'Korku lehinize çalışan bir dosttur'

Rock müziğin en üretken isimlerinden Demir Demirkan bu defa 2006’da kendi web sitesi üzerinden paylaştığı “Hayat Nedir” şarkısını Stoic Sound etiketiyle tüm dijital platformlarda yayınladı. Demirkan’la “Müzikal tarzı, sözel içeriği bundan sonra yapacağım şarkıların ve diğer çalışmaların tarzına çok yakın. Bu ilerideki çalışmaların habercisi olacak” dediği şarkıyı neden 14 yıl sonra yayınlamaya karar verdiğini, hayatın ne olduğu sorusuna yanıt bulup bulamadığını ve babalığı konuştuk.

- Dinleyicilerinizle “Hayat Nedir” şarkısıyla buluştunuz. 2006’da bambaşka bir dünyanın ürünü diyebileceğimiz parçayı 14 yıl sonra yayınlamaya karar vermenizin özel bir nedeni var mı?

2006’da bu şarkıyı o zamanlar kurduğumuz bir web sitesinden yayınlamıştık. Klibini de YouTube’da paylaşmıştık. Müziğin geleceğinin online olacağı kanaatine varmıştım o yıllarda ama kendi çabamla ancak bu kadar yapabilmiştim. Online streaming platformları henüz yoktu. Daha sonra sosyal medya hesaplarımdaki dinleyicilerimden gelen istekler üzerine resmi olarak yayınlamaya karar verdim. “Hayat Nedir”in müzikal tarzı ve sözel içeriği bundan sonra yapacağım şarkıların ve diğer çalışmaların tarz ve içeriğine çok yakın. Bunu bir geçiş veya ilerde gelecek çalışmaların habercisi olarak da algılayabiliriz. Şimdiye kadar Thrash Metal’den akustiğe, senfonik rock’dan elektroniğe kadar birçok tarzda müzik ürettim. Bunların bir potada eridiği ve kendi başına bir tarz oluşturduğu şarkılar ve projeler gelecek.

- Birçoğumuzun dönem dönem daha yoğun girdiği sorgulamalardan bahsediyor şarkı, siz bir cevap bulabildiniz mi? Sahi hayat nedir?

Hayatın ne olduğunu sorguladıkça kaybolur insan ve ancak bunu hayatın dışından bakarak anlayabiliriz. Bu da sadece “ben” algı filtreleri ve koşullandırmalarının dışına çıkarsak mümkün olur. Bu da zaten egonun yok olması yani “ölmeden önce ölmektir”. Hayat en kaba tarifiyle bir koşuldur. Hayat hakkında düşünen herkesin ilk sorusu “Hayatın anlamı nedir?” olur. Hayatın kendi başına bir anlamı bir amacı yoktur, zaten buna ihtiyaç da yoktur. Asıl cevaplanması gereken soru “Benim anlamım ve amacım nedir?” olmalı. Bu da sorulduğu kadar basitçe cevaplanamaz maalesef. İnsan kendi içinden bakarak kendini göremez çünkü. Bu sorunun cevabını size bir başkası da veremez. İnsanın kendisinin dışına çıkması gerekir. Hayata anlamını da amacını da o kendimizden çıktığımız zamanki karşılaşacağımız “özümüz” verir. Şarkıdaki “Laneti çözdüm, kayıp özüme döndüm” sözü de bunu anlatır.

- Bu sorunun yanıtını hiç bulamamak sizi korkutuyor mu?

Korkuttuğu için peşine düştüm zaten yıllar önce... Kendimi tüm varoluşun içinde konumlan-dıramamak benim için temel bir sorundu. Korku en temel duygu. Bunun zıttının cesaret olduğunu düşünür herkes. Cesaret korkunun olmaması demek değildir. Korku karşısında aldığımız bir tavırdır cesaret. Korkularımızı biz yaratırız. Yol aldığımız yönde inancımız zayıf düşerse korku türer. Herhangi bir şeye sarsılmaz ve yüzde yüz inancınız varsa ortada korku kalmaz. Dolayısıyla aslında korku hem büyük bir engel hem de inancınızı sağlamlaştırmanız gerektiğini size anlatmaya çalışan ve sizin lehinize çalışan bir dosttur. Ben zamanında kendi kaybolmuşluğumdan korkmasaydım kendimi özümde bildiğim haliyle gerçekleştirme serüvenine hiç çıkmayacaktım.

- Bir müzisyen olarak, ABD’de yaşamak ve son aylarda içinde olduğumuz pandemi sizi nasıl şekillendirdi?

Düzenimiz değişti ama adapte olduk. Bu şekilde mutlu muyum? Hayır, ama durumu mutlu olabileceğim bir standarta doğru yönlendiriyorum. Değer önceliklerimizin hangilerinin alışkanlık, hangilerinin temel olduğunu sorguladım bol bol ve ciddi bir eleme yaptım. İstediklerimi gerçekleştirmek için daha iyi odaklanmamı sağladı bu dönem ve tabii istediğimi sandıklarımı eledim böylece. Bugünlerde Amerika’da pandemi ikinci fazına girdi. Çoğu eyalet tekrar kapanmaya başladı ve diğer taraftan da virüs tehdidi çok ağır bir şekilde politize edildi. Olan yine hayallere, planlara ve ülkeleri oluşturan bireylere oldu.

“Kendimi sabırlı bilirdim, sabrın sonu yokmuş”

- Bir baba olarak daha endişeli geçirdiğiniz bir dönem miydi bu?

Kendimi sabırlı bilirdim, meğer sabrın sonu yokmuş! Temel özgürlüklerin kısıtlanması, 24 saat boyunca 4 yaşındaki bir zihne odaklanıp onun bu süreci en iyi şekilde ve zarar görmeden geçirmesini sağlamaya çalışmak, kendimin ve ailemin ruhsal sağlığını sağlam tutmak gibi önceliklerim oldu. Bu arada beni sevip, dinleyen tüm dinleyicilerimin motivasyonunu yüksek tutmak için de çaba gösterdim. Tüm bunlar beni bu süreçte hem umutlu kıldı hem de bana amaç verdi. Oğlumun sosyal zekasının ve davranışlarının gelişmesi için yaşıtlarıyla zaman geçirmesi gerekiyor. Evde kalma sürecinde üçümüz bir evde aylarca yaşamak zorunda kaldık ve 3 - 6 yaş aralığındaki bütün çocuklar çok kritik bir yaşta izole edildi. Bu konuda ciddi endişelendim açıkçası. Çok çocuklu ailelerde bu o kadar büyük bir sorun yaratmayabilir ama tek çocuk için düşünülmesi gereken bir konu. Elimizden geldiği kadar telafi etmeye çalıştık. Hatta aynı durumda olan üç aile ile sözleşip sadece birbirimizle görüştük. Hem kendi ruh sağlığımız hem de çocukların ruh sağlığı için biraz olsun yardımcı oldu bu.

“TÜRKİYE TABANLI ULUSLARARASI PROJELERİM OLACAK”

- Türkiye’ye şarkılarınızla mı geleceksiniz yoksa dönüş fikri bir yerlerde geziniyor mu kafanızda?

Şu anda Türkiye’de konser veriyor olmam gerekiyordu eski plana göre ama pandemi şartları planları alt üst etti. Ülkemden kopmam mümkün değil, hem şarkılarımla, hem fiilen, hem de kalben sürekli birlikteyiz ve öyle kalacağız. İlerde nerede yaşayacağımız konusunda pek bir planım yok açıkçası. Evet, Amerika’da yaşamak şimdilik iyi bir opsiyon gibi. Hiçbir yer mükemmel değil, hiçbir ülke sorunsuz değil. Oradan oraya savrulup mükemmel bir yaşam kurma rüyası aslında bir kaçış. Gelecek dönemde hem Türkiye hem de Türkiye tabanlı uluslararası projelerim olacak. Şarkılar gelmeye devam edecek. Pentagram da devam hatta yeni bir single geliyor yakında!