31.03.2018 - 10:28 | Son Güncellenme:
Zerrin Özer'in, Posta Gazetesi'nden Oya Çınar'a verdiği röportaj şöyle:
Geçtiğimiz iki yıl ciddi sağlık sorunları yaşadınız. Şimdi nasılsınız?
Omuriliğimden iki yanlış ameliyat geçirdim ve uzun süre tekerlekli sandalyeye mahkum oldum. Şarkılarımı söyledim, işimi yaptım ama zordu. Şükür şimdi iyiyim. 26 kilo verdim.
Kilo verme uğraşınız bitmiyor. Zayıf olmak zorunda mısınız?
Kilo benim bitmeyen kompleksim, bunu itiraf ediyorum. Benim felsefeme göre insan iyi şarkı okuyorsa her türlü dinlenir. Ben bunun kanıtıyım. Ama albüm yapmak için görüştüğüm ilk kişi beni görünce, “Seni gören televizyonu kapatır. Kilo vermek zorundasın” demişti.
Ne kadar kötü bir cümle...
Fena bir laf! Yaşım henüz 15. Düşünebiliyor musun o travmayı. Gerçi bu anlayışa daha o yaşımda itiraz ettim. Hayır, sahnedeki kadın zayıf olmak zorunda değil! Ama ben kendimi kadın olarak güzel hissetmiyordum. Aynada gördüğüm Zerrin’i beğenmiyordum. Olağanüstü güzel vücutlu kadınlara hep gıpta ettim.
‘Beni Tanıma’ şarkısını yeniden yorumladınız. Neden bu şarkı?
Her sanatçının, “Ah şu şarkıyı ben de okusaydım” dediği şarkılar vardır. ‘Beni Tanıma’ benim için öyle bir şarkıydı. Bir Şehrazat şarkısı. Hep aklımdaydı, kısmet şimdiyeymiş.
"FLÖRTÖZÜM AŞK KADINIYIM"
İş dışında nasıl heyecanlar var hayatınızda? Aşk var mı?
Ben aşka inanmıyorum ki... Menfaatsiz hiçbir ilişkiye inanmıyorum. Geçmişte güzel ilişkilerim oldu ama sonunda bana bunu dedirttiler.
Uzun zamandır kimseyle anılmıyor adınız...
Her an bir erkeği ayartabilirim. Akrep burcuyum. Flörtözüm. Ama flörtlerim uzun sürer ve ilişkiye dönüşür.
Peki hayatınıza alacağınız insandan ne beklersiniz?
Şefkat ve sadakat. Bu zamanda bunlar yok artık. O duyguyu özlüyorum. Bir de zaten Türk erkeklerin yüzde 50’si biseksüel.
Büyük bir iddia olmadı mı?
Kızacaklar biliyorum ama gerçekleri söylüyorum. Bana hayat bunu gösterdi. Örf ve adetler o kadar baskın ki erkekler bunu itiraf edemiyorlar. Kim söyleyebilmiş ki Türkiye’de ‘Ben gay’im’ diye!
"TÜM SEVGİLİLERM BENDEN KÜÇÜKTÜ"
Melek Baykal, “Genç erkeklerle birlikte olan kadınlar kendilerini kandırmasın. O erkekler ya paraları ya şöhretleri için birlikte oluyor onlarla” dedi.
Asla katılmıyorum. Benim arkadaşlık ettiğim tüm erkekler benden küçüktü. Ne demekmiş o öyle! Sevemez mi ya? Tabii ki sevebilir. Bir de Melek Hanım büyük konuşmasın. Hayatta hiçbir şey için büyük konuşmamak lazım.
Yaşlanmakla aranız nasıl?
Yaşlanmayı kabullenemiyorum. Bazen geriye bakıp düşünüyorum ve diyorum ki, “Ben o kadar seneyi yaşamış olamam.” O yüzden sürekli geçmişten bahseden arkadaşlarımı da sustururum hemen. Zaten istediğim çoğu şeyi yapamadım. Yüreğimi sızlatan, içimde kalan çok şey var.
Mesela?
Deli gibi konservatuar sınavlarına hazırlanıyordum. Opera istiyordum. Sınav günü koştum gittim. Konservatuarın bahçesi bomboş. Meğer sınav bir gün önceymiş. Canım annem, nur içinde yatsın. Bana özellikle söylememiş. “Neden” diye sordum, “Ne bileyim kızım. Orada hep hippiler vardı. Korktum başına kötü bir şey gelir diye” dedi. Belki dünyaya seslenen bir operacı olacaktım. Bir de aile kurmayı, anne olmayı çok isterdim. O da içimde yaradır.
"ERKEK HER ZAMAN BİR ADIM ÖNDE OLMALI"
Kendinize ‘kadın-adam’ diyormuşsunuz.
“Başarıya giden yol prodüktörün yakınından geçer” lafı gerçek. Tüm bunlardan kaçmak için çok mücadele verdim. Arkamda kimse yoktu. Annem pencerelerde beklerdi beni. O yüzden kendime koruma kalkanı oluşturdum. Herkese yaşına bakmaksızın “Abi” derdim. Ekonomik gücünüz olunca kimseye eyvallahınız olmuyor. İster istemez ‘kadın-adam’ oldum.
Bu durum yaşadığınız aşklarda dengesizlik yarattı mı?
Bir ilişkinin içindeyken erkek her zaman bir adım önde olmalı. Biraz eski çağlardaki insanlar gibiyim. Bence her kadının bir erkeğe ihtiyacı var. Belki yaşadığım zorluklardan, mücadelelerden sonra içimde yalnız kaldığımı düşündüğüm için. Bilemiyorum. O ‘kadın-adamlığı’ fazla kaçırdım galiba..
"KIZ ÇOCUĞU EVLENENE KADAR BAKİRE OLMALI"
Tecavüz gibi ağır bir travma yaşadınız geçmişte...
Evet, bu yüzden bekaret içimde kalan bir ukde oldu. Belki tecavüze uğramasaydım bekarete böyle bir anlam yüklemeyecektim.
Kız çocuğunuz olsa onun da evlenene kadar bakire olmasını ister miydiniz?
Evet, bakire olarak yetiştirirdim. Yani ben aşırı rahatlığı, saygısızlığı sevmiyorum. Şimdiki insanların modernlik anlayışını benimsemiyorum. Saygı, edep kalmadı artık.
Ülkede bir özgürlük tartışması sürüyor. Siz kendinizi özgür hissediyor musunuz?
Türkiye’de son derece özgür hissediyorum. Çağ atlarken çoğu konuda Amerika’nın 100 sene gerisinde kaldık ama maşallah ahlaksızlık konusunda onlarla eşit ilerliyoruz. Ahlaksızlık diz boyu. Özgür olmak her istediğini istediğin gibi yapma hakkı tanımaz. Öyle şeyler duyuyorum ki aklımı oynatıyorum. Karı-koca yanlarına üçüncü bir partner aramaya çıkanlar var! Bu özgürlük değil, sapkınlık. Ahlaksızlık!
"COŞKUN SABAH HAKLI TWITTER YASAKLANMALI"
Coşkun Sabah’ın “Elimde olsa Twitter’ı yasaklardım” sözüne ne diyorsunuz?
Valla doğru söylemiş. Bence de Twitter yasaklanmalı. Özgürlük iyi güzel de, o özgürlüğü edepli ve ahlaklı bir şekilde yaşayalım. Böyle düşündüğüm için geri kafalı oluyorsam onu da şükranla kabul ederim.
Özdemir Erdoğan, TRT’deki programınıza “Sanatçı eleştirel kimliğini kaybederse sanatçı olmaz artık gözümde” diyerek katılmamıştı. Kırgın mısınız?
İnsanlar beni çok yıprattı. O zaman yayına gelmediğini öğrenince ekranda dümdüz gittim. Çok üzülmüştüm. Ama bugün ne gerek vardı diyorum. Hatta sizin nezdinizde kendisinden özür diliyorum. Sonuçta büyüğümdür. Bir dönem solistimdi. Ama şunu anlamıyorum. Neymiş efendim, ben TRT’de program yapıyormuşum. TRT devlet televizyonu, ben devlet sanatçısıyım. Tabii ki TRT’de program yaparım. Kimse beni bu yüzden aşağılayamaz.
"ERDOĞAN'I SEVİYORUM KİME NE!"
Bir dönem boynunuza taktığınız Zülfikar kolye ve Alevi kimliğiniz üzerinden de eleştirildiniz...
Valla ben rahatım. Huzurluyum. Mutluyum. Neden bunu yaptıklarını anlamıyorum. Bir dönem ölüm tehditleri bile aldım. Ben Türkiye’de Zülfikar kolye takan ilk insanım. Kültürümle hep gurur duydum. Ama sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seviyorum, TRT’de program yapıyorum diye de kimse bana bunu reva göremez. Bir kere ben o insanı her yönüyle tanıyorum. Haksızlıklara, adaletsizliğe tahammülüm yok. Sevemez miyim ya! Kime ne?
"SEZEN RAKİBİNİN AYAĞINI KAYDIRIR"
Türkiye’deki en güzel ses kimin?
Sezen’in tabii ki. Detone olsa da onun sesi ruha hitap ediyor. Sezen’in müridleri vardır, kızacaklar şimdi ama Sezen rakiplerinin ayağını kaydırmaya çalışır, benimle de çok uğraştı. Ama ben bir numara olmak için kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmadım. Karakter meselesi. Şimdi bakıyorum da, demek ki o kadar uğraşılacak kadar başarılıymışım, çok tehlikeliymişim onların gözünde.