Süreyya Üzmez

Süreyya Üzmez

s_uzmez@yahoo.com twitter.com/sureyyauzmez

Tüm Yazıları

Dünyanın ‘Cittaslow/Yavaş Şehir’ unvanına sahip tek adası olan Gökçeada, idealist bir bilimadamı sayesinde geleceğe yatırım yapan bir merkez haline geliyor

Şatafatlı dekorasyon, kafa kol ilişkisi, kısa sürede çok para kazanmak gibi kavramlarla yaşayan, klasik kalmak istemeyen restoranlar için gelecek korkusu yok. Ama Avrupa’daki restoranlar gibi birkaç yüzyıl varlığını sürdürmek isteyenlerin işi zor. Çünkü hammadde kaynakları azalıyor. Seyirci kalmaktansa bir şeyler yapmak lazım.
18 Mart Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven pek çok eseri olan, sözden çok icraata önem veren değerli bilimadamı.
Merhum Büyükelçi İnal Batu, Dışişleri Bakanlığı’nda Yunan Dairesi Başkanı’yken Gökçeada’ya yarı açık cezaevi yapma kararında imzası olduğuna hala daha çok üzüldüğünü söylemişti. Ada ivme kaybetmişken idealist bir bilimadamı geldi ve eşi Ebru Hanım ile birlikte kolları sıvadılar. Kendisine inanan öğretim üyelerini de yanına alarak belediye başkanı ve kaymakamın destekleriyle Gökçeada’ya büyük katkıda bulundular.

GELECEĞE YATIRIM YAPILIYOR
Bağcılık ve zeytinciliğin bir zamanlar çok yaygın olduğu Gökçeada’da yaşanan göçlerden sonra terk edilmiş köylerdeki asırlık zeytin ağaçlarını gördükçe hep içim burkulurdu. Şimdi tarım alanındaki güzel gelişmeler yüreğime su serpiyor. Adada su bol ve mineral
değeri yüksek. Ceviz, badem ve bal adanın deva dağıtan yiyecekleri.

YAVAŞ ŞEHİR NE DEMEK?
Eko-gastronomi kongresinde; dünyada nüfus artışı, kent-leşme ve küreselleşme gibi algıların meydana getirdiği yeni yaşam şekilleri, olumsuz beslenme alışkanlıkları ve Gökçeada gibi kendine yeten yerleşim merkezlerinin korunmasında alınan mesafelerin gelecekte yaratacağı olumlu etkiler konuşuldu.
Yavaş şehir ilan edilen adaya gelen turistler salatalarına limon istemeyecek. Çünkü adada limon yetişmiyor, onun yerine sirkeyle yetinecekler. Çünkü adada üzüm yetişiyor ve sirke yapılabiliyor. Adanın değerlerini koruyup adayı örnek ve cazip hale getirmek, sürdürülebilir gastronomiye katkıda bulunmak amaç.
Prof. Dr. İbrahim Birkan konuşmasında su kaynakları ile ilgili konuya dikkat çekti: 1 kg. sığır etine sahip olabilmek için 16 ton, 1 kg. çikolata için 25 ton su gerekiyor. Dünyadaki suyun yüzde 75’i tarım ürünleri için harcanıyor.

Haberin Devamı

SOĞANLI SARPA DOLMASI

Haberin Devamı

Malzemeler l 1 kg. sarpa balığı l 2 adet orta boy soğan l 1 su bardağı zeytinyağı l 2 adet defne yaprağı l 6 adet tane karabiber l Yeterince taze çekilmiş karabiber ve tuz

Yapılışı: Sarpa balıklarını temizleyin. Kabuğunu soyduğunuz soğanları ince ince doğrayın, tuz ve karabiber ekleyerek iyice karıştırın. Balığın içine taze çekilmiş karabiber ve tuz ile yoğurduğunuz soğanları yerleştirin. Zeytinyağı, defne yaprakları ve
tane karabiberin olduğu kabın içinde yarım saat balıkları dinlendirin. Izgaranın üzerine
fırça ile yağ sürüp, balıkları bütün olarak beş dakika pişirip çevirin, diğer tarafını da üç dakika pişirin. Afiyet olsun.

SENEDE BİR GÜN BALIK

Otlarla beslenen sarpa balığının nezleye iyi geldiğine inanan adalılar, yılda bir kez bu balığı tüketiyorlar.
Defne Koryürek, Nedim Atilla, Yorgo Ksinos ve benim de konuşmacı olduğum panelde, doğadaki kaynakların sürdürülebilir olması için yapılan çabalar dile getirildi.

Haberin Devamı

DÜNYADA İLK VE TEK

Az sayıda malzeme ile kendi kendine yeten adada yetişen ürünlerle yaşamlarını idame ettiren adalılar sağlıklı bir ömür sürdürüyor. Adanın eski adı İmroz. Bereket ve tarım tanrısının adı. Daha sonra 12 tanrılı dinlerde Hermes’e dönüşüyor.
Dünyada ada olarak ilk ve tek yavaş şehir Cittaslow unvanına kavuşan adada her yerde “Yavaşlayın Gökçeada’dasınız” uyarısı var.
Yıllardır gittiğim Gökçeada’da en çok sıkıntı çektiğim konu kalite standardına uygun otel bulamayışımdı. Anemos Otel’de kalınca nihayet bu işe de el atılmış deyip çok mutlu oldum.
Etkinlikteki tüm yemekleri ve servis hizmetlerini gastronomi bölümü öğrencileri yaptı. Büyük şehirlerde eti yumuşatmak için uygulanan tekniklerden ve kaybolan lezzetlerden sonra özgürce adada dolaşıp kekik yiyen kuzu ve oğlakların etleri beni Gökçeada’nın yavaş şehir olma
fikrine daha da yakınlaştırdı. Her şeyin doğalı, yalını bir başka oluyor.