26.12.2020 - 03:05 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı / seyhan.akinci@milliyet.com.tr
Zamanı geri almak ya da durdurmak mümkün değil elbette. Şehirleşme tüm hızıyla devam edecek. Çocukken oyun oynadığımız alanları artık görememek bu yüzden bir parça yaşlanmış hissettirecek daima. Diğer yandan daha yaşanılır ve yeşil kentler hedefi giderek somut bir ihtiyaç haline geliyor. Bu yüzden dünya kentlerinin içinde barındırdıkları yeşil alanlar hiç olmadığı kadar kıymetli. İlk olarak 1957’de kurulan Dünya Kent Parkları Birliği’nin her yıl bir yarışmayla belirlediği Dünyanın En İyi Parkları, şehir yöneticilerini yeşil alanları muhafaza etmeye, kent sakinlerini de doğayı korumaya teşvik ediyor. Yarışmada park tasarımı, parkın özellikleri ve olanakları, korunması ile parkın yönetilmesi ve bakım kriterleri baz alınıyor. Altın, Gümüş ve Bronz madalya dağıtılan yarışmada bu yıl katılımcı parklar arasında altına layık görülen park olmadı. İstanbul’daki Atatürk Kent Ormanı ise Malezya, ABD, BAE ve Yeni Zelanda’da bulunan parkalarla birlikte gümüş madalyaya layık görüldü. Atatürk Kent Ormanı ile birlikte Dünya Kent Parkları Birliği tarafından gümüş madalya ve onur ödülüyle takdir edilen parkların özelliklerine bakalım.
Atatürk Kent Ormanı:
Dünya Kent Parkları Birliği tarafından İstanbul’un en önemli ekolojik değerlerinden biri olduğu vurgusu yapılan Atatürk Kent Ormanı, 1950 yılındaki ağaçlandırma faaliyetleriyle oluşturulmuş yapay bir orman. Bugün içinde sayısız etkinliğin yapıldığı, özellikle pandemide İstanbullulara nefes aldıran noktalardan biri olan park, 50 yaşın üzerindeki iğne yapraklı bitki dokusuyla doğal orman görünümüne sahip. Yaklaşık 1.1 milyon m2’lik alana yayılan park, bölgedeki birçok kuş ve balık türüne ev sahipliği yapan üç gölü de içinde barındırıyor. Atatürk Kent Ormanı, yenileme projesinin amaçlarından biri koruma altındaki türleri muhafaza etmek. Parkta endemik türlerin devamlılığını sağlamak için iki koruma alanı bulunmakta. Projenin amaçlarından bir diğeri de modern kent yaşamı nedeniyle doğayla bağları zayıflayan insanları yeniden doğayla buluşturmak. Tüm bu özellikleri nedeniyle park gümüş madalya ile ödüllendirildi.
Taman Tugu:
Kuala Lumpur’da yer alan Taman Tugu; yağmur ormanı kalıntılarından oluşan terk edilmiş bir arazide bulunuyor. Bölge temizlenip, büyük ağaçlar dikilerek oluşturulan Taman Tugu, onur ödülüne layık görüldü.
Al Ain Oasis:
BAE’nin en eski ve büyük palmiye vahası olan Al Ain Oasis, 2011’den bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Ziyaretçiler burada 147 bin hurma ağacı ve 100 farklı bitki örtüsü türünü de görebiliyor. Park tüm bu özellikleriyle gümüş madalya aldı.
KLCC:
Kuala Lumpur Şehir Merkezi Parkı, ofis çalışanları ve şehirde alışveriş yapanlar için yemyeşil bir nefes alma alanı. Yağmur ormanı ağaçları, gölü ve çiçek tarhlarıyla ticaret merkezinin yükselen gökdelenleri arasında adeta bir vaha. Park bu özellikleriyle gümüş madalya aldı.
Ambury Regional Park:
Yeni Zelanda’nın Auckland şehrinde yer alan Ambury Bölge Parkı, sakinlerine şehirde yaşıyor olmalarına rağmen açık alanda yürüyüş, koşu yapma ve bisiklet sürmenin yanı sıra çiftçilik deneyimi de sunmasıyla gümüş madalya kazandı.
Millennium Park:
Modern kamusal alan tasarımı çağındaki en önemli kamu-özel sektör iş birliklerinden birini temsil eden Şikago’daki Millennium Park; çeşmeleri, heykelleri, oyun alanları, tiyatro gösterileri ve ziyaretçilerini çok daha fazlası ile buluşturduğu için gümüş madalya ile ödüllendirildi.
Green Mubazzarah Park:
BAE’nin Al Ain kentide yer alan Green Mubazzarah Park, çorak bir çöl bölgesinde insanlara yeşili deneyimleme fırsatı sunmasıyla onur ödülüne layık görüldü.
Reader Rock Garden:
Kanada’nın Calgary şehrinde yer alan Reader Rock Garden için ilk adımı 1913’te bahçenin müfettişi William Reader atmış. Dünya çapındaki bahçıvanlarla tohum takası yaparak büyüyen bahçe, dünyanın en prestijli bahçecilik kurumları arasında da yer alıyor. 4 binden fazla bitki türünü barındıran bahçeye onur ödülü verildi.
Six Senses Japanese Garden:
Six Senses Japanese Garden, Moskova’nın ortasında kurulan bir Japon bahçesi adeta. Görme, duyma, dokunma, tat alma gibi duyulardan yola çıkarak ad alan Six Senses’in oluşturulması için Japonya’dan 1700 ton taş 2 aylık sürede deniz yoluyla taşınmış. Parkın içinde bir de Zen Do Meditasyon Tapınağı bulunmakta. Park, bu özellikleriyle onur ödülünün sahibi oldu.