H&M ile modanın görünmez starı bir arada

New York’un finans bölgesinde 1800’lü yıllarda yapılan ancak 60 yıldan uzun zamandır kullanılmayan dokuz katlı bir bina. Ne duvarlar özel olarak yeniden boyanmış ne de etraf fazlaca süslenmiş... Tam tersi, bembeyaz dekor içerdeki şantiye havasını daha da destekliyor. H&M bugüne kadar pek çok ünlü tasarımcıyla işbirliği yaptı. Ama Maison Martin Margiela’nın durumu hepsinden farklı desek yanlış olmaz. Çünkü bu modaevi basmakalıp bir anlayışın çok dışında bugüne kadar hep kendi yolunu izledi. Peki bugüne dek reklam kampanyası bile yapmayan bir modaevini,
H&M gibi ‘herkes için moda’ felsefesini benimseyen bir markayla iş birliği yapmak konusunda heyecanlandıran nedir? Elbette modanın demokratikleşmesi, kısacası daha fazla insana ulaşmak. H&M’in kreatif danışmanı Margareta
van den Bosch da farklılığı sevdiklerini söylüyor.
Bu yüzden yaptıkları iş birliklerinin de her birinin bir öncekinden farklı olduğunu, müşteriyi şaşırtmayı sevdiklerini de ekliyor.
Zira yakın tarihte Anna Dello Russo, Marni ve Versace ile ortak çalışmalara imza attılar. Hepsinin de çizgileri son derece farklıydı. Margiela koleksiyonu H&M müşterisini zorlayacak mı diye sorduğumda ise “Hep temkinli olursak bu işin eğlencesi kalmaz, farklı olmak iyidir” diye cevap veriyor. Bir sonraki iş birliği ile ilgili ise bir ipucu ise elbette yok. Ancak Bosch’a göre Türkiye’deki müşteri kitlesi modayla yakından ilgili ve yenilikler konusunda oldukça güncel. Martin Margiela ekibinin koleksiyondaki favorilerine gelince, birkaç beden büyükmüş izlenimi veren paltonun anında tükeneceğini düşünüyorlar. Aslında bu palto koleksiyonun genelini de çok iyi temsil ediyor. Çünkü hem kadınlar hem erkekler için tasarlanan ürünlerin aslında çoğu ‘oversized’ yani çok büyük ve maskülen görünümlü. Kıyafet ve aksesuarların her biri, modaevinin 23 yıllık arşivinden yola çıkılarak yeniden tasarlanmış. Bu da Maison Martin Margiela markasını tanıyanları en çok sevindiren haber. Çünkü modanın klasik kavramlarını sevmeyen modaevinin her şeyi çok sürprizli. Eldiven şeklinde çantalar, kadranı boş saatler, dikişleri tamamlanmamış gibi duran ceketler, topuğu transparan ayakkabılar, üzerine sutyen giyilmiş izlenimi veren tişört...

Ünlüler de partide alışveriş yaptı
New York’taki partiye katılan ünlü isimleri unutmayalım. Sarah Jessica Parker, Julianne Moore, Kanye West, Helena Christensen, Mena Suvari gibi ünlü yıldızların çoğu üzerlerinde koleksiyondan parçalarla partiye katıldı. Dokuz katlı binanın üstünde yer alan özel alışveriş odasına girmek içinse önce merdiven ardından da upuzun sıra engellerini aşmak gerekiyordu. Tüm bina büyük bir diskoya dönüşmeden önce her katta sanat enstalasyonları, heykeller ve resimler görüldü. Son olarak da ünlü bir koreograf olan Anne Teresa Keersmaeker’in dansı ve ekibinin performansıyla koleksiyonu bir kez daha gördük. Yani parti moda partisiydi ama, Martin Margiela etkisiyle oldukça sanatsaldı. Koleksiyon 15 Kasım’da İstinye Park’taki H&M mağazasında satışa çıkıyor. Moda tasarımcısı Alexander McQueen’in bir röportajda “Gardırobunda en azından bir tane Margiela parçası olmayan kadın tanımıyorum” dediği düşünülürse, çok yüksek rakamlar ödemeden herkesin bu şansa sahip olabileceğini düşünmek sevindirici.

Martin Margiela kimdir?
Markanın kurucusu Martin Margiela yıllardır ne fotoğraf çektiriyor ne de röportaj veriyor. Hatta aslında öyle biri olmadığına dair espriler bile var moda dünyasında. Öyle biri elbette var, ama hayatını neredeyse görünmez olarak sürdürmeyi tercih ediyor. Bu anlayış da markayla ilgili her detaya yansıyor. Tanıtım partisinden bir gün önce koleksiyonu incelemeye gittiğimizde her iki markadan görevliler de ordaydı. Maison Martin Margiela ekibinde çalışan bembeyaz önlüklü tasarımcılar da fotoğraf çektirmiyor, hiçbir konuda kişisel fikirlerini belirtmiyorlardı örneğin. İşte bu gizem de modaseverler için her şeyi daha heyecanlı kılıyor.