Cumartesi“Bir Avrupa hazinesi”

“Bir Avrupa hazinesi”

20.12.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

New York Times’ın “Avrupa’daki 12 hazine” arasında saydığı Lokum İstanbul’un sahibi Zeynep Keyman: “Herkes lokumcu sanıyor ama biz bir yaşam markasıyız”

“Bir Avrupa hazinesi”

Kuruçeşme’deki mağazasının ardından İstanbul’daki ikinci mağazasını Akasya Alışveriş Merkezi’nde açan Lokum İstanbul’un adına bakıp da sadece lokum satan bir yer olduğunu düşünmeyin. Sahibi Zeynep Keyman, ticaret hayatına dokuz yıl önce kişisel basılı ürünler yaparak başlamış. Hatta Bergüzar Korel ve Halit Ergenç çiftinin düğün davetiyesini de Lokum İstanbul hazırlamış. Yani burada lokumlardan başka davetiyeden muma, kolonyadan parfüme birçok ürün bulabilirsiniz. Şimdi de yeni ürünleri fes şeklinde badem ezmesi, tespih şeklinde akide şekeri ve parfümlerini müşterilerinin beğenisine sunuyorlar... Londra’da bir mağazası olan Lokum İstanbul’u yaratıcısı Zeynep Keyman’dan dinledik.

Haberin Devamı

Lokum İstanbul nasıl ortaya çıktı?

Yabancı basını takip ederim ve fark ettim ki Türkiye ile ilgili ekonomik, politik, sanatsal içerikli haberlerde hep “Turkish delight” ifadesi kullanılıyor. Kendi kendime “Marka olmuşuz haberimiz yok! Ben bu ismi alayım” dedim. Öyle başladı. Lokum İstanbul deyince herkes lokumcu sanıyor bizi ama aslında lokumcu değiliz. Türk kültürünü yorumlayan bir yaşam markasıyız. Önce kişisel kart, davetiye, zarf gibi basılı ürünlerle başladık. Bugün Türkiye’deki matbaa sahiplerinin bile kartlarını biz yapıyoruz. Çünkü bizim kartlarımız tek tek elle astarlanıyor, istenen mürekkep rengi, kart kalınlığı, teknik seçiliyor. Sonra da diğer ürünler geldi.

“Londra’nın gizli kalmış en iyi mağazası seçildik”

Haberin Devamı

Nasıl oldu markanın bu dönüşümü?

Müşterilerden gelen taleplere göre... Mesela “İsminiz lokum, niye lokum yok?” gibi sorular üzerine ben de denemek için bir kutu lokum tasarladım. Tatları modernize ettik. Mesela yapılmayan tatlar ürettik. Çok küçük olduğumuz için bizimle özdeşleşemedi ama ilk Türk kahveli lokumu biz yaptık. Sunuş şekli de hoşa gitti ve biz de onun üzerine lokumu çeşitlendirdik. İncirli cevizli, lavantalı, menekşeli lokumlarımız var. Sonra Paşabahçe ile tanıştık. Bize lokum dolayısıyla ulaşmışlardı ama ben “Siz kolonya üretmelisiniz” dedim. Onlar da “Siz bize üretin” dediler. Bu sefer kolonya maceramız başladı. Üç çeşitle başladı, 14 çeşide ulaştı. Mandalina, ıhlamur, mimoza, lime, gül gibi çeşitlerimiz var. Kolonya kokularımız beğenilince de mumlara yöneldik.

Yeni ürünleriniz var mı?

“Bir Avrupa hazinesi”

En son fes şeklinde badem ezmelerimizi, tespih şeklinde yorumladığımız akide şekerini ve en beğenilen kokularımızın parfüm versiyonlarını çıkardık. Farklı boyutlarda hediye kitlerimiz var. Yeni sayılmaz ama zereşkli (İran’da yetişen bir meyve çeşidi) lokumlarımız da çok beğeniliyor. Türk kültüründeki teften esinlendiğimiz zilli kutularımız var bir de.

Yabancı basın da size yer vermiş...

En son bu ay Amerika’daki Bergdorf Goodman’ın müşterilerine özel hazırladığı yılbaşı kataloğunda, ekim ayında da New York Times’ın gezi ekindeki “Avrupa’daki
12 hazine” başlıklı makalede yer aldık. British Vogue ve Departures’ta çıktık.
Porter Magazine’de de Prenses Marie Chantal Pavlos “Londra’nın gizli kalmış
en iyi dükkanı” diye bahsetti bizden.

Haberin Devamı

Ürünleriniz nerelerde satılıyor?

Mağazalarımız dışında havaalanlarındaki duty free’lerde bulabilirsiniz. Paşabahçe’nin kendi adıyla sunduğu kolonyaları biz üretiyoruz. Ayrıca Türkiye’de The House otellere özel şampuan, saç kremi, vücut losyonları üretiyoruz.

“Lokum Türkiye’nin simgesi olmalı”

Bir de kitap hazırlamışsınız, o nasıl ortaya çıktı?

Fransızlar makaronu anlatıyor, çikolatanın kitabını yapıyor, kruvasanın hikayesi çıkıyor. Biz niye lokumu anlatmıyoruz diye düşündüm ve “Lokum” adlı bir kitap hazırladım. Nasıl Japonlar suşiyi, İtalyanlar pizzayı dünyaya pazarladıysa, Turkish delight’ın lokum olduğunu herkes bilmeli diye düşünüyorum. Nasıl bazı şeyler simgesel ise bence lokum da Türkiye’nin simgesi olmalı. Kitapta da Lokum İstanbul’un bakış açısıyla lokumu anlattım. Kaybolan kültüre sahip çıkma adına yaptım. Dili İngilizce çünkü amacımız dünyaya tanıtmak.