Cumartesi“Sağlam adımlarla ilerliyorum”

“Sağlam adımlarla ilerliyorum”

03.11.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

İlk sinema projesi “İyi Oyun”la izleyici karşısına çıkan Mert Yazıcıoğlu, "Bugüne kadar keşke yapmasaydım dediğim bir işim yok. Sağlam adımlarla gittiğimi düşünüyorum. Sonuçta çok parametrik bir iş yapıyoruz ve biraz da şansa kalıyor işimiz" diyor.

“Sağlam adımlarla ilerliyorum”

Türkiye’de son dönemde büyük ilgi gören, turnuvaları düzenlenen e-spor, “İyi Oyun” adlı filmle bu kez beyazperdede.

Haberin Devamı

Başrolünde de “Karagül” ve “Umuda Kelepçe Vurulmaz” dizileriyle adını duyuran Mert Yazıcıoğlu var. Yazıcıoğlu, kendisinin de bilgisayar oyunlarına meraklı olduğunu söylüyor. Bir yandan da Kanal D’de yayınlanan ‘Bir Litre Gözyaşı’ dizisinin 'Mahir’i olarak izleyici karşısına çıkan oyuncu, başrol hırsı yerine sağlam adımlarla ilerlemenin kendisi için daha önemli olduğuna dikkat çekiyor.

- ‘İyi Oyun’la bu hafta sinemaseverlerin karşısına çıkıyorsunuz. Sizi projeye çeken ne oldu?

Hayat bazen bir şey gösterir ve onun peşinden gidersiniz. Ben zaten hobi olarak 15 senedir oyun oynayan biriyim. E-spor’u da 5 senedir takip ediyordum. Bilgim olan bir konuydu. Kendime yakın buldum. Senaryoyu görür görmez tamam dedim. Görüşmeye gitmeden çalışmaya bile başladım. Risk almak istedim. Alışılagelmiş işlerdense kalıpların dışında olmayı istedim.

Haberin Devamı

- Bilgisayar oyunlarının bağımlılık yaratabildiğini biliyoruz. Ama “İyi Oyun”da, oyunları bir spor türü olarak e-spor çerçevesinde göreceğiz. Bu anlamda filmdeki ‘oyun’un farkı nedir?

Her şeyden önce hiçbir oyun tek başına kötü şeylere sürüklemez. Benim oyun oynama şeklim haftada bir gün halı saha maçı yapmak gibi. Tamamıyla bu işle ilgilenenler, futbolcu gibi hazırlıklar yapıyor, mesai harcıyorlar. Uyku düzenlerinden beslenmelerine kadar her şeye dikkat ediyorlar. Türkiye’de yeni olsa da dünyada 10-15 yıldır bu işi spor olarak yapıyorlar. İnsanlar çocuklarını önceden futbol kamplarına gönderirdi şimdi oyun kamplarına gönderiyor. Ve bunlar gerçekten zeka isteyen oyunlar. Satranç gibi kuralları var.

- Bir yandan da ‘Bir Litre Gözyaşı’ dizisinde Mahir karakteriyle izliyoruz sizi. Dobralığı, soğukkanlılığı ve asiliğiyle adından söz ettiren karakterlerden... Kendinize yakın bulduğunuz yanları var mı?

Mahir, her şeyi içinde yaşıyor. Çok fazla mantık üzerinden ilerliyor, dışa vurumcu bir adam değil. Arkadaş edinmeye de ihtiyaç duymuyor. Hatta bazı konularda düz bir adam bile diyebiliriz, ben çok öyle değilim. Konuşur, derdimi paylaşırım. Tabii mantığım ağır basıyorsa dinlerim. Mantık konusunda Mahir’le buluşuyoruz diyebilirim.

Haberin Devamı

- Düz bir adam deseniz de kısa sürede en sevilen karakterlerden oldu. İnsanların bu sevgisini neye bağlıyorsunuz?

İnsanlar ona güveniyor. Çünkü o Cihan’ın yanında. Sözünün arkasında olması, güvenilir biri olması izleyiciyi etkiliyor. Çok fazla sosyal medyayla ilgilenmesem de görüyorum yazılanları. Cihan’la sevgili olmasını isteyenler var. Hayatta her şey mümkün, kim bilir belki ileride böyle bir şey de olur. Şu an bunu ben bile bilmiyorum.

- Çocukluk hayalinizin iş makinesi operatörlüğü olduğu doğru mu?

Evet komik gelebilir ama doğru. Türkiye’de insanlar iş makineleri izlemeye meraklıdır ya ben de seviyordum. Kendimi izlettirmek istiyordum galiba... Evde oyuncaklarım bile vardı. Hâlâ da hoşuma gidiyor ama inşaatçı gözüyle değil. Ben araçları seviyorum. Bir gün milyarder olursam iş makinesi alacağım.

“Sağlam adımlarla ilerliyorum”

- Kendini izlettirme merakı mı oyunculuğa yönlendirdi sizi?

Oyunculuğa başlamadan yakın bir zaman önce babamı kaybettim. Bir çıkış noktasına ihtiyacım vardı. Oyunculuk benim için çıkış ya da kaçış noktası oldu. Çünkü farklı bir şeyler yapmak ve kendimi ortaya çıkarmak istiyordum. Ama hiçbir zaman popüler olmak, insanların beni tanıması işte o bilinen anlamda ünlü olmak gibi bir gayem olmadı. Zaten önceliğim ünlü olmak olsaydı, şimdiye kadar yapardım. Bu artık çok kolay. YouTube’a konulan bir video ile milyonlar sizi izleyebiliyor.

Haberin Devamı

- Sektöre girdiğiniz günden bu zamana geçirdiğiniz değişimler için neler söyleyebilirsiniz?

“Kayıp Şehir” ve “Karagül” dizileri benim okulumdur. Çünkü seti öğrendim. Yalnız eğitimle ilgili her şeyim yarım kaldı. Ama üniversite okumak istiyorum. Kampüs hayatını yaşayamamak büyük eksiklik. Yaşım çok genç ve yapabileceğime inanıyorum.

- Uzun vadeli olarak sektörde kendinizi nasıl var etmeyi planlıyorsunuz? Bir yol haritanız, hedefleriniz var mı?

Bu işe başlayalı altı sene oldu. Sağlam adımlarla gittiğimi düşünüyorum. Keşke yapmasaydım dediğim bir işim yok. Senaryolar, karakterler ve bunları nasıl çıkardığınız önemli. Çok parametrik bir iş yapıyoruz. Senaryo, yönetmen, ekip hepsi iyi olmalı. Her şey birbirine bağlı. Biraz şansa kalıyor işimiz. Planlamalar tek başına olmuyor. Artık hiç kimsenin başladığı projeyle ilgili büyük planlar ya da hayaller kurduğunu düşünmüyorum. Belirsizliklerin olduğu bir sektördeyiz.

Haberin Devamı

“Tiyatro beni korkutuyor”

- Genç kızların size ilgisi malum… Hiç ilginç bir teklif aldığınız oldu mu?

Sosyal medyaya eleştirileri görmek adına bakıyorum. Onlar daha önemli. Yani şöyle olsaydı, böyle yapsaydınız denilen hakaret ve küfür içermeyen şeylere... Anlamaya ve eksikliği bulmaya çalışıyorum. Söylediklerini tartmaya çalışıyorum. Evlilik teklifi, aşk mesajları gibi şeyler ilgimi çekmiyor.

- Sinema, diziler derken tiyatro sahnesinde de görebilir miyiz sizi?

Valla bu çok korktuğum bir alan. Yapabilir miyim bilmiyorum. Bazı insanlar oyunculuğu bir bütün olarak görüyor ama ben ayırıyorum. Sonuçta canlı performans ve en arkada oturan insanın da sizi duyması gerekiyor. Ses tonundan mimiklere kadar her şeyi ayarlamak gerek. Kendimi geliştirebilirsem bununla ilgili, olabilir. Şu an korkuyorum.

“Eğlenceli bir adamım”

- Kendinize idol olarak gördüğünüz bir isim var mı?

Bu sorunun yanıtı bende direkt Kenan İmirzalıoğlu. Onunla çalışma şansı da bulmuştum. Duruşu, insanlara karşı tavrı, saygısı, sevgisiyle çok özel biri. Haliyle çok özenilecek bir isim. Şu ana kadar karşılaştığım en samimi oyuncuların başında geliyor. Zaten onun dizileriyle büyüdüm. “Deli Yürek”ten beri fanıyım diyebilirim.

- Dizilerde sizi sert, mesafeli rollerde görüyoruz. Günlük hayatınızda nasılsınız?

Ben eğlenceli bir adamım. Gülmeyi seviyorum. Mutlu olmadığım yerlerde bulunmamaya dikkat ederim. Çalışırken de eğlenmeye, sohbet etmeye vakit ayırırım. Benim için önemli olan mutlu olmak. Tartışmalarda bile çok sakinimdir. Bu da genelde karşı tarafı sinir eder.