CaddeViagra içmiyorum yerine bol kırmızı biber yiyorum

Viagra içmiyorum yerine bol kırmızı biber yiyorum

27.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Birlikte olmalar tesadüflere bağlı. Hiç kimseyi arzu edip ille bu olsun demedim. Hiç kimseye delicesine aşık olmadım! Aşık olmak nasıldır duygudur bilmiyorum ki! Ben sevmeyi biliyorum. Aşık olunca nasıl olunur bilmiyorum. Bence aşk yoktur. Sevgi vardır'

Viagra içmiyorum yerine bol kırmızı biber yiyorum

İmparator İbrahİm TatlIses, Şenay Düdek'e konuştu: İbrahim Tatlıses: Bizim için de aynı duygular geçerli. Bazı küskünlükler insanın içinde yara oluşturmaya başlar. Ne hoş ki, biz o yarayı sardık. Ayrıca, bizim sevgimizden azalan, kaybolan hiçbir şey yoktu ki. Sadece aramızda malum nedenlerle bir soğukluk, kırgınlık vardı. O da şükür ki geçti, bitti, gitti... Bu söylediklerine ben de aynen katılıyorum. Ayrıca İbrahim Tatlıses sadece benim için değil, Türkiye için çok önemli bir sanatçı. Teşekkürler Şenay Düdek: 30 yıllık bir dostluk. Arada 8 yıllık bir kırgınlık dönemi! (Yazarın notu: İbrahim Tatlıses ile kırgınlığımıza bir dönem aşk yaşadığı dansöz Asena'yı ağır şekilde eleştiren bir yazım neden olmuştu. Asena'nın isteği üzerine İbrahim Tatlıses'in avukatları beni mahkemeye vermişti. Bu arada, İbo da sahibi olduğu gazete ve radyodan aleyhime yayın yapmıştı). Ama her zaman İbrahim Tatlıses'in kalbimdeki yeri ayrı olmuştur. Sanatına da saygım büyüktür. Yeni albümün 'Bulamadım' hayırlı olsun. Albüme adını veren şarkın 'Bulamadım'ın sözleri bana çok anlamlı geldi. "Sen gidince öksüz kaldım/Başım belaya saldım/Olur olmaz kapı çaldım/Aşk aradım, meşk aradım/Ama bulamadım bulamadım'. Kimi bulamadın sevgili İbo?Bu şarkıyı kime mi yazdım? Bu şarkının sözlerini 1,5 sene önce yazmıştım. Bu şarkı herhangi birine herhangi bir şey için yazılmış bir şarkı değil. Benim gibi 'bulamayanlar'ın şarkısı bu!Hayatının aşkını bir türlü bulamayanların mı?Doğru, o da olabilir. Bazen insanlar buldum zanneder ama aslında halen bulmuş değildir. Ben de aradığım bazı şeyleri bulamıyorum. Bulamadığım zaman da bunalıyorum, kafam karışıyor. İnsan hani bir adres eline alır ve o adresi bulamayınca sinirlenir. Bu adres bazen bir aşk, bir sevda, bir özlemdir... Albümdeki her şarkı buram buram aşk kokuyor. Sanki eski bir aşka yazılmış gibiler. Hele bir tanesi var ki müthiş: 'Senin Pabucun Dama'. Şu sözlere baksana: 'Sana Çok Yalvarmıştım/ Kapında Ağlamıştım/ Bir tek Sana Yanmıştım/... Delikanlıca soruyorum bu şarkı Asena'ya mı yazıldı?Demirciköy'deki villamda bundan 1 ay kadar önce gecenin 1.5'unda tek başıma oturuyordum. Kafam da bozuk. Bize orada işlerimizde yardım eden bir aile var. Dedim ki, onlara gideyim. Gittim. Baba Yakup, kızı da Nurhan. Nurhan oğlum İdo'nun futbol arkadaşı. Yani 18-19 yaşında futbol oynayan bir kız çocuğu. Sohbet sırasında Yakup dedi ki, 'Sen neden benim bestelerimi okumuyorsun? Oğlun İdo bile bana 5 milyar teklif etti. 'Bu besteni ver de, babama vereyim' dedi. Onun üstüne, "Söyle bakayım neler var elinde?" dedim. Söylemeye başladı. Sonunda da 'Senin pabucun dama' diye bir şey okudu. Gecenin bir yarısında o evde bu şarkıyı albüme almaya karar verdim. Sözleri yeniden düzenledim, yeni bir de melodi yaptım. Ama esin kaynağım Yakup olduğu için de emeğe saygımdan ötürü şarkının sahibi olarak albümün üzerine Yakup Çakmak adını yazdım. Olayın aslı budur. Ne bir eksik ne bir fazla. "Senin Papucun Dama'yı Asena'ya falan yazmadım" Albümdeki 'Mavi Çalar' da sanki arkadaşın Ayşegül Yıldız için yazılmış? 'Saçları sarı çalar/ Gözleri mavi çalar' diyorsun...Evet bu doğru! Sözleri bundan 3,5 sene evvel yazmıştım. Ama müziğini yapmamıştım. Hatta Ahmet Selçuk İlkan sözleri çok beğenmişti. Çünkü sözleri birbirine ve sonra da bir yere bağlamak zordur. Sarı çalar/Mavi çalar/Kapımı çalar/Yere çalar... İş budur! Bunu bulduğun zaman da şarkı bitiyor. Görünen o ki, yine sevgi ve aşk yüklü bir albüm yapmışsın. Albümlerinin çok satmasında, şarkılarının çok tutmasında duygularının etkisi büyük? Ben duygu adamıyım, ben sevmeden yaşayamam. İlle de severim! Bu sadece kadınları sevmek anlamına gelmesin. İnsan severim ben. Geçenlerde bir cümle kullandım. İnsanı sevmek yaşatır. Yeter ki sev. Kendini sev, hayatı sev, insanı sev, toprağı sev... Yeter ki sev! Çünkü Allah sana o yüreği sevmen için vermiş. Nasıl gözleri görmek için, kulakları duymak için vermişse... İçinden geldiği gibi davranacaksın ve yaşamanın tadını alacaksın. Hayatına birçok kadın girdi. Çocuklarının annesi Adalet, Perihan ve Derya Hanım arasında bir tercih yap desem?Üçünün de ayrı yeri, ayrı değeri var. İlk göz ağrım Adalet Hanım, üç çocuğumun anası. Hacca gitti. Öğrencileri vardı, ders veriyordu. Ama bırakmaya başladı. Çünkü torunlarıyla ilgileniyor. Perihan Hanım bize aslan gibi pırıl pırıl, hanımefendi bir kız verdi. Derya Hanım aslan gibi bir delikanlı verdi. Hepsi başımızın tacıdır. Onların üzerinde küçük bir bulut olduğunda güneş olmayı becermişimdir. Aydınlatırım, ısıtırım... "Mavi Çalar' adlı yeni şarkımı Ayşegül'e yazdığım doğrudur" Çapkınsın! Peki iktidar hapı Viagra kullanıyor musun? İnsan hali bu. Ne de olsa yaşın... dayandı!Hayatım boyunca Viagra nedir bilmedim. Sadece adını duydum. Kullananlara da sormam ne işe yaradığını, ne yaptığını! Allah'ın verdiği bir güç var. Bana göre en büyük Viagra kırmızı biber. Viagra yerine bol kırmızı biber yiyorum. Büyük aşk yaşayıp ayrıldığın Asena hakkında son ve samimi düşüncelerin nedir?Hiçbir düşüncem yok. Bundan üç sene önceydi ve orada kaldı. Hayatına kadınlar girdi, sana çocuklar verdiler. Şimdi de Ayşegül Yıldız ile birliktesin. Ama Adalet Hanım dışında bu kadınlarla evlenmedin. Evlenmemeye yeminli misin?Birlikte olmalar tesadüflere bağlıdır. Hiç kimseyi arzu edip ille bu olsun dememişimdir. Kendime göre bir yüreğim vardır, sevmişimdir. Ama hiç kimseye delicesine aşık olmadım! "Hiç Viagra kullanmadım kırmızı biber yiyorum" Hiç aşık olmadın mı?Hiç olmadım. Aşık olmak nasıl duygudur bilmiyorum ki! Ben sevmeyi biliyorum. Aşık olunca nasıl olunur bilmiyorum. Bence aşk yoktur. Sevgi vardır, alışkanlık vardır.Hiç ihanete uğradın mı?Ben ihanete uğramam ya! Kızın Melek ile baba-kız olarak ne zaman toplum karşısına çıkmayı düşünüyorsunuz? Niye kaçıyorsunuz?Kız evlattır, bu yüzden hassas bir durumdur. Ortalığı da biliyoruz, yani insanlar artık çıldırma safhasına gelmiş. Ben kızımı tanıtmak, her dakika yanımda gezdirip boy boy resmini vermek istemiyorum. "Oğlun İdo'yu niye çıkartıyorsun" diyorlar. O da bir yere kadar, zaten bir-iki senedir ara ara çıkıyor. Çünkü çocukların tanınmasına gerek yok. Zaten Melek öyle şeyleri sevmez. İdo da sevmez. Çocuklarınla aran nasıl?Çok iyi. Ben iyi bir baba değilim. Mesleğimden dolayı iyi bir baba değilim. Akşam işimden çıkıp evime gitme şansım yok. Şöhretsin, biraz da boy pos var takılanlar oluyor, kösteklemek isteyenler oluyor... Ayın 15-20 günü şehir dışındayım, hep telefonla da olmuyor. Özlüyorum ama işleri de bırakıp gidemiyorum ki! Ekmeğimiz! Bu yola ilk başladığımda pavyon pavyon gezerek buralara kadar geldim. Buralara gelmişken elimden kaçırmak istemem. "Hiç aŞık olmadım. Bence aşk da yoktur" Perihan Savaş, Derya Tuna ve Asena ile fırtınalı aşklar yaşadın. Ama Ayşegül Yıldız ile daha sakin bir birlikteliğin var. Bu aşkın şiddetiyle mi ilgili?Benim kavga etmeden geçirdiğim bir saatim yoktur. Çünkü kavga gürültü olmadan tat tuz olmuyor. Diyorlar ki, 'İbo kadın döver'. Kadın yanlış yapmayacak, eksik konuşmayacak, tahrik etmeyecek... O anda elini sallıyorsun, suratına değiyor ve 'Dövdü beni' diyor. Şiddet değil ama kavga etmek güzeldir.Ayrıldığın kadınların başkalarıyla aşk yaşamasını kıskanır mısın? Örneğin, Derya Tuna evlense ne yaparsın?Bu tür şeyleri ne Derya Hanım düşünür, ne ben düşünürüm! O yüzden bunları konuşmaya gerek yok. Derya Hanım böyle bir şey düşünmediği için kalkıp onunla ilgili yorum yapamam. 'Ana Kraliçe'dir, öyle de kalacaktır. İdo'nun annesidir, bende olan yeri çok ayrıdır, çok entrikalıdır ve çok enteresandır... Bu büyüyü kimsenin bozmasına ne o müsaade eder ne de ben müsaade ederim. Onun apayrı bir yeri vardır. Özelliği vardır. Ona kim yara vermek isterse önce bana verir. Çünkü ben ondaki yarayı da üzerime alırım. Bu kadar saygılıyım. Çok bonkör bir adamsın. Sevgililerine de bonkörsün. En pahalı hediyeyi kime aldın?Bonkörlük babadan kalma. Hediyenin pahalısı yoktur. Küçüğü, büyüğü yoktur... Ben hediyeyi severim, mutlu etmeyi severim. "Elim suratına deşiyor 'İbo dövdü' diyorlar" İbrahim Tatlıses olmak sana neler kazandırdı, neler kaybettirdi?Huzurumu kaybettirdi. Ama öte yandan param var, şanım var, şöhretim var... Gittiğim her yerde açılmayan kapılar açılıyor, insanlar beni görünce asık suratları gülüyor. Örneğin, trafikte bir polis memuru çevirip "Ağabey nasılsın?" diyor. O sevgiyi görüyorum. Çünkü ben bu ülkeye faydalı bir insanım. Zararlı bir insan olmadım, olmak istemedim, olmak isteyene de karşı durdum. Bundan daha güzel bir şey var mı? Hiçbir zaman şöhretin bir zararı yoktur, tabii iyi kullanmasını bilirsen. Çünkü şöhret ateşten bir gömlektir. Giymesini bilirsen yanmazsın. Giymesini bilmezsen cayır cayır yakarlar.Ama özel hayatın o kadar karmaşık ki! Neden düzenli bir hayat istemiyorsun? O zaman İbrahim Tatlıses olmaz ki! Ben kadın satmam, eroin satmam, silah satmam, gençlere kötü örnek olmam... Onun dışında beni her alemde görebilirsin. Yüce Allah bana 'Yürü' dedi. Ama o yürüdüğüm yolda her cinsten insana rastladım. Kabadayı aleminden, hırsız aleminden, anlayacağın her alemden... Ama bu arada ben de adam seçmeyi öğrendim. "Sen yaramazsın, sen yararsın, sen gel, sen git" böyle diye diye her alemden kendime göre temizi, güzeli seçtim, dost olarak bağrıma bastım, öyle yürüdüm. Yani ben her alemin içinde varım. Ama mecburen varım çünkü şöhretliyim diye varım. Ben onların içinde varım diye, onlarla aynı yolu yürüyorum anlamına gelmez. "Özel hayatım düzenli olsa İbrahim Tatlıses olamam" Hiç uyuşturucu kullandın mı?Kullandım! Bunun da cezasını, poliste, mahkemede, hapiste çekmedim. Hayatımda çektim. Geri dönüp baktığımda da dedim ki; "Ben böyle bir şeyi nasıl kullandım? Nasıl bir ahmakmışım?". Hemen hemen 17-18 sene oldu kokaini bıraktım. 4 sene içtim. Bana içiren arkadaşlarımdan nefret etmiyorum ama Allah'ın selameti de başlarında olsun! Kokain benim neyime ya! Şimdi okullara kadar bulaşmış bu pislik. Gençlerimizden özellikle rica ediyorum: Siz siz olun bu ağabeyinizin lafını dinleyin, haysiyeti, onuru olanlar ne içer, ne de içtirirler. Önce ailenizi, namusunuzu, şerefinizi göz önüne alırsanız zaten bu tür şeylere bulaşmazsınız. "Nasıl bir ahmakmışım da 4 yıl boyunca kokain içmişim" Bir dünya starı olmak ister miydin?Zaten ben bir dünya starıyım! Ayıp oluyor ama... (gülüşmeler). Avrupa'nın hemen her yerinde sahneye çıktım. Amerika'da konserler verdim. Gönül ister ki, orada da basının ilgi odağı olasın. Öyle olabilirdik ama bizde bir eksiklik var. Nedir anlamadım. Arap aleminden bir sanatçı çıktığı zaman dünya tanıyor. Devletin de bu işe biraz el atması lazım. Benim yeşil ya da kırmızı pasaportum yok. Normal, sıradan bir vatandaş gibi pasaportum var. Hayır, ben kendimi normal bir vatandaş gibi görmüyorum. Çünkü benim normal vatandaşım beni sıradan görmüyor, bebekler gibi avuçlarının içine alıyorlar beni. Sen devlet olarak niye bana sahip çıkmıyorsun. Yurt dışına çıktığımda pasaportumu verirken ben niye eziliyorum ya! Niye ağlıyorum sinirden? Ben T.C. vatandaşıysam kırmızı pasaportum neden yok? Aslanlar gibi vergimi de veriyorum. Kafama estiği zaman çekip gitmem lazım ama bir sürü prosedür var. Beni dünya yeni yeni tanıyor. Ama şu anda da dünyanın neresine gidersen gideyim etraftaki 500 kişiden 10 kişisi beni mutlaka tanır. "Ben T.C vatandaşıysam kırmızı pasaportum neden yok? Üzülüyorum" Kaç kişilik ekibin var? Karar verme aşamasında onlara ne kadar saygılısın?15 kişilik bir ekibim var. Kararları birlikte alırız. Ben fikirlerimi söylerim, onlar fikirlerini söyler ve doğru olana karar veririz. Yanımda çalışan, daha doğrusu benimle birlikte olan insana olağanüstü saygı duyuyorum. Çünkü tek başıma ben hiçbir şey değilim, biz bir ekibiz. 3 menajerim, 1 masörüm, 1 fotoğrafçım, 1 kameramanım, 1 basın danışmanım, 4 korumam ve 2 şoförüm var... Toplam 600 kişiye ekmek veriyorum, çünkü ekmek vermek güzel şey. Bana kimse ekmek vermiyordu. Bir tek babam ekmek veriyordu. Fakir insanı severim ama fakirliği sevmem. Zengin olup fakir görünen insanı sevmem. Ama gönlü zengin olanı severim. Zaman zaman medyayla büyük kapışmalar yaşıyorsun?Valla ben yaşamıyorum. Sadece medyayı bazen saygılı olmaya davet ediyorum. Çünkü ben hiç birine saygısızlık yapmıyorum. Gençlik yıllarımda sen de bilirsin çok muhabirin makinasını kırdım, çok gazeteciyle yumruk yumruğa geldim, kavga ettim. Mesela Aykut Işıklar ile yumruk yumruğa geldim. Ama şimdi canım kadar sevdiğim dostum. Bunlar gençlik yıllarımdaydı. Zaman geçtikçe olgunlaşıyorsun. Onlar da işlerini yapıyorlar. Ama işlerini iyiye kullanmalılar. "Benim arkamda 15 kişilik ekip var" Urfa'da mağarada doğdun. İnşaat işçiliği yaptın. Ama bugün 'İmparator'sun?Sahneye çıktığım zaman "İmparator" kelimesini duyduğumda, kendime saygım, insanlara saygım, ismime saygım ve soyadıma olan saygım daha da büyüyor. Böyle olunca kendime daha bir çeki düzen vermek istiyorum. Ben bunun diyetini kendime çeki düzen vererek, yaptıklarıma dikkat ederek ödüyorum. Mağaradan gelmek asaletsiz bir konum değil. İftihar ediyorum. Babam Urfa'da 'Yandım Allah Kumpanyası'nın başıymış. 15-20 kişilik bir gruplarmış, zenginden alıp fakire dağıtmakmış konuları... Bir gün bana dedi ki, "Oğlum, biz zenginlerden çalar fakire dağıtırdık." Babam annemi kaçırıyor sonra bir ara cezaevine düşüyor ve ben doğuyorum. Mağarada doğuyorum. Babam benim doğduğumu cezaevinde duyuyor ve çıktığı zaman arkadaşlarına diyor ki, "Arkadaşlar benim bir oğlum oldu, artık herkes başının çaresine baksın." Gidip bir tane el arabası alıyor, üstüne mangal koyuyor, altına bir tezgah üstünde ciğeri doğrayıp insanlara ciğer kebabı satmaya başlıyor... Ben o babanın oğluyum, aslımı hiçbir zaman inkar etmedim, edemem. "Babam zenginden çalar fakirlere dağıtırmış" Oğlum İdo'nun benim gibi çapkın olmasını istemem Şenay Düdek: Servetinin miktarını biliyor musun?İbrahim Tatlıses: Servetimin miktarını bilmiyorum. Karun kadar zengin olsan ne yazar! Yaşımız ilerliyor. Mühim olan tek şey var: İlle de sağlık.Tapusu senin üzerinde olan ne kadar mal var?Derya Hanım'ın üzerinde kendine göre bir şeyler var. (Röportajcının bilgi notu: İbrahim Tatlıses'in mallarının çok önemli bir bölümünün tapusu, oğlu İdo'nun annesi, 18 yıllık hayat arkadaşı Derya Tuna'nın üzerindedir.) Derya Hanım çok tutumlu bir kadındır. Alışverişini iyi yapar, doğru yapar. Ticaret zihniyetlidir. Beni zamanında çok yönlendirmiştir ama ben dinlememişimdir ve çok pişmanlığını yaşamışımdır zaman zaman. Doğruya doğru. Ama benim üstüme, sahibi olduğum şirketler var.Vasiyetini falan hazırladın mı?Vallahi şimdilik vasiyet falan hazırlamadım. Ama bana kelek yaparlarsa avukatlara danışıp öyle bir sistem yaparım ki inan hepsi nal toplar! (Gülüyor). Turizmcilik yaptın, otobüsler aldın. Ama olmadı. Medyaya soyundun, yine olmadı. Radyo, televizyon, plak şirketi, lahmacun lokantaları zinciri, otel kurdun. Şimdi de gömlek işine girdin. Ne yapmak istiyorsun? Şarkıcı İbrahim Tatlıses olarak anılmak yerine işadamı olarak mı anılmak istiyorsun?Turizmi çok seviyorum. En büyük dileğim İstanbul'da 5 yıldızlı bir otel yapmak. Urfa'ya, hemşerilerime faydam olsun diye otobüs işine girdim. Orada bir tek firma vardı; Urfa Cesur. İnsanlar 24 saatlik yolculuklarda çok eziyet çekiyorlardı. Ben de 20 tane süper lüks otobüs aldım. Üç-dört sene çalıştırdıktan sonra da amcalarıma verdim. Ama isim hakkını yani 'Tatlıses Turizm'i vermedim. Amcalarım iflasın eşiğine geldiler. Çocuklarının yanlış işlerle uğraşmasından dolayı. Onlar da otobüsleri başka firmaya sattılar. Ama benim ismimle sattılar! Uzun lafın kısası, 15 senedir Tatlıses otobüsleriyle hiçbir alakam yok. Turizm olarak sadece otellerle alakam var. Kuşadası'ndaki otel ve Bodrum'da kiraladığım otel. 12 sene Tatlıses Radyo bendeydi. Sonra Sadettin Saran'a sattım. Medya hâlâ devam ediyor. Tatlıses TV ve ulusal bir televizyon kanalım var: Tempo TV. Tabii ki yaptığım bu ticari işlerden para kazandım. Şu an gömlekten olağanüstü para kazanıyoruz. Zarar da ettiğim zamanlar oldu ama: Mesela Tarabya'da gittim, balıkçıların göbeğinde kebapçı açtım! (Bu işe kendisi de gülüyor). Doğal olarak orada zarar ettim. Lahmacun lokantası zincirim vardı. Bu zinciri bayilik verdiğim kişiler yürütemediler ve de yanlış yaptılar. Durum bozulunca ben de noterden ihtar çekip 27 tane dükkanı kapattım. Şimdi Tatlıses Lahmacun'u Avrupa'ya yayıyoruz. Çok ciddi bir teklif var. Tatlıses bir markadır, artık bu bilinmeli.Oğlun İdo da senin kadar çapkın olursa ne yaparsın?Hiç istemem. Çok da üzülürüm. Çünkü ne gelirse çapkınlıktan gelir. Zamparalık, adamı eder iki paralık. İdo da böyle düşündüğümü çok iyi bilir. 'İstanbul'da 5 yıldızlı otel yapmak istiyorum' Nasıl bir yaşlılık hayal ediyorsun?Hiç yaşlanmayı düşünmüyorum ki! Nasıl bir yaşlılık isterim; yine kebabımı yapayım, mangalım yansın, soframdan insanlar eksik olmasın, eşim-dostum beni ziyarete gelsin... Sahne, şarkı düşünmüyorum. 65 yaşında sahnede olmayı istemem. Sahneye çıkacağım süre en çok 3-4 sene daha. 'En çok 3 yıl daha sahneye çıkarım' Siyasete gireceğini, gelecek seçimde doğum yerin Şanlıurfa'dan bağımsız milletvekili adayı olacağını açıklaman olay yarattı. Bu işe yargılanmakta olduğun 'Sauna Çetesi' davasından alacağın muhtemel hapis cezasından kurtulmak için girdiğin söylendi. Köşe yazarları dahil birçok gazete bunu ısrarla yazdı. Amacın dokunulmazlık zırhına bürünmek mi?Bende şu anda da dokunulmazlık zırhı var zaten. Suçu olmayan, ayıbı olmayan, günahı olmayan insan zaten dokunulmazlık zırhına bürünmüştür. Daha neyin zırhı ya? Neden korkabilirim ki? Bir kere mahkemem Mart'ın 23'ünde, seçimlerse 5 ay sonra. Mahkeme karar aşamasında. Diğer bir değişle, ben milletvekili seçilene kadar bir şey olacaksa zaten olur. Çünkü arada çok uzun bir zaman var. Mahkeme ile milletvekili adaylığım arasında nasıl böyle bir bağlantı kuruluyor anlamadım. Bugüne kadar girdiğim bütün mahkemelerden alnım açık çıkmışım. Bir tek İzmir'de 14 gün hapis yattım. Ona da bütün hukukçular şaşırdı! Halkım benim yanlış yapmayacağımı bilir. 'Sauna Çetesi' davasıyla siyasete girmemi birbirine karıştıranlara çok alındım' İbrahim Tatlıses'in isteyip de sahip olamadığı ne var?Ben hayalperest bir insan değilim. Allah'tan bir tek şey istedim huzur, o da yok işte. İşimin getirdiği huzursuzluk var... Kimseyi memnun edemiyorsun, sebepsiz yere dostların kırılıyor, küsüyor. Ama kimse benim de üzülebileceğimi hesap etmiyor, düşünmüyor. Huzur arıyorum! 'İsteyip de sahip olamadığım en önemli şey huzurdur' İyi günde, kötü günde seni asla yalnız bırakmayacağına inandığın biri var mı? Mesela çocuklarının anneleri, eski, yeni sevgililer falan. Ne bileyim!Kesinlikle var. Ama isim veremem. Bu ismi benden başka da kimse bilmez. Verilecek isim var, verilmeyecek isim var. Kusura bakma Şenay.Kendini yalnız hissediyor musun?Zaman zaman kendimi yalnız hissettiğim olur. Bu da kendimi anlatamadığım, insanlara yaranamadığım, faydalı olamadığım zaman olur.Kebabın dışında İtalyan mutfağını sever misin? Hiç Japon mutfağının ünlü yemeği çiğ balık ve haşlanmış pirinçten hazırlanan sushi yedin mi?Sushi yemedim. İtalyan mutfağını bilirim. Ama bana uymaz. Kebap, balık, sulu yemek severim. Nohut severim, patlıcanın her çeşidine hastayım! 'Çok güvendiğim biri var ama ismi söyleyemem' Sibel Can, Bülent Ersoy, Hülya Avşar, Gülben Ergen, Petek Dinçöz, Ebru Gündeş... Bu sanatçıları kısaca anlatmanı, yorumlamanı rica ediyorum.SİBEL CAN: Ekşimez, kokmaz, kimseye bulaşmaz. Ama çok güzel bir sese ve yoruma sahip. BÜLENT ERSOY: Kadim dostumdur. Ara ara birbirimize sallarız ama birbirimize olan saygıda ve sevgide kusur etmeyiz. Çünkü birlikte çok ekmek yedik. Müzikte çok önemli bir yerde. Fakat eser seçiminde çok zayıf, bana göre sıfır. O yüzden son albümleri pek satmıyor. Bana bıraksa, ona bir albüm hazırlasam, 1 milyondan aşağıya sattırmam. Abuk sabuk eserler de okutmam. Kendisi çok iyi niyetlidir. Allah'a ve insanlara inancı çoktur. HÜLYA AVŞAR: Sesi dört dörtlük değil. Ama çok akıllı. Kurnaz değil ama.. Kurnazlık tilkiliğe girer de!. Çok güzel. Kararlı da. GÜLBEN ERGEN: Çok hazır cevap. Esprili konuşmayı çok iyi beceriyor. Şirin. Akıllı bir insan. Çok düzgün bir evlilik yaptı. İnşallah hiç ayrılmazlar. Bu camiada ayrılan insanların 'avcıları' çok olur. Ne kötü ya! PETEK DİNÇÖZ: Öyle çok fazla tanımıyorum. Birkaç defa bir arada bulunduk. Evlerinde yattım. Çok şen şakrak, aklına geleni söyleyen dobra bir kız diyebilirim. Fizik olarak çok düzgün, sesini de kendine göre çok iyi kullanan biri. EBRU GÜNDEŞ: Sesiyle olsun, yorumuyla olsun, fiziğiyle olsun beğendiğim biri. Hanımefendi. Kendisini çok severim, kendisi de beni çok sever. Saygılıdır. Zariftir. Yüzü de bebek gibidir. Tam bir sese sahiptir.SEDA SAYAN: Bu alemin en delikanlısı, en dobra dobra olanı. Sahneye en aslan gibi yakışanı. Sesinin tınısı da çok güzel.İbrahim Tatlıses en çok neye güler?Televizyonda birbirlerini karalayanlara çok gülüyorum ama sonra da bu gülmelerim üzüntüye dönüyor. Çünkü birbirleriyle ilgili söyledikleri şeylerden sonra ben utanıyorum. Tuhaf! Beyaz'a, Okan Bayülgen'e, Yılmaz Erdoğan'a ve Cem Yılmaz'a çok gülüyorum. Kolay güler, kolay da ağlarım! 'Bülent Ersoy yanlış eserler seçtiği için albümü satmıyor' 1 Ocak 1952'de Şanlıurfa'da doğdu. Gerçek adı İbrahim Tatlı. 6 çocuklu fakir bir ailenin oğlu. İnşaatlarda soğuk demirci olarak çalışırken söylediği türküyü duyan Adanalı bir sinemacı tarafından keşfedildi. Önce Adana'da, sonra Ankara'da pavyonlarda çalıştı. 1977'de çıkardığı 'Ayağında Kundura' albümüyle meşhur oldu. İddiaya göre; okuma-yazmayı ünlendikten sonra öğrendi. Şarkıcı, oyuncu, yönetmen, senarist, söz yazarı, besteci, köşe yazarı ve televizyoncu olarak şöhretini sürdürüyor. sdudek@posta.com.tr Adana'da çalıştığı inşaatta türkü çığırırken keşfedildi