Uskumrular kış mevsimini Marmara’da geçirir, nisan-mayıs aylarında yumurtalarını bırakıp çiroz (dönüş uskumrusu) halinde Karadeniz’e dönerler. “Çiroz gibi adam” sözü buradan gelir.
1965 yılında kışı geçirmek üzere Marmara’ya toplu halde gelen ve köşeye sıkıştırılan uskumru sürüleri, etrafı çevrilip, büyük teknelerden lüks lambalar yakılarak avlanıp katliama uğradığından beri sularımızda görülmüyordu. O katliamda kaçanlar Boğazlar’dan Marmara’nın dışına çıktı. Onların yavruları büyüdü, çoğaldı, gen ya da şifre çözümü yoluyla ebeveynlerinin yaşadığı mavi yurttaki yerlerine geri döndüler.
Deniz küsmez
‘Deniz küstü’ tabiri çok sık kullanılır. Ama deniz küsmez, sadece alınganlık gösterir, ondan aldıklarımızı geri vermemizi ister. Eğer eski koşulları sağlanırsa o da bize cömert davranır.
İmralı Adası’nın civarında güvenlik nedeniyle belli bir milde avlanma yasağı olması, belki de deniz canlıları popülasyonunu artırdı. Tahmin etmediğimiz sonuçlar kanunu Marmara’da kendini gösterdi ve uskumrular geri döndü. Çirozu özleyenler istavritten yapılan çirozlara mahkum olmak istemeyenler, işlendirilmiş istavritin veya benzeri balıkların çiroz diye satılmasından rahatsız olanlar için büyük bir müjdedir uskumrunun dönüşü.
Kumaşa yansıyan güzellik
Uskumrunun sırtındaki desen dillere destan olmuş ve kumaşlarda kullanılan ‘balık sırtı’ deyimiyle dilimize yerleşmiştir. Turkuaz, yeşil ve mavi renkleriyle gözlerinizi büyüler.
Izgarasını içi sulu kalarak pişirdiğiniz zaman uskumrunun kıymetini daha iyi anlayacaksınız. Onun tadını yıllar öncesinden bilenler, bütün olarak ızgarada pişirirler. Hele bir de dolmasını tatmışsanız, alışmak mı zor vazgeçmek mi diyeceksiniz.
Balık sosunun öncüsü
Garum olarak adlandırılan ilk balık sosu Roma’da yapılmış. Denizden yeni çıkarılmış uskumrudan yapılan sos, zamanın en değerli armağanı kabul edilirmiş.
Bu yıl Boğaz defilesinde podyuma ilk çıkan uskumru oldu. Umarım kıymeti bilinir, üremelerine izin verilir, çoğalır ve Marmara Denizi akvaryum olur. Balık stoklarımızı bilmediğimiz için zaman zaman haklı olarak karamsarlığa kapılıyoruz. Çünkü stokları bilmeden avlanmak, çocuklarımızın geleceğinden çalmak demektir. Buna hiçbirimizin hakkı yok.
PORTAKAL SOSLU MEZGİT
Malzemeler:
Yarım kilo mezgit
4 yemek kaşığı tereyağı
2 adet portakalın suyu
1 çay bardağı elma sirkesi
3 adet yumurta
1 çay bardağı un
4 yemek kaşığı krema
Yarım tatlı kaşığı kırmızı biber
1 adet limonun suyu
Yeterince tuz
Yapılışı: Tereyağının yarısını tavada kızdırın. Filetosunu çıkardığınız mezgitleri una bulayıp 3-4 dakika çevirin. Bir kabın içine portakal suyu, limon suyu, yumurtanın sarısı, krema, kırmızı biber ve tuz koyup karıştırın. Üzerine sirke ekledikten sonra kabı, içinde sıcak su bulunan geniş bir tepsiye oturtun. Tahta kaşıkla karıştırarak koyulaştırın. Balıkları fırın kabına alıp üzerine sosu boşaltın. 180 dereceye ayarlanmış fırında 10 dakika pişirin. Afiyet olsun.