Cumartesi“İnsanları şaşırtmak istiyorum”

“İnsanları şaşırtmak istiyorum”

26.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Son olarak puhutv’de yayınlanan “Dip”le izleyici karşısına çıkan Gözde Türkpençe, “Hayalimde dengesiz, sıkıntılı birini oynamak var. Şimdiye kadar hep ciddi karakterleri canlandırdım. Oysa insanları şaşırtmak isterim” diyor.

“İnsanları şaşırtmak istiyorum”

Gözde Türkpençe, hem oyuncu hem bale öğretmeni... Bale macerası 6 yaşında başladı. İngiltere’deki Royal Academy’nin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nden mezun oldu. 10 yıldır da Dans Akademik’te miniklerle çalışıyor. Ahu Türkpençe’nin de kardeşi olan oyuncu, sektöre adım attığı ilk andan itibaren ablasının desteğini hep hissetmiş. “Ulan İstanbul” ve “Cesur ve Güzel” dizileriyle adını geniş kitlelere duyuran oyuncu, son olarak puhutv’de yayınlanan “Dip”te psikiyatr Eda karakterini canlandırdı. Ortaköy Feriye Palace’ta buluştuğumuz Türkpençe’yle oyunculuk, bale ve hayallerine kadar birçok konuyu konuştuk.

Haberin Devamı

- İnternetin fenomen dizilerinden “Dip”te, sevgilisi sürekli intihara kalkışan psikiyatr Eda rolüne hayat verdiniz. Sizi bu projeye çeken, insanların hayatlarını yoluna koymaya destek veren birinin özel hayatındaki tezatlık mıydı?

Senaryo beni cezbetmişti. Sağ gösterip, sol vuran karakterleri severim. O yüzden heyecanlandım ve kabul ettim. Eda, aslında sevgilisi Can’la çocukluktan beri arkadaş ve onun intihara meyilli olmasından dolayı psikiyatr oluyor. Çoğu kadın gibi sevdiği adamı değiştirmek uğruna hayatına yön veriyor. Aslında oldukça güçlü ve zeki bir kadın. Bir insanın sevgilisinin böyle bir yapıda olması kolay değil, ben bunu kaldıramazdım.

- Rolünüze hazırlanmak için özel bir çalışma yaptınız mı?

Oynayacağım karakterlere kendi hayatımdan seçerek hazırlanırım. Eda’ya da psikolog bir arkadaşımı gözlemleyerek hazırlandım. Bir nevi karakterler için çevremi kullanıyorum ama onların bu durumdan haberi olmuyor.

- Sekiz bölümlük bir yapımın, insanlara bu kadar çekici gelmesini sağlayan şey neydi sizce?

“Dip”te hikayeye hizmet etmeyen hiçbir sahne yoktu. Gereksiz konuşmalar, bakışmalar olmadı. Karakterler, dibine kadar en vurucu şekilde yansıtıldı. Sekiz bölümde tüm hikaye anlatıldı. Senaryo çok iyiydi, hatta bugüne kadar hiçbir senaryo beni bu kadar etkilememişti.

- Ekiptekilerle uyumunuz nasıldı? İlker Kaleli’yle çok sahneniz vardı. Set dışında da arkadaş mısınız?

Herkes, işini çok iyi biliyordu. Çok hızlı ilerleyebildik. İlker zaten çocukluk arkadaşım. Hayatı da işini de çok ciddiye alan bir adam. Ben herkesi dinlerim ama onun kendi kalıpları vardır. Eğer karşısındaki kişi ya da sohbet ona uymuyorsa, direkt oradan ayrılır.

- İyi bir dinleyici olduğunuza göre arkadaşlarınız size her şeyini anlatır mı?

Evet, sürekli dert dinleyen kişiyimdir. Annem zaten, “Sen psikolog olmalıydın” der. Ama ben biraz içine kapanık biriyim. Sorunlarım olduğunda önce kendi içimde mücadele ederim.

“Senaryo kötüyse izlenmiyor”

- Televizyonda yayınlanan dizilerin çoğu kısa sürede yayından kaldırılıyor. Size göre bunun sebepleri arasında neler var?

Bence projelerin bitme nedenlerinin yüzde 50’si senaryolardan kaynaklanıyor. Geriye kalan kısım yönetmen ve oyuncularda. Senaryo kötüyse, kimi oynatırsan oynat, izlenmiyor. İnsanlar artık birbirine anlamsızca uzun uzun bakan birilerini izlemek istemiyor.

- 6 yaşında baleye başlamışsınız. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Modern Dans Bölümü’nden mezun olmanızın yanı sıra İngiltere’de Royal Akademy’de eğitim görmüşsünüz. Orada kalmayı hiç düşünmediniz mi?

Royal Akademy, üniversiteden de önceydi. 8 yaşında hazırlıklara başlamıştım ve başarılı olduğum için 4-5 aylık bir eğitim aldım. Üniversiteye burada devam etmek istediğim için döndüm.

- Dans Akademik’teki bale eğitimleriniz devam ediyor mu?

Evet, 10 senedir öğretmenlik yapıyorum. Şimdiye kadar yapımcıların da destek olmasıyla ara vermek zorunda kalmadım. Set programları derslerime göre ayarlandı. Bu da projeleri kabul etmemde önemli bir etken oluyor.

- O zaman bale, oyunculuğunuzun önüne mi geçiyor?

Bale, uzun yıllar emek verdiğim bir alan. O açıdan daha öne almam gerekiyor. Kendimi de en iyi hissetiğim yer. Hayatımın sonuna kadar bale yapmak istiyorum. Aynı zamanda oyunculuğumu da besliyor. Çünkü bale, görsel hafızayı artırıyor. Oyunculukta da koordinasyon ve görsel hafıza çok önemli.

“İnsanları şaşırtmak istiyorum”

Birçok oyuncuya göre proje seçme lüksüm var.

“Rol için saçımı kazıtırım”

- Oyunculukla ilgili planlarınız, hedefleriniz neler?

Bu yaz Amerika’ya workshop’lara gideceğim. Kendimi daha fazla eğitmem, sürekli yeni şeyler öğrenmem gerekiyor. Kalıplardan hoşlanmıyorum. Oyuncu, her şeyi oynamalı ve her role girebilmeli. Senaryoya güvenirsem saçımı bile kazıtırım. Ya da 30 kilo da alırım. Sadece dizi için bunları yapmam çok zor. Film projesi olursa, sınırları zorlarım.

- Anlaştığınız yeni bir proje var mı?

Birçok oyuncuya göre proje seçme lüksüm var çünkü ikinci bir işim var. O açıdan iyice düşünüyorum. Hayalimde dengesiz, sıkıntılı birini oynamak var. Şimdiye kadar hep ciddi kadınları oynadım. Oysa insanları şaşırtmak isterim. Elime ulaşan senaryolar var, henüz okuyamadım ama belki yeni sezonda ekranda olabilirim.

“Ablamla anne-kız gibiyiz”

- Ablanız Ahu Türkpençe’nin de oyuncu olmasından dolayı sektöre adım atarken çekinceleriniz oldu mu?

Ablamın tanınıyor olması mesleğe başlarken daha çok sorumluluk yükledi. Oysa ben yolun başındaydım, o ise çok başarılıydı. Aramızda 8 yaş var ve bir nevi ikinci annem. İnsan normalde annesine kendisini kanıtlamak ister ya ben de ablama kanıtlamak istedim.

- İlişkiniz hâlâ anne-kız gibi mi?

Evet, devam ediyor. Hep destekledi. Ben de her şeyi ilk ona anlattım. Üzerimde emeği büyük. Fikirlerine çok değer veririm. Desteğini her zaman hissediyorum. Başlarken yaşadığım dezavantaj, şimdilerde avantaja dönüştü.

- İlgilendiğiniz özel bir spor var mı?

Tenise yoğunluktan ara vermiştim, yeniden başlayacağım. Onun dışında yoga ve meditasyon yapıyorum.A

Haberin Devamı

“Her şeye aşkla sarılırım”

Haberin Devamı

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Haberin Devamı

Aşk benim için yaşamın anlamı. Her şeye aşkla sarılırım. Hayatımda da bu duyguyu dolu dolu yaşadığım bir insan var. Ailelerimiz tanıştı ve yakın tarihte söz ya da nişan yapmak gibi planlarımız var.

Haberin Devamı

Bakımınızda en çok neye dikkat edersiniz?

Kadında saça çok önem veririm. Kendimde de en çok saçlarıma bakım yapıyorum. Çünkü saçı şekillendirdikçe, yüzümüz de değişiyor.

“Hedefim sanat merkezi kurmak”

- En büyük hayaliniz nedir?

Müzikalde oynamak. Ama Türkiye’de artık yüksek prodüksiyonlu müzikaller yapılmıyor. Candan Erçetin ve Beyazıt Öztürk’ün rol aldığı “Yıldızların Altında”da oynamıştım. Ama artık maddi anlamda bunu döndüremedikleri için yapmıyorlar. Ben de minik bir sanat eğitim merkezi açmak istiyorum. Bale, müzik ve oyunculuğun olabileceği bir yer. Finansal olarak desteklenmeyi çözebilirsem hem okul hem de müzikal hayalimi gerçekleştirebilirim.