Cumartesiİstanbullu gibi değil turist gibi yaşayın

İstanbullu gibi değil turist gibi yaşayın

04.10.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstanbul’da yaşıyorsunuz, gazeteleri, dergileri okuyorsunuz, televizyonda görüyorsunuz, “Aman şehirde ne çok şey oluyor” diyorsunuz. Bu bayram tatilinde uzun zamandır yapmak istediğiniz, turistler için normal, klasik İstanbullu için “turistik” pek çok maddenizi listeden çıkarabilirsiniz

İstanbullu gibi değil turist gibi yaşayın

Karaköy’e neler oldu bir bakın

Haberin Devamı

Bir Karaköy’dür gidiyor. Her gün yeni bir kafe, restoran açılıyor. Şimdiye dek vaktiniz olup da doğru dürüst gezemediniz mi? İşte detaylı bir Karaköy turunun tam zamanı. Karaköy Lokantası bir klasik. Akın Balık’ı meşhur, hoş son dönemde “Çok pahalandı, değişti” diyenler çok... Didem Şenol’un Maya’sı, Karabatak’ın kahveleri, Ferahfeza’nın manzarası, Forneria’nın taş fırından çıkan pizzaları çok iyi.
Bir de Dem Kafe var ki
çay tiryakilerine 60’tan fazla çay çeşidi sunuyor.
Nasıl olacak? Ulaşım her yerden kolay. Anadolu Yakası’ndakiler vapur saatlerini takip etsin.
Gitmişken... Namlı’ya uğrayıp kahvaltılık alışverişi yapabilir, Güllüoğlu’ndan baklava alabilirsiniz. Karaköy’e gitmişken Tophane’ye geçip İstanbul Modern başta olmak üzere galerileri gezebilirsiniz. Bu arada biz “yeni” Karaköy’den bahsettik ama sinagog, kilise ve cami cenneti olduğunu, tarihi binalarını da unutmayın.

Haberin Devamı

Galata Kulesi’ne çıkın

Gördünüz, yanından geçtiniz ama hiç tepesine çıkmadınız mı? Galata Kulesi’nin 360 derecelik, “döner” balkonunda İstanbul’a gözlerinizle de olsa doyabilirsiniz, tabii “İstanbul ve ben” temalı selfie’cilerden kendinize yol açabilirseniz.
Nasıl olacak? Girişte kuyruk olabilir, çabuk akıyor. 6.5 lira ödeyip asansörle tepeye çıkıyorsunuz. Yabancı misafirler için ücret 13 lira.
Gitmişken... Aç gidin ki kuleden iner inmez tam karşısındaki Kivahan’da Anadolu lezzetlerine doyabilesiniz. Menü değişiyor
ama kuzu etli boranilerden birini isteyin. Soğan ya da Kilis kebabını da unutmayın. Yok ben daha “şık” yemek istiyorum diyorsanız, terasında sanki Galata Kulesi’ne dokunabileceğiniz Robin’s’i seçin, şampanya çorbası tatlısından istemeyi de unutmayın. Tabii en klasiği Galata Köprüsü altında balık-ekmek. Hem yemeği de ucuza halledersiniz.

“Karşı” yakayı keşfedin

Çarşısı, biracıları, Moda’sı, Bağdat Caddesi ile Kadıköy’de keşfedilecek yer çok. Bağdat Caddesi ayrı bir yazının konusu... En azından oralardaysanız bir Cadde yürüyüşü yapın, sahilindeki parklardan birinde oturun. Ayrıca bu sahil bisiklete binmek için çok uygun. Eğer amaç Kadıköy ise önce Çarşı’ya uğrayacaksınız. Çiya’da Anadolu yemekleri ya da kebap yiyin. Çarşı’nın içindeki Altınoluk Zeytinyağları isimli dükkan da tam bir zeytin cenneti. Zeytin dışında Konya küflü peyniri, muhteşem tatlıları ile oradaysa sahibi Uğur Bey’in sohbetini kaçırmayın. Bir de arka sokakları, “genç işi” Kadıköy’ü es geçmeyin. Dünya biralarını bulabileceğiniz Zeplin, Ayı, Belfast, Teachers gençlerin uğrak yerleri.
Nasıl olacak? Kadıköy’e her vasıtayla ulaşabilirsiniz; dolmuş, minibüs, otobüs... Avrupa Yakası’ndan geçenler vapur tercih edebilir. Arabanız için kapalı otopark da çok.
Gitmişken... Kadıköy’deyken Moda’ya uğramamak, manzaraya karşı çay içmemek, Ali Usta’dan santa marin dondurması yemeden dönmek de olmaz.

Haberin Devamı

Beylerbeyi Sarayı’nı görün

Okuldayken mutlaka gittiniz ama unutmadınız mı? Topkapı, Dolmabahçe, hepsi birbirinden güzel. Unutulanlardan biri ise bahçesiyle efsane Beylerbeyi Sarayı. Bahçesinde çay içebilir,
izin alıp, Boğaz’a açılan kapısından çıkıp “denizin üzerinde” Boğaz Köprüsü’nü seyredebilirsiniz. Sarayı rehberler gezdiriyor, yarım saate yakın sürüyor.
Nasıl olacak? Avrupa Yakası’nda oturanlar Boğaz seferlerini kontrol edip Beylerbeyi’ne vapurla geçebilir, saray gezilerine mini bir Boğaz turu da ekleyebilir. Saray 9.00-17.00 saatleri arasında açık. Giriş tam 20, indirimli 10 lira. Pazartesi-perşembe günleri kapalı, bilginize.
Gitmişken... Beylerbeyi’nde balık, Çengelköy Çınaraltı’nda çay içmeden dönmek olmaz. Vapura binecekler yanlarına mutlaka martılara vermek için simit de alsın, bir klasiği daha yaşasın.

Haberin Devamı

Kavak’ta balık yiyin

“Ah Kavaklar, ah Kavaklar”... Hep çok mu uzak geldi? İşte fırsat, çıkın yola. Yapılacak şey belli,
bir balıkçı seçecek, balığınızı yedikten sonra elinizde lokmayla mini kasabayı dolaşacaksınız.
Nasıl olacak? Beykoz Kundura Fabrikası’ndan sonra tabelaları izleyip Anadolu Kavağı’na ulaşın. Ya da sehirhatları.comtr
adresindeki vapur seferlerine tatil günlerine de dikkatli bakın, Sarıyer’den vapurla geçiliyor.
Gitmişken... Eğer üşenmezseniz yokuşu tırmanıp Yoros Kalesi’ni gezin. Tırmanırken dinlenmek isterseniz “Karadayı”da Mahir
ile Feride’nin buluştuğu çay bahçesinde çay-kahve içebilirsiniz.

Haberin Devamı

Adalar’a geçin

Anadolu Yakasındakiler için daha tanıdık olsada Adalar hâlâ pek çok İstanbullu için güzel bir hayal. İlk kez gidecekseniz Büyükada’yla başlayabilir, bir turist gibi sahilinde balık yiyebilir ya da ada girişindeki kafe-restoranlarda midye, patates, bira yapabilirsiniz. Özellikle çocuğunuzun hoşuna gidecek faytona binip adayı turlayabilir (Küçük tur 67, 70-75 dakikalık büyük tur 79 lira), bisiklet kiralayıp kendiniz dolaşabilirsiniz. Tabii bu arada diğer adaları unutmamak lazım. Mesela Burgaz’a giderseniz kendisi de yazları Burgazadalı olan yazarımız Vedat Milor’un tavsiyelerine uyup Fincan Cafe’de asma yaprağında sardalya yiyebilir, İndos’ta rakı-balığa geçebilirsiniz.
Nasıl olacak? Kabataş ve Bostancı’dan vapur var. Tarifeler tatil günlerinde farklı, aman dikkat! Tüm seferleri sehirhatlari.com.tr’den öğrenebilirsiniz.
Gitmişken... Gitmişken kalın, adaların sabahını da bir görün.

Siz de en lezzetlisini tadın

Uzun bir süredir aynı şeyip duyup okuyoruz. “Sirkeci’deki Can Oba muhteşem! Esnaf lokantası gibi ama yemekler Michelin ayarında”... Vedat Milor yazısında limon soslu greyfurt tiramisuyu tavsiye etmişti. Gelelim Bayramoğlu Döner’e. Artık herkes hemfikir. İstanbul’un en iyi döneri... Kavacık’ta, kocaman bir dönerci.
Nasıl olacak? Can Oba’yı önce mutlaka arayın, yer bulmak çok zor. Bayramoğlu Döner’e ise istediğiniz
saatte gidebilirsiniz.
Gitmişken... Kavacık’ta döner sonrası Kanlıca’nın üst tarafındaki Mihrabat Korusu’nda Boğaz manzarasına ya da Hisarüstü’ndeki Otağtepe’de Rumelihisarı’na karşı çay için. Tabii Kanlıca’da pudra şekerli yoğurttan yiyerek bir klasiği de yaşayabilirsiniz. Sirkeci’ye gittiyseniz fotoğraf makineniz de yanınızda olsun, ne de olsa İstanbul’un fotoğraf cennetindesiniz.

Köye gidin

Duyuyoruz, dibimizde köyler var, hem de çok güzeller... Mesela Garipçe çok sık karşınıza çıkmıyor mu? Ya da Poyrazköy? Garipçe’de kahvaltı güzel, Poyrazköy’de ise liman boyunca sıralanmış restoranlarda balık yiyebilir, tepeden Boğaz’a bakan çay bahçesinde mola verebilirsiniz. Hiç olmadı, illa köyse Polonezköy’e gidin, yeşillikler arasında etiniz, salatanız, biberiniz, domatesinizle lezzetli ve temiz havalı bir gün geçirin. Polonezköy’deki tesislerin çoğunda çocuk parkı var.
Nasıl olacak? Garipçe’ye arabanızla Sarıyer’den tabelaları takip ederek ulaşabilirsiniz. Arabaya gerek yok derseniz, Hacıosman Metrosu çıkışındaki duraktan kalkan otobüslere binebilirsiniz. Polonezköy’e arabayla Kavacık üzerinden ulaşmak çok kolay.
Gitmişken... Malum, 3. köprü’nün bir ayağı Garipçe’de öbür ayağı Poyrazköy’de. Yol yapım çalışmaları yüzünden ağaçlar kesiliyor. Geçtiğiniz ağaçlı yolları hafızanıza kaydedin. Bir de oralara gitmişken yöre halkının sattığı süt, yoğurt, peynir ve yumurta gibi ürünleri satın alabilirsiniz. Polonezköy’de ise çocuğunuzu midilliye bindirebilirsiniz.