keyif aldığımız ve sevdiğimiz parçalar olması. Melodik zenginliğinin, hikâyesinin bize uyması… Yoksa bir dil, kültür ya da gelenek ayrımı yapmıyoruz. Her dili, her kültürü, her geleneği araştırmaktan, yeni şeyler keşfetmekten müthiş keyif alıyoruz. Ama bu grubu kurarken 1930’lu yılların Hollywood orkestralarından esinlendiğimi söyleyebilirim.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geniş bir kitleniz var. Sizce Türkiye’de müziğinizle bağ kurulmasında kültürel anlamda neler etkili oluyor?
C.F.: Türkiye insanının içten gelen bir coşkusu, sıcaklığı var. Güzel duyguları paylaşmak konusunda da son derece cömertler. Bence bizim müziğimizin parıltısı onlara sempatik geliyor. Türkiye’deki insanlar eski mutlu günlere özlem duyuyorlar. Ve biz de o günleri anımsatan bir grubuz. Uzun yıllardır Türkiye’ye gelip gittiğimiz için aramızda çok güçlü bir bağ da oluştu. Artık hiç yabancılık çekmiyoruz.
Son albümünüzde Türkçe “Aşkım Bahardı” şarkısına yer verdiniz, daha önce de “Üsküdar’a Gider iken” yer aldı. Repertuvarınıza alacağınız Türkçe şarkılarda hangi özellikleri arıyorsunuz?
T.L.: Biz nostaljik Yeşilçam şarkılarını, Türk Sanat Müziği şarkılarını çok beğeniyoruz, Türk müziğine çok aşinayız. Yeni şarkılar araştırırken şarkının hikâyesinin, sözlerinin anlamının bizi yansıtmasına ve melodik zenginliğinin bize uymasına dikkat ediyoruz.
Türkiye’den şarkılarını sevdiğiniz, sizi etkileyen müzisyenler kimler?
T.L.: Zeki Müren ve Müzeyyen Senar şarkılarını, yorumlarını çok beğeniyoruz. Keşke onlarla tanışabilme, onları canlı dinleyebilme şansımız olsaydı…
Konya, Adana ve Bursa ilk olacak
Bu ayki Türkiye konserlerinizde sürprizler olacak mı?
C.F.: Bu kez çok daha geniş bir turne ile geliyoruz. İstanbul, Ankara ve İzmir’e daha önce pek çok defa gittik. Konya, Adana ve Bursa ise bizim için tam bir gizem çünkü bu şehirlere ilk kez gideceğiz! O yüzden çok heyecanlıyız. Her performans o ana özel ve seyirci de bunun çok önemli bir parçası. Bizi izleyenler bilirler, şarkılarımızı birlikte söyler, birlikte dans ederiz. Seyircimizi sahneye davet ederiz. Dolayısıyla neler olacağını biz de bilmiyoruz! Hep birlikte eğlenmek için konserlere herkesi bekliyoruz.