Ebeveyn4-5 yaş çocuk beslenmesi nasıl olmalı?

4-5 yaş çocuk beslenmesi nasıl olmalı?

11.11.2010 - 10:17 | Son Güncellenme:

Doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba ve aile büyükleri önemli birer örnek teşkil etmektedir.

4-5 yaş çocuk beslenmesi nasıl olmalı

Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü/ Dyt. Ayça Ilıca Murat

Haberin Devamı

Çocuklarda okul öncesi dönem olarak da adlandırılan 4-5 yaş, evde kazanılan doğru beslenme alışkanlıklarının yerleştiği, bu alışkanlıkların okul dönemindeki yeme davranışlarınıda etkilediği hatta yetişkin birer birey haline gelindiğinde oluşabilecek sağlık sorunlarıyla bile ilintili olduğu bilinen bir süreçtir. Bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba ve aile büyükleri önemli birer örnek teşkil etmektedir.

Bu yaş grubundaki çocukların günlük olarak her besin grubundan tüketmesi sağlanmalıdır.bu besin grupları süt ve süt ürünleri, et grubu, sebze –meyve grubu, yağ grubu ve tahıllardan oluşmaktadır Yapılan fiziksel aktivite göz önünde bulundurularak çocukların günlük beslenme düzeni ayarlanmalıdır. Bu dönemde özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta kahvaltı yapma alışkanlığının oluşturulmasıdır. 1-2 dilim peynir çeşitleri, tam tahıllı ekmek, zeytin, pekmez - bal, süt, haftada 2-3 kere yumurta veya omlet, taze meyve, evde yapılmış kuru meyveli kek veya börek çocukların kahvaltılarında olabilecek gıdalardır.

Haberin Devamı

Bu yaş grubu çocukların oldukça aktif oldukları ve gelişimlerinin en yüksek düzeyde seyretti düşünülerek gereksinimleri karşılayacak hem besleyici değeri yüksek hem de çocukların severek tüketebileceği gıdalarla beslenmesi gerekmektedir. Her zaman olduğu gibi her öğün kendi içerisinde yeterli miktarlarda karbonhidrat ,protein ve yağ içermelidir. Mutlaka kahvaltı arkasına ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden 1 veya 2 küçük ara öğün ve akşam yemeği okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir. Özellikle çocukların ana öğünlerde temel besin grubumuz olan ekmek ve ekmek türevi olan çorba – pilav – makarna gibi gıdalar, et/ tavuk haftada en az 1gün balık ve mevsiminde olan herhangi bir sebze yemeği ,bunun yanında oldukça önemli kalsiyum kaynakları olan süt ve yoğurt hem ana öğünlerde hem de ara öğünlerde tükettirilmelidir. Büyüme ve gelişme sırasında vücutta meydana gelen bir çok mekanizmada proteinlere önemli görevler düşer.Eğer vücudumuz protein alamazsa vücut hücreleri yenilenemez.Bu durumda büyüme yetersiz kalır.Vücut için temel protein kaynakların yiyeceklerimizden sağlanır.

Haberin Devamı

Proteinler bitkisel ve hayvansal kaynaklar olmak üzere iki kaynaktan elde edilir.Hayvansal kaynaklar yumurta,et,tavuk,balık,deniz ürünleri,süt,yoğurt gibi kaynaklardır.Proteinlerin bitkisel kaynakları ise kurufasuyle,nohut,mercimek gibi kurubaklagiller ve tahıl ürünleridir.Tabii bunların dışında hayatın başlangıcında aldığımız en değerli protein kaynağı anne sütüdür.

Hayvansal kaynaklı proteinlerin biyoyararlılığı yüksektir.Yani vücudumuz bu proteinlerden daha çok yararlanır.Bitkisel kaynaklı proteinlerin vücut tarafından kullanımı ise daha düşüktür.Hayvansal besinlerin içinde proteinin vucüt tarafından en iyi kullanıldığı gıdalar anne sütü ve yumurtadır.Her ikisinde de bulunan proteinlerin neredeyse tamamı vücudumuz tarafından kullanılır.Bu yüzden yumurta ve anne sütündeki proteinler “örnek protein ” olarak adlandırılırlar. Çocuklarda büyümenin devam etmesi sebebiyle protein gereksinimi fazladır.Her yaş grubu için protein gereksinimi farklıdır.Alınan protein kaynaklarının vücudun kolay kullanabileceği kaynaklardan olması gerekir.Bu nedenle bitkisel kaynaklı proteinlerle beraber hayvansal kaynaklı proteinler de beslenmede kullanılmalıdır.

Haberin Devamı

Proteinin eksik alınması çocuklarda büyümeyi ve zihinsel gelişimi etkileyebilir.Büyüme-gelişme sorunları oluşabilir.Ayrıca proteinin vücutta bir çok önemli reaksiyonda yer aldığını düşünürsek bu reaksiyonlarda da aksamalar gerçekleşebilir.

Demir eksikliği, çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor

Çocuklar genellikle renkli yiyecekleri severler.Bu nedenle özellikle et yedirmekte zorlanıyorsanız köftesini sebzelerle karışık pişirebilirsiniz veya tabağını renkli biberlerle,havuçla süsleyebilirisiniz.Ancak çocuklar çoğu zaman ailenin beslenme alışkanlıklarını örnek alırlar.Örneğin akşam yemeği için çocuğunuza etli bezelye gibi yemekler yapıyor ama siz bu yemeği sevmediğinizi söylüyorsanız O da yemeyecektir.Bu yüzden özellikle yemek seçen çocuğunuzla beraber sofraya oturmaya ve aynı yemekten yemeye özen göstermelisiniz.

Haberin Devamı

Proteinli gıdaların yapısı yüksek ısıda bozulur.Bu nedenle yüksek ateşe maruz kalmaması ve kavrulmaması gerekir.Orta veya kısık ateşte pişirilmesi daha doğru pişirme teknikleridir.Ayrıca et,tavuk gibi gıdaların yağda kızartılması durumunda zararlı bazı kimyasal maddeler oluşur.Bu maddeler özellikle kanserin öncü maddelerini oluşturabilir.Bu nedenle et,tavuk gibi gıdaları kızartmak yerine haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir.Balıklar buğulama yapılabilir veya fırında pişirilebilir.Yumurta haşlanırken de rafadan değil tam olarak haşlanmalıdır.Böyle pişirilirse proteinin vücut tarafından kullanımı daha fazla olur.

Bu yaş grubunda anneleri en çok üzen ve telaşlandıran konulardan bir tanesi çocuklarının iştahsız olup yemek yememeleridir. Çocuğumu doyuramıyorum, aç kalıyor düşüncesiyle ne yapacaklarını şaşıran anneler, doğru sandıkları bir çok yanlış yaparak yemek yemeği, ya çocukları için işkence haline getirirler yada kendileri için büyük bir tehdit unsuru oluştururlar.

Çocuklarda iştahı etkileyen en büyük etkenlerden birisi öğün aralarında abur-cuburla karnını doyurmalarıdır. Buna bağlı olarak doygunluk hissi hisseden çocuk ana öğünlerde yemek yemeği rededicektir. Oyalamak için ana yemek öncesi çocuğunuzun eline tutuşturduğunuz bir gofret veya bir dilim kek onu tıkayacak ve sofrada yiyecekleri reddetmesine neden olacaktır. Bu tip durumlarda çocuğun sofra düzenine alışık olması çok önemlidir. Çocuğunuz bir yaşına geldiğinde artık aile sofranıza oturur hale gelmeli ve yemek zamanının aile ile bir araya gelinen, herkesin yemek yediği eğlenceli bir vakit olduğunu öğrenmelidir. Bunun yanısıra çocuğunuz gereksinimlerini karşılayacak küçük ara kahvaltılar yada meyveler, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, öğle yemeği ile akşam yemeği arasında verilebilir ancak bu ara öğünler iştahı kapatıcak miktarda ve ana öğün saatine çok yakın olmamalıdır. Ayrıca yemek tabaklarının çocuğunuzun ilgisini çekecek tarzda renkli ve eğlenceli olması, tabağına yiyebileceği kadar yemek konması çocuğunuzun çok daha istekli yemek yemesini sağlayacaktır.

Bunların dışında çocuğunuzla beraber alışveriş yapmanız ,sofra hazırlanırken yardım istemeniz hatta onunda yemek hazırlanmasında katkıda bunmasına fırsat tanımanız çocuğunuzun yemek yeme isteğini artırıcı yönde olumlu etkiler oluşturacaktır. Yemek öncesi çocuğunuzun hem temizlik hem de kendisini daha zinde hissetmesi için elini yüzünü yıkaması faydalı olacaktır. Çocuğunuz çok yorgun ve uykusuzsa yemek yemesi konusunda ısrarcı olmayın.

Çocuğunuzun yemeği reddetmesindeki diğer en önemli etmen ise aynı biz yetişkinlerde olduğu gibi iştahsız olmasıdır. Özellikle hasta ve ateşi yükselmişse, diş çıkartıyorsa, yorgun yada uykusuzsa, alışmış olduğu düzen değişmişse çocuğun iştahında azalma gözlenebilir. Bu dönemde de telaşlanmadan hacmi küçük ama içeriği çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak, normalde de yemekten hoşlandığı yiyecekleri görsel açıdan da ona hitap edecek eğlenceli tabak süslemesiyle yine ısrarcı olmadan yemesini sağlayabilirsiniz.

Tüm bunlara rağmen çocuğuz da kilo kaybı gözlemliyorsanız, yemek yemeği şiddetle reddediyor ve yediklerini çıkartıyorsa mutlaka vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız faydalı olacaktır. Sağlıksız beslenen çocuklarda görülebilecek en büyük sağlık sorunu çağımızın hastalığı obezite ve ardından gelebilecek obezitenin yol açtığı genç yaşta oluşabilecek kalp damar hastalığı ,diyabet, tansiyon, böbrek fonksiyonlarında bozukluk ,mide rahatsızlıkları,demir eksikliği ve bu eksikliğin neden olabileceği bir çok hastalık görülebilir. Bunun yanısıra yetersiz beslenme sonucu gelişim bozuklukları ve konsantrasyon problemleriylede sıklıkla karşılaşılmaktadır.

2