22.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bahadır bugünlerde yine gündeme geldi. Bakıcısı Bahattin Öztanman emekli olurken "Onlarsız yaşayamam" diyordu. Bahattin ustanın oğlu Serkan da çocukluğundan beri bahçede çalışmak istiyordu. Ve sonunda formül bulundu: Öztanmanın oğlu fillerin bakıcısı olacak, babası da ona tecrübelerini aktaracak. Bahattin Öztanman, Bahadırla geçen 34 yılda onu eğitmiş. Belli komutlarla istediğini yaptırabiliyor. Bahadır da hortumunu aşağı-yukarı sallarayarak bir şeyi istemediğini anlatabiliyor. Dört yıl önce Bahadıra eş olarak düşünülüp getirilen Begümcan da Bahattin ustanın ellerinde büyüyor. "Bahadır yaşı gereği biraz ağır mizaca sahip" diyor Bahattin usta. Begümcan ise evin şımarık kızı ona göre. Biz sohbet ederken de Begümcan tıpkı çizgi filmlerdeki gibi koşuyor, demirlere hamle yapıyor. "Bego kızım, çabuk yerine. Ben çık diyene kadar orada kal" diyor Bahattin usta. Begümcan yerine, ağacın arkasına geçip "çıkabilirsin" komutunu bekliyor. Türkiyede üç fil ve fil bakıcısı var... Diğerlerini bilmiyorum ama İzmir Fuar Hayvanat Bahçesindeki Pak Bahadur ya da herkesin çağırdığı adıyla Bahadır pek medyatik. Bir de ona eş olarak gelen Begümcan... İzmirde büyüyen, İzmire gelip hayvanat bahçesini ziyaret eden herkes Bahadırı tanır. O, Kültürparktaki hayvanat bahçesinin yaşayan en eski üyesi. Askerden yeni gelmiştim. 1970te fuar atölyesinde demirci ustalığı yapıyordum. Zaman zaman hayvanat bahçesindeki demirleri de tamir ediyorduk. Evde de hayvan beslediğimden hayvanlara ilgim vardı. Buraya gelip giderken kimseye söylemeden cebimde kesmeşeker getirip Bahadıra da veriyordum. Bakıcısına da yardım ediyordum. Bir gün dönemin müdürü fark etmiş. "Bahattin usta bu fil senin sözünü dinliyor. Biz seni file bakıcı yapalım" dedi. Şaka zannettim. İki gün sonra belediyeden bir yazı geldi. Türkiyenin nadir fil bakıcılarından birisiniz... Fil bakıcısı olmaya kendiniz mi karar verdiniz? Önceleri garibime gitti. 40-50 kişinin ustabaşısıyken bir anda bir fille baş başa kaldım. Faraş, süpürge ile barınak temizlerken "Acaba gören var mı?" diye utanıyordum bile. Ama sonraları bağlanmaya başladım. Hatta kendimi geliştirdim. En çok belgesellerden yararlanıyordum. Başka hiçbir program izlemiyordum. Gazetelerden belgesel günlerini, saatlerini takip eder oldum. Bir fil nasıl beslenir, nasıl yaşar... Sonraları burada da eğitimler aldık. Ama tırnak bakımına kadar çoğu şeyi belgesellerden öğrendim. Bir anda fil bakıcısı olmak zorluklar getirmedi mi? "Bahadır babam, Begümcan ise kızım" Burası ne kadar kalabalık olursa olsun Bahadır uzaktan geldiğimi hisseder. Ben idare binasına girince seslenir. Begümcan da barınağına gelince anahtarların sesinden geldiğimi anlar. Bahadır 1948 doğumlu yani benden bir yaş büyük. Ona baba diyorum. Babaya kızamıyorum. Ama Begümcana çocuğum gibi kızabiliyorum. O 1996 doğumlu. Gönderildiğinde İstanbuldan almaya gittik. Üç yaşındaydı. Bir sıpa kadardı. Sözümden çıkmaz. Ona yaklaşabiliyorum. Ben büyüttüm. Ama Bahadıra yaklaşmıyoruz. Yakın temasta bulunmuyoruz. Bahadır 1954te geldiğinde yavruymuş. Ama yanına yanaşılıp eğitilmemiş. Ben geldiğimde de 20 yaşındaydı. Biz bir aile gibi olduk. Sabahları gelince Bahadıra "Baba günaydın" derim. Bahadıra da tıpkı Begümcan gibi sarılmak istiyorum. Ama nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz. Begümcana "Öp kızım babayı" dediğimde hortumuyla öpüyor. Bahadır sizi tanıyor mu? Ben fil bakıcılığına başladıktan sonra evlendim. Mesleğim sayesinde 34 yıl evimi geçindirdim. 1996da 1 ay izne çıktım. Birkaç gün sonra sabahı zor etmeye başladım. Bir gece; sabah olsa da fillerin yanına gitsem diye sıkıntıya girdim. İznimi yarım bırakıp geri geldim. Bizim mesaimiz 17.00ye kadar ama 24 saat buraya bağlıyız. Hayvanlarla ilgili bir sorun olduğunda gece bile çağrılabiliriz. Fil bakıcısı olmak insanın aile hayatını da etkiliyor mu? Onlar da sizin aileden biri gibi oldu mu? Oğlum alışveriş merkezinde çalışıyordu. Şimdi birlikte olacağız. Komutlarımı, ses tonumu, ziyaretçilerle nasıl olması gerektiğini göstereceğim. Belediye hem sizi hem de oğlunuzu sevindiren bir karar almış. Bayramdan sonra oğlunuzla birlikte çalışacakmışsınız. Ona önce neleri öğreteceksiniz, nasihatlar verecek misiniz? İzmir Fuar Hayvanat Bahçesi Müdürü Veteriner Hekim Çağlayan İnanlı, bakıcıların ve hayvanların uzun yıllar süren bağlarının önemli olduğunu vurguluyor. Bakıcıların en önemli işlevinin sorumlu oldukları hayvanı iyi tanımak, gözlemlemek olduğunu söylüyor. İnanlı "Seçici davranıyor, varolan bakıcıları uzun süre korumaya çalışıyoruz. Hayvanların da belli bir mizaçları, karakterleri var. Onları en iyi bakıcıları anlıyor. Aralarında sihirli bir bağ oluyor. Bahadır da bakıcısı Bahattin usta da buranın en eskileri. Burada bakıcılar arasında pozitif bir çekişme de var. Kimin hayvanı en bakımlı, en sağlıklı, kaç yavru doğurdu gibi... Hepsi çok özverili. Gecenin bir saatinde çağrıldıkları zaman koşa koşa geliyorlar. Hiçbiri tatil yapmıyor. Bir bakıyoruz izinde buraya gelmişler. Buranın bir ruhu var. Aile gibi" diyor. İnanlı en büyük isteklerinin Bahadırın, kendisine eş olarak getirilen Begümcanla çiftleşmesi olduğunu da anlatıyor: "Begümcan henüz ergenlik çağında. Önümüzdeki yıl, 10 yaşından sonra artık çiftleşebilir. Bahadır yaşlanmış olsa bile Hollanda Hayvanat Bahçesi ile yaptığımız görüşmeler sonucu belki yapay döllenmeyle baba olabilecek. O zaman aile daha da büyüyecek. Bahattin ustanın da en büyük dileği bu." Öztanman, Bahadırın yanına kimseyi yaklaştırmadığını, tek başına poz vereceğini söylüyor: "Ona yakın temasta bulunamıyoruz. Bahadır 1954te geldiğinde yavruymuş. Ama yanına yanaşılıp eğitilmemiş. Ben geldiğimde de 22 yaşındaydı. Ona da tıpkı Begümcana yaptığım gibi sarılmak istiyorum. Ama nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz." "Bahadırın yapay döllenme ile çocukları olacak" Serkan Öztanman 28 yaşında. Çocukken zamanının çoğu hayvanat bahçesinde geçermiş. Kendini bildi bileli fil bakıcısının oğlu. O yüzden de en uygun bakıcı adayı olmuş. "En büyük hayalim babamla hayvanat bahçesinde çalışmak, fillere bakmaktı" diyor. Çocukken tatillerde hayvanat bahçesinde su satıp harçlığını çıkartırmış. Bayramdan sonra işe başlayacak olmanın heyecanını yaşıyor. "Hafif bir korku var mı?" diye soruyoruz, "Hayır yalnızca sabırsızlık var. Bir an önce başlamak istiyorum" diyor. Küçükken hayvanat bahçesinde su satıyordu. Bahadıra şimdi o bakacak Saat 08.30da göreve başlıyorum. Önce onları beslerim. 10ar kilo mevsim meyvesi ve sebzesi yiyorlar (muz, marul, portakal, armut, elma, mandalina, balkabağı). Akşamları her biri 60 kilodan ikişer balya yonca yiyorlar. Bahadır kahvaltıda 60 tane ekmek bitiriyor. Begümcan henüz yavru olduğu için 5-10 kilo arası buğday yiyor. Yazın sık sık yıkıyorum. Hastalandıkları zaman veterinerin verdiği ilaçları sürüyorum. Tulumbayla üzerlerini yağlıyorum. Günde 10ar kilo mevsim sebzesi ve meyvesi yiyorlar