08.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bodrum'daki Orfoz'u İTÜ'de kimya yüksek tahsili yapan iki kardeş işletiyor. Çağrı Bozçağa mutfakta, Çağlar Bozçağa salonda çalışıyor. Bir de yardımcıları var. İşte o kadar. Lokantada öğle servisi yok. 19.00'dan sonra açılıyor. Bodrum'un içinde. Cumhuriyet Caddesi'nin sahil bölümünde. Ünlü Mavi'nin hemen bitişiğinde. Ufacık bir salonu ve salonun önünde iki masalık bir terası var. Topu topu sekiz masalık, 30 iskemlelik bir lokanta.Çağrı ve Çağlar Bozçağa, Güneş ve Selçuk Bozçağa'nın çocukları. Bozçağalar İstanbul'un Pendik semtinden. Denize meraklı bir aileymişler. Orfoz adındaki tekneleriyle denize çıkarlarmış.Gene kimya mühendisi olan baba Selçuk Bozçağa emekli olunca 1980'lerde Saros'a yerleşmişler. 1986'da evlerini motele dönüştürmüş, altında bir lokanta açmışlar. İki yıl önce ise anne va baba Marmaris'te Bozburun'a taşınmış, orada Orfoz adında bir lokanta açmışlar. Lokantanın mutfağında baba duruyor, servisi anne yapıyormuş.Bozburun'daki Orfoz teknecilerin en beğendikleri lokantaymış. Tat ustamız Mehmet Yaşin önceki hafta Hürriyet gazetesinde bu lokantayı övdü.İki kardeş anne ve babalarından öğrendiklerini Bodrum'da sergileme kararı alarak bir yıl önce Bodrum'daki Orfoz'u açmışlar.Yemekten anlayanlar o kadar söz etti ki, karımla gidelim de nasıl bir yermiş görelim dedik... Ahşaptan yapılmış kahve tipi masaları ile sandalyeleri tertemiz. Tabak, çatal, bardak düzgün.Oturur oturmaz, Çağlar Bozçağa masanın üstüne üç küçük meze tabağını dizdi. Bir sepet ekmek getirdi. Meze tabaklarında mis gibi sızma zeytinyağı içinde bakınız neler var: Bir tabağın içinde ufacık ançüez, öbüründe aynı büyüklükte füme yılanbalığı, öbüründe daha da küçük iki parça sert mi sert keçi peyniri... Sepetinde mis gibi kokan ekmek ise özel bir ekmek. Kendileri yaptırıyormuş.Ekmeği zeytinyağına banarak, o küçücük parça ançüez, füme yılanbalığı ve güneşte kurutulmuş domates parçalarıyla birlikte keçi peyniri ile yemenin tadına doyulmuyor. Balık çorbasını övmüşlerdi. Övüldüğü kadar güzeldi. Orfoz'un spesiyalitesi fırında pişirilmiş, sebzeli, sarmısaklı midyeymiş. Onu da tattık. Otlarla ve sarmısakla tatlanmış tereyağına ekmek batırarak fırında pişmiş midye yemek güzel oluyor.Bir tek de ahtapot bacağını paylaştık. Ahtapot bacağı üzeri düğmeli olarak marine edilmiş sonra fırınlanmıştı. Pamuk gibi pişmişti. Bodrum'daki Orfoz, alışılagelmiş balık lokantalarından ve alışılagelmiş Bodrum lokantalarından farklı bir lokanta. Mutfağı, mekanı, servisi ve fiyatlarıyla olağandışı (daha doğrusu olağanüstü) bir lokanta. Biz bu kadarla doyduk. Yandaki masalarda Orfoz'un özel yemekleri olan deniz mahsulleri pilavı, baby kalamar, patlıcan bomba yiyenler vardı. Baby kalamar, soğanlı ve sarmısaklı küçük kalamar kavurması güveciymiş. Patlıcan bomba ise fırında pişirilmiş tombak bostan patlıcanı. İçi sarmısak ve değişik otlarla püre haline getiriliyormuş.Yemek üstüne Çağrı ve Çağlar kardeşlerin "Anne tatlısı" dedikleri cevizli, bademli kalburabastıyı tattık. Diğer lokantalara göre makul rakamdaki faturayı öderken de birer küçük bardak içinde kendi yaptıkları mandalin cello ikram ettiler. Orfoz'un mönüsünde balık yok. Mevsiminde küçük balıkları marine ederek yarı çiğ olarak sunuyorlarmış. Balık yemeye niyetlenenler öğleden önceki saatlerde rezervasyon yaptırırken balık siparişi verirlerse, balık satın alınıyor ve genelde tuzda ve fırında pişiriliyormuş. Açık anlatımıyla Orfoz'un mutfağında ızgara veya tava balık yok.Bodrum'da yerel lokantalar birbirine benzemeye ve yerel yemeklerin tadı yozlaşmaya başladı. Her lokantada fava, deniz börülcesi, barbunya fasulye, yoğurtlu semizotu... Her lokantada balık ızgara veya tava... Orfoz bu bakımdan Bodrum'a bir farklılık getirmiş.Yolunuz düşerse uğrayınız. Mönüsünde balık yok