1940’lı yıllarda lokantaların pişmiş yemeklerini sergilemesi çok büyük bir sorun olmuş. Zamanın yazarları dükkanların önünden geçerken ekonomik gücü olmayanların içlerini çekerek vitrindeki yemekleri seyrettiklerini ve konuya belediyenin el koyması gerektiğini yazmışlar. Fakat belediye meclisinde muhalefet edenlerin yüzünden bir türlü hayata geçirilememiş, uygulamada
aksaklıklar olmuş.
Aradan geçen 50 yıldan sonra ülkemize açık büfe ithal edildi. Yemekler daha da açıldı saçıldı. Aksırıncaya tıksırıncaya kadar yemek yaygınlaştı. Ama beraberinde bir takım sorunlar da getirdi açık büfeler.
Erken açılan büfelerde uzun süre bekleyen mayonezli yemekler, benmarilerde bekleyen balıklar dert oldu mutfakların başına. Fakat insanlar yemek hakkı ve hürriyetinin yaşanmasına açık büfelerle kavuştu.
Uzaktaki salata barları
Genellikle açık büfelerde salata barları sıcak yemeklerden ve soğuk başlangıçlardan uzak köşelere konuluyor. Sanki daha çok kalori almak teşvik ediliyormuşçasına.
Çünkü açık büfelerde salata barı uzaktaysa az yeniliyor.
Tabaklara konan miktarlar çok önemli, iki parça yemek koyarsanız daha az yiyorsunuz, tabağınızı tıka basa doldurursanız bitirmek için çaba sarf edip daha fazla
yiyorsunuz.
Yemek hakkı ve hürriyeti, ülkemizin nimetlerinin çeşitliliğini gözler önüne serince fazla kilolar da sorun oluyor.
Chopstick ile yiyenler az yiyor. Çatalla yiyenler genellikle şişman oluyor. Çikolata, kuru yemiş vs. gibi yiyecekleri kolunun uzanacağı mesafelerden uzak tutanlar daha az kilo alıyor.
Yemek konularını tartışın
Yemek konusunu ne kadar çok tartışırsak o kadar az yeriz. Özellikle duygusal tokluğa önem verin. İlk yediğiniz çok lezzetli gelecektir. Tadında bırakın. Marketlerdeki büyük paketler de her zaman çok yedirmenin öncüleri olmuştur.
Hayatın tadını daha uzun almak istiyorsak yediklerimize dikkat edelim. İnsan ne yerse odur. Ama bazen de diyorum ki; hayatın bize sunduğu güzel şeyleri tatmadan 10 yıl daha fazla yaşamanın ne anlamı var?
Yaşasın yemek hakkı ve hürriyeti!
BUHARDA FENER BALIĞI
Malzemeler:
- 700 gr. fener balığı filetosu
- 2 kırmızı acı biber
- 1 orta boy zencefil
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 4 taze soğan
- 2 yemek kaşığı soya sosu
- 2 yemek kaşığı beyaz şarap
- Bir tutam taze kişniş
- Misket limon parçaları
Yapılışı: Fener balığı filetosunu 2.5 cm.’lik parçalara ayırın. Kırmızı acı biberleri temizleyip ince ince doğrayın. Zencefilin kabuklarını soyup rendeleyin. Sıcağa dayanıklı bir tabağı zeytinyağıyla yağlayın ve fener balığı parçalarını yerleştirin. Doğranmış taze soğanı serpiştirin. Soya sosunu ve şarabı da üzerine dökün. Geniş bir tavanın içine kaynayacak şekilde su koyun ve üzerine tel ızgara yerleştirin. Izgaranın üzerine tabağın kenarlarına gelecek şekilde uzunlamasına yağlı kağıt yerleştirin. Üzerine tabağı koyup orta ateşte 15 dakika pişirin. Yağlı kağıt yardımıyla tabağı alın, doğranmış kişniş ve misket limon parçalarıyla süsleyip servis edin. Afiyet olsun.