31.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Evlenme konusu açıldığında kendisini köşeye sıkışmış hissedip kaçan, kriz geçiren, ağlayan erkekleri çok gördüm. Ama şimdi evli ve çok mutlular, bunu aklınızdan çıkarmayın. Sevgiliniz bu türdense, bir daha evlilik bahsi geçtiğinde, "Yalvarsan bile artık seninle asla evlenmeyeceğim! Artık ne sesimi duyabileceksin, ne de yüzümü görebileceksin!" diye restinizi çekin. Hemen de yanından uzaklaşın."Yani adam zaten evlenmek istemiyor ki, bu rest çekme işi saçma kaçmaz mı?" demeyin boş yere, kaçmaz, merak etmeyin.Sıra geldi restinizin ardından sevgiliciğinize kurye göndermeye. Kurye dediysem, işte yakın bir arkadaşını (ağzında laf tutamayan arkadaş en uygunudur) kurye gibi kullanın demek istiyorum. Pek kırılmış, gururu yaralanmış bir durumda olduğunuzu, üzüntüden ağlaya ağlaya gözlerinizin şipşiş olduğunu bu arkadaş-kurye aracılığıyla dillendirin. Bu kurye, hizmeti karşılığında sizden ne ücret ne de bahşiş ister, emin olun. Tabii rest çekme rolünü bu arkadaşın önünde de layıkıyla oynamanız, yani tekrarlamanız şart. Oynanan oyun bir tragedya tadı vermeli, değil mi? Kapanış sahnesi repliğiniz ise şu: "Sürünerek ayaklarıma kapansa da, yalvarmaktan deliye dönse de asla! Asla! Asla! Onu ne kadar sevsem de gururumu bu kadar kırmış biri beni tekrar kazanamaz, asla!" Erkek arkadaşım beni sevdiğini söylüyor ama ne zaman evlenme konusu açılsa ortadan kayboluyor" diyorsanız, aman tek sorununuz bu olsun derim. Zira çözümü pek kolay: Kovun gitsin! Şimdi ne mi olacak?Sizi sahiden seviyorsa ve kaybetmekten korkuyorsa, göndermiş olduğunuz kuryeden yarım saat içinde güzel haberler alacaksınız. Yok iyi haberler almazsanız, bilin ki sevgiliniz sizi sevmiyormuş demektir ya da siz rolünüzün hakkını veremediniz. Yoksa başarısızlığınızın sorumlusu ben olacak değilim herhalde!İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Erkekler de kadınlar da kaybedeceklerini hissetmedikçe ne kadar sevdiklerini bilemezler. Sizi kaybettiğini hisseden bir erkek, bunu düşündüğü süre boyunca katlanarak artan bir "garantili kazanma" isteği geliştirir. Yani evlilik için "pişer". Sizi ne kadar yavaş ve zorlukla geri kazanırsa, değeriniz de o kadar artar. Yani adamı evlenmeye razı edeceğim diye sabırla yıllarınızı harcamak yerine, bırakın o sizi kazanmaya çalışırken yaratıcılık sınırlarını zorlasın. Siz de ancak nikah masasında ayağına sivri beyaz pabucunuzun topuğuyla basarken "evet" deyin. Sonra da öpün. Her gün öpün ama, sevmeyecekseniz adamla boşuna mı evlendiniz yani?Bugünkü yazımın ana fikri şu: "Zaman her şeyin ilacı" derler ya, valla o sabrı ve zamanı olanlar içindi, artık dünya daha hızlı dönüyor. Hele aşık olanlar için dünya fırıldak oluveriyor. İyi oyunlar herkese... Erkek: Benimle evlenir misin? Kadın: Ya, bütün tadını kaçırdın! Hayır elbette! Kılavuz karga oyunu! Biraz da istatistik Beni seviyor Yüzde 27.71Zeki Yüzde 16.87Şefkatli Yüzde 15.66Başka çarem yok! Yüzde 13.25Çok yakışıklı / güzel Yüzde 12.05Beni güldürüyor Yüzde 8.43Karizmatik Yüzde 3.61Bilgili Yüzde 2.42 Onu seviyorum çünkü... Öptüm sizi Pakize Sudanın takırdayan ve fotokopiden öte bir duygu uyandırmayan programını, sırf ne olup bitiyor diye içim bayıla bayıla seyrettim. Program, "Hadi oynayalım, hadi fasıl yapalım, a, Ekşi Sözlükte okudum da..." vs. derken, sündü durdu. Ayrıca o saatte lise ve altı yaş grubu "seyirci" neden hâlâ stüdyo stüdyo gezdiriliyor diye de merak ettim. Gündüz olsa neyse de gece yarısından sonra tuhaf yani. Öpeyim de düzelsin, pek ihtimal yok ya...Armağan Çağlayanın oynadığı AVEA reklamlarını, "kötü" rolünü her ne kadar abartsa da pek severek izliyorum ben. Hâlâ bir talk show yapmasının ne hoş olacağını düşünüyorum. Benim yeni yıl dileğimdi hatırlarsanız, bakalım yıl bitmeden olacak mı? Ne dersiniz Armağan bey? ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! Merhaba İlhan hanım. Köşenizin müptelasıyım. Yardımınıza ihtiyacım var. Yaklaşık iki ay önce başladı ilişkim. 10 yıllık arkadaşlığımız sevgiye dönüştü ve birbirimize açıldık. İlk başlarda her şey çok güzel başladı. Niyetimiz evlenmekti. Farklı şehirlerde olduğumuz için görüşemiyoruz. Telefonla konuşmak mümkün oluyor ancak. Onun işlerinin yoğunluğu nedeniyle görüşmelerimiz gitgide azaldı. Bana hep çok yoğun olduğundan falan bahsediyor. O ilk zamanlardaki sevgi dolu, şefkat dolu erkekten eser kalmadı. Onu çok iyi tanıdığım için beni aldattığını şimdiye kadar hiç düşünmedim ama birden bu kadar da soğumaz bir insan. Şimdi iki yabancı gibiyiz. Konuşamıyoruz bile. Acaba hayatında biri mi var diye sormaya başladım artık kendime. Sizce bu mümkün olabilir mi? Beni çok sevdiğini söyleyen, evlilik planları yaptığım o insan şimdi benden çok uzak duruyor. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Cevabınızı merakla bekliyorum.S. T.* * * Ayrı şehirlerde aşk olmaz ki... Zaten yürümez ki... "Sevgili" olmak için "yan yana" olmak lazım derim hep. Hayatına başkasının girmiş olması mümkün tabii, ne de olsa insan yanında birini ister. Yapabileceğiniz bir şey yok bence, aynı şehre taşınmaktan ya da en etkileyici halinizi takınıp sürpriz bir ziyarette bulunmaktan başka. Ama olası durumlara da hazırlıklı olmanızı öneririm. Umarım tersi olsun, sizi görüp sevgisi tekrar canlansın. Ama ne zamana kadar? Ne yazık ki acı gerçek bu. Şimdi sürüyle mektup yazanlar olacak, "Ama biz ayrı şehirlerde yaşıyoruz ve yıllardır aşkımızı devam ettiriyoruz" diye. Vallahi ne diyeyim, emin misiniz? www.ilhanuckan.com Sevgi, şefkat dolu erkekten eser kalmadı!