05.06.2021 - 03:10 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı / seyhan.akinci@milliyet.com.tr
SEYHAN AKINCI - Sertab Erener’in o çok özel yaz şarkısı “Kumsalda” söylediği gibi umudumuz yarınlarda tatilde olmayı çok özledik. Bir yandan da tedbirli olmak gezegenimizin geldiği noktada o umutlu yarınlar için zorunluluk olacak bundan sonra. Sadece Marmara Denizi’ni kaplayan deniz salyalarına bakmak bile doğaya verdiğimiz zararı anlamamıza yetiyor. İklim kriziyle yüzleştiğimiz, pandemiyle alışkanlıklarımızı sorguladığımız bir dönemde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Jolly Tour sürdürülebilir turizm için bir iş birliğine imza attı. Sürdürülebilir turizm derken ne anlamalıyız? Bu sorunun peşinde Antalya’daydık biz de... Mirasım Türkiye hashtag’iyle hazırlanan reklam filmi bile tek başına, keyifli bir haftalık tatilin doğanın keyfini ne kadar kaçırdığını ortaya koyuyor. Peki, mirasımız olan Türkiye ve dahası gezegenimize karşı sorumluluklarımızın ne kadar farkındayız? Sorularımızı etkinliklere ev sahipliği yapan Nirvana Cosmopolitan Otel’de UNDP Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme Portföyü Proje Müdürü Aslı Çakın Dağlı ve Jolly Tour Pazarlama Direktörü Yasemin Develioğlu yanıtladı.
Pilot müzede sesli rehber
UNDP Türkiye Ofisi olarak, yaklaşık 15 yıldır sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi konusunda çeşitli projeler yürüttüklerini belirten Aslı Çakın Dağlı, “Farkındalığın artırılması ve ziyaretçilerde sorumlu turizm kavramının yerleşmesi önemli bir ihtiyaç. İşte tam da bu noktada çocuk dostu turizm anlayışının yaygınlaştırılması, doğal ve kültürel değerlerin korunarak gelecek nesillere aktarılması amacıyla Jolly ile birlikte yeni bir yolculuğa çıktık. Özellikle çocukların turist olarak ziyaret ettikleri destinasyonlarda çevreyi koruyan, biyolojik çeşitliliğe, ekosistemlere, yerel halkının kültürüne saygı duyan bireyler olarak bilinçlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Çocukların aileleri üzerinde çevresel konularda farkındalık yarattığını ve gerektiğinde anne babalarını uyararak onları daha bilinçli olmaya davet ettiklerini gözlemliyoruz. Ortak yürüteceğimiz çalışmalar arasında pilot bir müzede çocuklara yönelik sesli rehber geliştirilmesi, çocuklar ve ailelerinin kolayca erişebileceği sürdürülebilir turizm rotalarının oluşturulması yer alıyor” diyor.
“Projenin merkezinde çocuklar var”
Yasemin Develioğlu ise seyahat etmenin getirdiği sorumlulukları unuttuğumuzun altını çiziyor: “Sürdürülebilir turizm kısaca çevreye, doğaya, yaşadığımız gezegene ve toplumumuza karşı sorumlu olmak demek. Artık ekolojik ve biyolojik çeşitlilik dengesini bozmadan, koruma-kullanma dengesini gözeten bir turizm anlayışıyla gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için iş yapış şekillerimizi değiştirmemiz gerek. Bunun bir günde olamayacağının farkındayız. Jolly olarak 3 yıldır bilinmeyen turizm destinasyonlarının, kaybolmakta olan el sanatlarının, bölgelere özel kültürel değerlerinin tanıtımı için çalışıyoruz. Bu sene UNDP iş birliği ile bu değerlerin gelecek nesillere aktarımı için herkesi daha sorumlu olmaya davet ederken, atacağımız adımların gezegen ve ülkemiz üzerindeki etkilerine dikkat çekmeye çalışacağız. Projenin merkezinde çocuklar var. Sorumlu turist olma alışkanlığını kazandırmak için eğitimler, oyunlar hazırlıyoruz. Onlara hem ülkemizin zengin mirasını öğretecek hem de korumaları için eğiteceğiz.”
“Hafif bir valiz bile bir adım demek”
Yasemin Develioğlu’na sürdürülebilir turizm anlayışına katkı sunmak için bireysel olarak neler yapılabilir diye sorduk: ”Su çok değerli. Geri dönüştürülemeyen atıkları azaltmamız da çok önemli. Gıda israfı ise diğer kritik bir konu. Yerel ürünlerin talebinin artması karbon ayak izimizi düşürecek adımlardan biri. Bir yere uçakla gidiyorsak hafif bir valiz hazırlamak bile gezegenimiz için atabileceğimiz basit bir adım” diyor.