Programda vereceğiniz tarifi veya yapacağınız yemeği seçerken kriteriniz ne?
Evlerde bulunabilecek malzemelerle yapılan tarifler oluşturmaya çalışıyorum. Klasik bir tarif yapacaksam mutlaka bir farklılık katmaya çalışıyorum ya da yapımı uzun süren bazı yemekleri daha pratik hale çeviriyorum. Böylece mutfakta geçirilen zamanı daha keyifli kılıp, zamanı da nasıl daha doğru kullanırız göstermiş oluyorum.
Çekim öncesi bir hazırlık yapar mısınız?
Yemeği önceden her zaman pişiririm. Denemeden bir tarifi izleyiciyle paylaşmamaya özen gösteriyorum. Tarif yüzde 100 tutmalı ki insanlar vakit ve para harcayıp benim verdiğim bir tarifi yaparken sorun çıkmasın. Yaptığım yemeği evlerinde yapıp bana geri dönüş yapan her izleyicim beni çok mutlu ediyor.
Yemek yapmaya ne zaman merak sardınız?
Çok küçük yaşta... Annem ve anneannemle mutfakta vakit geçirmeyi çok severdim. Büyüdükçe de bu zevk tutkuya dönüştü. Anneannem bence büyük bir yemek üstadıydı ve bana bu aşkı o aşıladı.
Sizi bu işe iten neydi?
Aslında cevap babam. Rahmetli babam Divan Otel'in yiyecek ve içecek müdürüydü. Babam ben çocukken bu mesleğe özenmemi sağlayan en önemli insandı. Her sabah aynı şevkle işe gider, her akşam geç saatlere kadar disiplinle işine bağlı vaziyette çalışırdı. Bana yemeği sevdiren anneannem, bu mesleği sevdiren ise babamdır.
Size en ilginç gelen ve en sevdiğiniz yemek hangisi?
Bence en ilginç yemek zeytinyağlılar. Yani düşünsenize dünyada bu teknikle yemek pişiren başka bir coğrafya yok. Bence gastronomi dünyasında hakkı yeterince dünya çapına yayılmamış bir sınıf zeytinyağlılar.
‘KARiYER İÇİN TELAŞIM YOK’
Tarifler konusunda yardım aldığınız yerler var mı?
Hepsine özgün tarifler diyemem ancak genel olarak şu prensiple yola çıkıyoruz; örneğin "Bir çörek yapalım" diyorum. Çörek hamuru dediğiniz çok büyük değişiklik göstermez. Kim yapsa aslında aynı malzemelerle yapar. Ama ben içine kattığım harcı kendim oluşturuyorum. Ekibimle beraber deniyoruz koyup, çıkarıyoruz ve nihai tarife ulaşıyoruz. Zaten zevkli olan da bu süreci yaşamak.
Mesleğiniz dışında nelerle ilgileniyorsunuz?
Bisiklet sporuyla ilgileniyorum. Bu konuda bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyorum. Dört arkadaşımla uzun zamandır bisiklete biniyorduk. Sonra "Bunu neden sosyal sorumluluk projesine dönüştürmeyelim?" diye düşündük. Ardından Velotürk projesi gelişti. Her çocuğun hayalidir bir bisiklet sahibi olmak. Biz de yıl içerisinde dünya çapında altı farklı yarışa katılıp, sponsorlarımızla, yılsonuna kadar doğu bölgesinde yaşayan 1000 çocuğa, 1000 bisiklet hediye etmeyi hedefledik. Velotürk takımı bu sebeple biraraya geldi. Şu ana kadar üç yarışı başarıyla tamamladık ve 800'den fazla bisikleti topladık. Eylül ayında da dağıtımları gerçekleştireceğiz
İlk televizyonla buluşmanız nasıl oldu?
Catering yılları zamanında bir şirkette yaptığım sunum esnasında beni dinleyen ekipte şu anda "Ardanın Mutfağı"nın yapımcısı Özlem Erginayın vardı. Sunum bittiğinde yanıma gelerek "Seninle bir yemek programı yapmalıyız" dedi. Tabii benim bu fikre ikna olmam birkaç ayı buldu. Ama Özlem bana inandı, ben de programa ve konsepte. O yüzden de dört sezondur "
Arda'nın Mutfağı" başarılı bir şekilde yoluna devam ediyor.
Kariyer açısından şu an hedeflediğiniz yerde misiniz?
Açıkçası hiç kariyer telaşım olmadı. Amacım sevdiğim işi yaparak, mutlu olmak ve mutlu etmek. Bunu da başardığım için çok mutluyum. Bu şekilde devam ettiği sürece hedeflediğim yerdeyim demektir. Zaten ben oldum dersem, o gün kaybettiğim gün olur.
‘LOKANTACILIKTAN VAZGEÇMEM’İlerisi için ne gibi planlarınız var?
Şuanda yaptığım işten çok keyif alıyorum. İşini sevmek çok önemli. Bundan sonrası için de bu işte mutlu olduğum sürece aynen devam etme niyetindeyim. TV dışında zaten devam eden bir lokantacılık kariyerim var. Aklımda bu sektörde yapmayı planladığım daha çok iş var. O yüzden televizyon bir yandan devam ederken, lokantacılık kariyerimden de asla vazgeçmem.
Yeme içme alışkanlıklarımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk mutfağı o kadar kapsamlı ki dünyada gördüğümüz tüm yemek kültürlerinin birleşme noktası gibi.