06.09.2022 - 06:59 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Gelmiş geçmiş en büyük rock gruplarından 'Queen'in efsanevi solisti, tarzı ve kişiliğiyle müzik dünyasına damga vuran Freddie Mercury bugün yaşasaydı 76'ncı doğum gününü kutluyor olacaktı. Gerçek adı 'Farrokh Bulsara' olan Freddie Mercury, 5 Eylül 1946 yılında Tanzanya'da dünyaya geldi. Müzik eğitimine küçük yaşlarda başlayan Mercury'nin kariyerindeki parlama ailesiyle birlikte İngiltere'ye taşındığı yıllarda başladı. Gençlik yıllarında çeşitli sanatçılarla çalışan Mercury arkadaşlarıyla birlikte heavy metal ve rock tarzıyla harmanlanmış Queen grubunu kurdu. Kurdukları grup başlarda hak ettiği değeri çok fazla göremedi. Ancak kısa bir süre sonra 'Sheer Heart Attack' albümüyle uluslararası listelerde yer edinmeyi başardı. 'Bohemian Rhapsody', 'We Are the Champions' ve 'We Will Rock You' parçaları dillere pelesenk oldu ve Queen grubu sonunda hak ettiği ivmeyi yakaladı. Freddie Mercury ise Queen grubunun dışında da herkes tarafından beğenilen ve hayranlık duyulan bir solist olmayı başardı.
SEVEREK AYRILDILAR
45 yıllık ömrüne büyük bir aşk hikayesi sığdıran Freddie Mercury, 'ruh eşim' dediği Mary Austin ile ilk olarak 1969'da, 20'li yaşlarının başında Queen grubuna katılmadan bir yıl önce tanıştı. Dolu dizgin bir aşk hikâyesinin iki kahramanı Mercury ve Austin evlenmeye karar verdiler. Nişanlandıktan kısa bir süre sonra Mercury, çok sevdiği sevgilisine cinsel yönelimi konusunda kafasının karışık olduğunu söyledi. Bu karmaşık durum ikilinin arasının açılmasına neden oldu ve deyim yerindeyse Mercury ile Austin severek ayrıldılar. Bağları hiçbir zaman kopmayan ikili yıllar içerisinde çok yakın iki arkadaş haline geldi. Hatta öyle ki Freddie, Mary'nin en büyük oğlu Richard'ın vaftiz babası oldu. Yetmedi Freddie, Mary'e olan aşkını 'Love of My Life' ve onun gibi birçok şarkıyla ölümsüz kıldı.
"Sahip olduğum tek arkadaşım Mary ve başka kimseyi istemiyorum. O benim nikâhsız karımdı ve bu bana göre bu bir evlilikti. Birbirimize inanıyoruz, bu da benim için yeterli."
Gösterişli şovları ve tercih ettiği kostümleriyle 1980'li yıllara damga vuran Freddie Mercury ışıltılı bir hayat yaşadı. Yaptıkları şarkılarla müzik endüstrisinde devrim yaratan Queen grubunun efsanevi solisti Freddie Mercury'e 1987 yılında ne yazık ki AIDS teşhisi konuldu. Bu hastalığın sonunda ölüm olduğunu hisseden Mercury, "Yolumuza devam etmekten başka bir şey yapmak istemiyorum. Yapabildiğim sürece müzik yapmaya devam etmek istiyorum" açıklamasını yaptı. Mücadelesinde o kadar kararlıydı ki hastalığının tüm yıpratıcı yanlarını derinde hissederken, ölmeden önce 2 albüm daha yaptı.
GÜVENDİĞİ TEK İNSANDI
Mercury, 24 Kasım 1991 yılında AIDS'e bağlı bronşiyal pnömoni sebebiyle hayatını kaybetti. Onun ölümü hayranlarını derin bir yasa boğdu. 45 yaşında hayata gözlerini yuman Mercury, kısa süreli şöhret serüveninde kendi müzik türünde 'kral' unvanını almayı başardı. Hayatının aşkı Mary ise Freddie'nin her anında yanındaydı ve hiçbir zaman yanından ayrılmadı. Son nefesini verirken bile Freddie, Mary'nin elini tutuyordu. Mary ise ölümünden sonra bile Freddie'nin güvendiği tek insan olarak kaldı.
Freddie Mercury'nin vasiyetindeki Mary Austin detayı ise bu ilişkini ne denli güçlü olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ünlü solist Mary'ye öldükten sonra Queen'in telif haklarından elde edeceği gelirin yüzde ellisini ve yaşadığı ev Kensington'daki Garden Lodge'u bıraktı. Mercury'nin 75 milyon sterlinlik mirasının yarısı anne-babasına ve kız kardeşine verilirken, erkek arkadaşı Jim Hutton'a 500 bin sterlin bıraktığı da bildirildi. Ayrıca Freddie'nin asistanı Joe Fanelli'ye 500 bin sterlin, şoförü Terry Giddings'e ise 100 bin sterlin bıraktığı da biliniyor.
SON İSTEĞİNDEKİ GİZEM
Freddie'nin ölümünden dokuz yıl sonra Mary samimi açıklamalarda dolu bir röportaj verdi. Hayatının en zor zamanlarını geçirdiğini ve kendisini çok yalnız hissettiğini söyleyen Mary Austin, "Sonsuz aşkım olduğunu düşündüğüm birini kaybettim. Öldüğünde bir evliliğimiz olduğunu hissettim. Yeminlerimizi yerine getirmiştik" açıklamasında bulundu. Freddie Mercury'nin son günlerinde çok zorlandığını söyleyen Mary, son saatlerinde nöbetler geçirdiğini ve çok acı çektiğini de ekledi.
Çektiği acıları bitirmek isteyen Mercury ise bir müddet sonra aldığı tüm tıbbi takviyeleri durdurma kararı verdi ve sonunda da hayatını kaybetti. Mercury için çok önemli olan gizli bir yer vardı ve bu yeri yalnızca Mary Austin biliyordu. Mercury vasiyetinde Mary'den yalnızca ikisinin bildiği bu yerde küllerini gökyüzüne savurmasını istedi. Bugün hâlâ Mercury'nin vasiyetindeki bu gizemli yerin neresi olduğunu ikisinden başka kimse bilmiyor.