12.02.2013 - 13:44 | Son Güncellenme:
Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, çocukların doğar doğmaz ‘ekran’ ile tanıştığını ama amacına uygun kullanılmayan teknolojinin onlar üzerine ciddi olumsuz etkilere yol açabileceğine dikkat çekerek ebeveynlere, “Çocuklarınızın gözüne ne kadar çok bakarsanız, onun gözlerini ekrandan o kadar kolay ayırırsınız” tavsiyesinde bulundu
Gelişen teknoloji nedeniyle çocuklar doğar doğmaz ‘ekran’ ile tanışır duruma gelirken amacına uygun olarak kullanılmayan teknolojinin çocuklar üzerinde çok ciddi olumsuz etkilere yol açabildiği belirtildi. Çocukların teknoloji kullanımının düzenlemeleri yapılmadan gerçekleşmesi halinde onların duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimine etkileri olacağına dikkat çeken Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, ailelere “Çocuklarınızın gözüne ne kadar çok bakarsanız, onun gözlerini ekrandan o kadar kolay ayırırsınız. Ekranlar çocuğunuzun gözünde sizin yerinizi tutamaz” tavsiyesinde bulundu.
Teknolojiden faydalanırken yararlarının yanında zararlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Nas, “Artık çocuklar ‘ekran’lar sayesinde sosyalleşiyor, arkadaş ediniyor. Daha az hareket edip daha az terliyor. Yanlışlarını bir ‘tık’la düzeltebiliyor. Sorun çözmelerine gerek kalmıyor çünkü bilgisayar onlar için çözüyor. Hiçbir şey için çaba harcamıyor, yorulmuyorlar. Dijital dünyada elde ettikleri ödüller onların gerçek hayatta elde ettiği ödülleri yetersiz hale getiriyor. Bu yüzden öğretmenleri sürekli ‘aferin’ desin, anne ya da babaları
sürekli ‘alkış’lasın istiyorlar” diye konuştu.
3 yaşından önce ekran yok!
Çocukların ve ergenlerin ‘ekran’ ile iletişiminin belli kurallar çerçevesinde olmasının önemine dikkat çeken Belin Güner Nas, bu konuda Fransa’da ‘Ekranlar’a karşı yürütülen ve 3-6-9-12 adı verilen kampanyayı örnek gösterdi. Bu kampanyayla net ve basit kuralların konulduğunu belirten Nas, şöyle devam etti: “3 yaşından önce ekran yok..! Çocuk ekrana olabildiğince az maruz kalmalı. Ebeveyn seyrederken bile çocuk ekrana bakmamalı, çocuk oyun oynarken, yemek yerken ekran kapalı olmalı. 6 yaşından önce bir çocuk yanında yetişkin olmadan Play Station, Nintendo gibi bir oyun paneliyle oynamamalı. Kendine ait bir taşınabilir oyunu olmamalı. Çocuk 6 yaşından önce okuma-yazma bilmediği ve tüm oyunlar ‘tekrarlayan’ oyunlar olduğu için çocuğun ruhsal olarak büyümesi, ilerlemesi güçleşiyor. Ayrıca 3-6 yaş arasındaki çocukların nesneleri 3 boyutlu algılayabilmesini sağlayan beyin bölgesinin gelişebilmesi için çocuk hamur, resim, patates baskısı, ipe boncuk dizme gibi 10 parmağını kullanarak etkinlik yapmalı. Çocuklar oyun konsollarında belirli sayıda parmağını kullandığı için kas gelişimleri de olumsuz etkilenmektedir. Çocuklar 9 yaşından itibaren internete yetişkin denetiminde girebilir. 12 yaşından sonra ise belirli sınırlar içinde yalnız başına internete girebilecek duruma gelebilir. “
Internetteki risklere karşı çocukları koruma yöntemleri
Çocuklarının teknoloji kullanımıyla ilgili sorun yaşayan ailelerde aslında bir sınır koyma problemi yaşandığını aktaran Belin Güner Nas, “Bu sıkıntılar çocuğun kullandığı teknolojik ürünlerin başında geçirdiği zamandan çok anne-babasıyla geçiremediği zamandan kaynaklanıyor. Anne ve babanın koyduğu sınırları çocuklar kabul etmiyor ve problemler yıllar içinde büyüyor. 3 yaşında TV izlemeye sınır koyamayan aileler çocukları 13 yaşına geldiğinde de bilgisayara sınır koyamıyor ya da 17’sinde eve kaçta gelip gelmediğine…” uyarısını yaptı.
Belin Güner Nas, uzman gözüyle çocukları internetteki risklere karşı koruma konusunda ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu:
• Çocuklar ve gençler teknolojiyi kullanırken teknik, fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan şiddete maruz kalabilir. Bu yüzden çocuklarınızın interneti ne kadar kullandığının yanında ne amaçla kullandığı ve orada neler yaptığı kontrol edilmelidir. Bir ebeveynin çocuğunun evin dışında nerede, kiminle olduğunu bilmesi gerekiyorsa, internette de çocuğunun kimlerle görüştüğünü ve nelerle ilgilendiğini takip edilmesi gereklidir.
• Çocukların kendileri için tasarlanmış sitelerin yanında ebeveynleri için tasarlanmış sosyal web sitelerini kullanmalarına da sınır getirilmelidir.
• Çocuklara “Internette olan sonsuza kadar internette kalır” mesajı net bir şekilde verilmelidir. Çocuk internette bir bilgi paylaşmak istediğinde şöyle denebilir: “Bunu yazıp okulun bahçesine asmak ister miydin? Bunu herkesin görmesini istiyor musun? Koyduğun bir fotoğraf sen üniversiteye gittiğinde ilk iş başvurunu yaptığında karşına çıksın ister misin?”
• Çocuklar internete konan resim, video ve metinlere dünyanın her yerinden erişilebileceğini kimlerin bunlara bakacağının kontrol edilemeyeceğini, bakanların üzerinde değişiklik yapıp onların adlarıyla yayınlayabileceklerini öğrenmelidir. Ayrıca resimlerini, karikatürlerini, yazılarını ve görüntülerini silseler bile erişimin devam edeceğini net bir şekilde kavramalıdır.
• Çocukların kullandıkları bilgisayarlar uygun içeriği olmayan sitelere karşı şifreli olmalıdır. Çünkü çocukların gerçeklik tecrübesi zayıf olduğunda uygunsuz içeriğe sahip sitelerde gördüklerinden şok olabilirler.