15.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş / gokhan.karakas@milliyet.com.tr
Sualtı dünyası tutkunlarının vazgeçilmez uğrak yeridir Şarm El-Şeyh. Fransız okyanus bilimci ve belgesel yönetmeni Kaptan Jacques-Yves Cousteau tarafından 1970’li yıllarda tanıtılmasına rağmen bugünkü şöhretini son yıllarda kazanan Şarm El-Şeyh, insanlığın çölün ortasında bir tatil cenneti yaratabildiğinin sağlam bir kanıtı.
Mısır’ın Sina eyaletinin başkenti de olan kentin kıyılarından sualtına yapılacak dalışlar büyük bir görsel zenginlik sunarken, çöl safarileri doğanın bir başka etkileyici yönünü yaşatıyor. Türk yatırımcıların otelleri ise çölün kenarında Türk misafirperverliğini gösteriyor.
Doğa özenle korunuyor
Şarm El-Şeyh, Kızıldeniz’in sıcak ve besin değeri yüksek sularının Hint Okyanusu’nun serin sularıyla kaynaştığı Sina Çölü’nün güney ucunda yer alarak büyük bir coğrafi üstünlük kazanıyor. Dünyanın en ünlü sualtı sporları merkezi olan kent, Mısır’ın en büyük turizm gelirlerinin birinin bölgeden kazanılmasını sağlıyor.
Şanslı bir coğrafyada yaşamanın kendilerine yüklediği sorumluluğun farkında olan Mısırlıların sualtı ve su üstündeki doğal varlıkları korumak için gösterdikleri çaba ise gerçekten takdire değer. 5-35 metre aralığında yapılan aletli dalışlarda suyun altından en küçük bir mercan, hatta kaya parçasını bile çıkarmak ağır cezalara çarptırılmaya neden olabiliyor.
Tiran Adası, Naama Körfezi, Ras Muhammed Milli Parkı, Sha’ab Ali Milli Parkı gibi sualtı cennetlerine dünyanın her yerinden gelen dalış meraklıları, kendilerini derinlerin etkileyici ortamına bırakıyor. Doğallığın ve canlı çeşitliliğinin korunmasında çok titiz ve katı olan Mısırlıların, İngiliz kurallarının geçerli olduğu dalış sistemiyle sualtında güvenli dakikalar geçirmek mümkün oluyor.
Turizmciler atağa kalktı
Kasım 2015’te bir Rus havayolu şirketine ait yolcu uçağının kentten havalandıktan kısa süre sonra terör eylemi sonucunda düşmesi ve 224 kişinin hayatını kaybetmesi, kente olan ilgiyi zayıflatsa da 2017 yazı turizmciler için büyük umut vâdediyor. İki yıl aradan sonra Avrupalı ve Rus turistlerin tercihlerini yine Şarm El-Şeyh’ten yana kullanmaya başlamasıyla bölgede yatırımı olan turizmciler de atağa kalktı.
Aynı anda denizi ve çölüyle ün kazanan kentin son iki yılda alınan önlemlerle güven tazelediğini belirten Rixos Seagate Sharm Müdürü Semih Elbaba, “Mısır turizminin kilometre taşlarından biri olan Şarm El-Şeyh iki yılda kendini çok geliştirdi” diyor: “Hem güvenlik hem turizm yatırımlarıyla 2017 yazından umutluyuz. Türk otelleri olarak iki yıl içinde birçok ABD ve Alman-İsviçre otel zincirini geride bıraktık. Türk misafirperverliğini ve çalışkanlığını ziyaretçilerimize kanıtlarken, altı ülkeden çalışanlar ile renkli bir görüntü oluşturuyoruz.”
Bölgedeki 750 otelin içinde Türk yatırımcıların otelleri ön plana çıkıyor. Sina Çölü’nün en güneyinde yer aldığı için başarı şansı düşük gösterilen lüks otel uygulamasını da ilk başlatan Türk yatırımcılar, son altı yıl içinde benzer otel zincirlerinin de bölgeye gelmesini sağladı.
Dalgıçları ağırlıyor
Şarm El-Şeyh, Mısır’ın Sina Yarımadası’nın güney ucunda, Kızıldeniz ile kızıl dağlarıyla ünlü Sina Çölü’nün arasında bulunuyor. Dünyadaki iki bine yakın deniz canlısından 1500’ünü barındıran Kızıldeniz’in cömertliğinden faydalanan kentte yüzlerce sualtı merkezi her yıl binlerce dalgıcı ağırlıyor. Kente THY ve Pegasus Hava Yolları’nın direkt uçuşlarıyla 2.5 saatte ulaşmak mümkün.