“Müzik için savaşıyorum”

Türk pop müziğinin önemli yorumcularından Işın Karaca, yeni albümü “Eyvallah”la karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Bir yandan da TRT 1’de bu akşam ekrana gelecek “Sıra Sende Türkiye”nin jüri üyeliğini üstlenen sanatçı, boş durmayı sevmeyenlerden. Bu yoğunluğun içinde çocuklarını da ihmal etmiyor, “Elim her zaman onların üzerinde” diyor. Karaca ile yeni projelerini, eşi Tuğrul Odabaş’a aşkını, sektörde kimleri beğendiğini ve YouTube’daki tıklama satın almalara karşı mücadelesini konuştuk.

- Yeni şarkınız “Çakma” dile dolanan bir parça...
Çok pis bir efekti var. Normal pop şarkılarından daha kısa bir parça. Elif Nun yazdı. 10 gün içerisinde de albüm çıkacak. Aslında albüm adını taşıyan “Eyvallah” şarkısıyla çıkış yapacaktım ama kızım Mia “Çakma”ya takılınca “Bunda bir şey var” dedim. İlk gün itibarıyla radyoların da bayıldığı bir şarkı oldu, o yüzden keyfim çok yerinde.
- Nasıl bir albüm geliyor?
“Eyvallah” aslında mini bir albüm. Yedi parçadan oluşuyor. Son iki yıldır Türkiye’de yaşanan müzik piyasasının geldiği noktadan ötürü çok fazla albüm yapmak mantıklı gelmiyordu. Ben de hem kendimi hem de ekibimi yenilemek adına hep single çıkardım, proje albümler yaptım. Pop albümü dört yıldır yayınlamamıştım. Bu, 9.5’uncu çalışmam olacak. Buçuk diyorum çünkü benim albümlerim bugüne kadar hep bir yolcululuk anlattı. Keza bundan sonra çıkacak akustik çalışmam da öyle olacak. Ocak 2018’de müzik dinleyicisinin beğenisine sunmak için çalışmalarına başladık.

“İnanılmaz mutluyum”

- “Eyvallah”ta eski parçalarınız da yer alıyor.
“Az Bi Mesafe”, “Güzelim”, “Sevmekten Anladığım” eski şarkılarım. “Eyvallah”, “Çakma”, “Allak Bullak” yeni şarkılar... Bir de “Aşk” diye bir şarkı yazdım.

-Kime yazdınız “Aşk”ı?
Kocama (Tuğrul Odabaş)
yazdım, ona teşekkür etmek istedim. Uzun süredir yazamıyordum. Anne olunca bencilliğin kalkıyor. Hayata karşı kendini kapatıp yazayım, çizeyime vaktin pek kalmıyor.
Elim her zaman çocuklarımın üzerinde. Oğlum 23 yaşında, yurt dışında yaşıyor, “Anne evde yaşasam bu kadar görüşemeyeceğiz” diyor.
O kadar düşkünüm onlara. Hal böyle olunca bencilleşemedim. “Aşk”ı bir akşam Bodrum’da denize karşı otururken yazdım.

-Yeni çalışmanızı kendi şirketinizden çıkardınız. Akış Production nasıl hayata geçti?
“Sevmekten Anladığım” da bizim şirketten çıktı. Kardeşimle ortağız. İki yıl önce stüdyomuzu kurduk. Şirket zaten 10 yıldır vardı. Bir sabah Akın’a, “Dokuz albüm yaptım ama birinin notası bile bana ait değil. Ömrüm tükeniyor bunu yaparken” dedim. Türkiye’nin en iyi kadın vokallerinden biri olarak adlandırılıyorsam, yazıklar olsun bana. Bu yüzden kendi üretimimizi yaymak üzerine Akış’ı kurduk ve inanılmaz mutluyum şimdi, “Patronum” diye geziyorum. Müzik için yaşayan, onun için savaşan biriyim. Sahneden kazandığımı yine müziğe yatırıyorum. İlk olarak Sefa Cheshmberah’ı dinleyiciyle buluşturduk. Şimdi küçük kardeşim Serdar’ın albümünü yapıyoruz. Çok iyi bir müzisyen. Beni beğenmiyor falan.

“Sezen başımın tacı”

- Siz Türkiye’de kimleri beğeniyorsunuz?
Sezen Aksu her zaman başımın tacı. Ne yaparsa, satın alacağım bir şeydir. Kaliteden, içinde yaşayan edebiyat canavarından ve duygu kraliçeliğinden asla ödün vermeden şarkı yazdığı için. Hâlâ üstüne koyarak gidebilen ender isimlerinden. Tarkan deli gibi bir müzisyen. Çok büyük hayranıyım. 25 yıldır tanışıyoruz. Şarkı söylerken ağzının içine baktığım bir adam. Manga’nın hastasıyım, Mia da öyle. Yeni çıkanlardan Buray çok tatlı. Onun dışında evde genel olarak Işın Karaca dinliyoruz.

- Kardeşiniz dışında oğlunuzun da müziğe ilgisi var.
Ne yazık ki.

- Neden?
Çünkü şu saatten sonra bu piyasaya çıkacak olan insanların işi çok zor. Eskiden bir meziyeti olanlar ünlü olurdu. Annem hâlâ der ki, “Sen bir gün çalışmadın kızım çünkü aşık olduğun işi yapıyorsun.” Allah bana ses verdi, ailem de bunu gördü, eğitimini aldım ve bu aşkla büyüdüm. “Şarkı söyleyeceğim, yolculuğum olacak, aşkı anlatacağım, dinleyenlerin dertlerine ortak olacağım” dedim.

- TRT 1’in yeni şarkı yarışması “Sıra Sende Türkiye”de jüri üyesi oldunuz. İlk defa mı jüri üyeliği yapıyorsunuz?
Çok teklif gelmişti ama düşündüğüm bir iş değildi. Televizyoncuyum, 400 bölüme yakın kendi televizyon programlarım oldu. Gerek müzik yarışması, gerek müzik programı sundum. “Sıra Sende Türkiye”yi farklı kılan tek şey, gerçekten müzik konuşuluyor. Çok iyi şarkı söyleyen birini arıyoruz. Bir de aile ortamı oldu. Mustafa Keser raconu keser. Metin Şentürk benim her söylediğime ters düşer. Uraz Kaygılaroğlu evimizin yaramaz oğlanı. Ben de aileyi toplayan ortanca kız kıvamındayım.

- Sizin hayatta öyle bir misyonunuz var sanırım...
Tabii canım. Evde bana “amiral” derler. Huyum kurusun, kontrol manyağıyım. Tuğrul hayatıma girdiğinden beri, eskiden o kafama taktığım şeylerin hiçbirini artık takmıyorum ama.

- Mide küçültme ameliyatı olup, 45 kilo verdiniz. Yediğinize içtiğinize dikkat ediyor musunuz?
110 kilo olarak başladığım macera, 68’le bitti. 1.75 boyum var, gayet ideal. Fakat ben bir Haşimato hastasıyım. Haliyle 68-72 arası gidip geliyorum. Para, pul, şan, şöhret her şey boş. Sağlığın yoksa, hiçbir tanesinin keyfini çıkaramazsın. Yarın kilo alabilirim, hiç de umrumda olmaz.

“Dürüst insana eyvallahım var”

- Yaptığınız albümler hep arşivlik çalışmalar ama değerleri sonradan anlaşılıyor...
Çok haklısın! Sezen bana
şunu söylemişti: “Zamanından önce müzik yapıyorsun, alışık değiller.” Şöyle düşün; “Aşktan Ne Haber”i 17 sene önce okumuşum. Bugün çalayım, 3 yaşından 83’e kadar herkes şarkıyı biliyor. “Yetinmeyi Bilir misin”i sanki dün çıkarmışım gibi. Zamansız şarkılar yapıyoruz.

- Yeni çalışmanızın ismi “Eyvallah”. Siz nelere eyvallah dersiniz, nelere demezsiniz?
Dürüst insana, yalansız yaşama eyvallahım var. Bana şeffaf geliyorsan, eyvallahım var. Özümle sözüm birdir. Dışarıda ya da evde başka bir kadın değilim.

- YouTube’daki anormal tıklanma oranlarına savaş açtınız. Konuyla ilgili çalışmalarınız devam ediyor mu?
Kimseye bir savaş açmadım, tek bir isim vermedim. Konunun üstüne atlayıp suçluluk duygusuyla hareket eden birtakım insanlar oldu. Bu onların problemi, benim değil. Ben piyasanın manipülasyonundan bahsediyorum. Tabii bir kişinin ses çıkarması yeterli değil. Berkay da geldi, iki olduk. Allah’tan altı oktav sesim var, hepsine yeterim evelallah.