Günümüzde gerçeğinden daha yoğun lezzet sağlayan, içinde yapay lezzet artırıcılar barındıran gıdalar boy gösteriyor piyasada. Bunları tüketenler oldukça memnun görünüyor. Ama 10 yıl sonra hayatta olup olmayacakları şüpheli
Kapanın içindeki büyük peyniri gören fare çok şaşırır. “Yahu bu ne biçim iş; mesafe kısa, peynir kocaman” der ve düşünmeye başlar. Biraz sonra daha da yaklaşır kapana ve koklamaya başlar minicik burnuyla. “Yahu bu peynir tam yağlı hem de Ezine, bu işte bir acayiplik var” diye arkasına bakmadan koşmaya başlar.
Günümüzde gerçeğinden daha yoğun lezzet sağlayan, içinde yapay lezzet artırıcılar barındıran gıdalar boy gösteriyor piyasada. Bunları tüketenler oldukça memnun görünüyor. Ama 10 yıl sonra hayatta olup olmayacakları şüpheli. Tıp dünyası gerekli uyarıları yapsa da pek aldıran yok. Ama çocuklarımızın ömründen 10 yıl çalmak gibi bir duyarsızlığa göz göre göre kapılmamak gerekir. Aldığımız her ürünün etiketini iyi okumalıyız. Ortalık ‘çakma’ ürünlerle dolu. Bunlara deniz ürünleri de dahil.
MSG nedir?
MSG (Monosodyum Glutamat), yiyeceklerin tadını onu iyileştirmek anlamında artırmaz, yani bazı şeylerin tadının daha iyi olmasını sağlamazlar. Aslında onların yaptığı, var olan bazı tatları yoğunlaştırıp yaymaktır. Buna, “Tat patlatıcı” demek daha uygun olur. Monosodyum Glutamat, proteinlerin oluşturduğu en yaygın amino asitlerden olan glutam asidinin tuzudur. Lezzet çoğaltıcı özellikleri molekülün glutamat bölümünde bulunur. Parmesan peyniri, domates, mantar ve deniz yosunu bol ve serbest glutamat kaynaklarıdır.
Yeni bir tat!
Değişik lezzetleri olan moleküllerin, tatma duyusu alıcılarına farklı sürelerle yapışık kalıp sonra ayrıldıkları biliniyor. O halde bir olasılık, glutamatın bazı moleküllerin daha uzun süre yapışık kalmasını sağlaması ve bu nedenle tadın daha da keskinleşmesidir.
Bir başka olasılık, glutamatların geleneksel tatlı, ekşi, tuzlu ve acı alıcısından ayrı olarak, bir dizi kendine özgü tat alıcısı olmasıdır.
Japonlar uzun zaman önce deniz yosunu glutamatlarının tat alma üzerindeki etkisini tanımlayan bir sözcük buldu: Umami. Tat literatürüne de beşinci tat olarak yazdılar.
Umami, bugün artık glutamatlar tarafından uyarılan, tıpkı şeker, aspartam ve bunların sakarin yakınlarına benzer şekilde, ayrı bir iştah açıcı tatlar ailesini temsil etmekle tanımlanıyor.
Bazı bünyelerde duyarlılık gösteriyor
1968 yılında bir Çin restoranında yemekten sonra müşterilerin çoğunda baş ağrısı, midede yanma, burun akması, yüzde şişme, panik atak ve kısmi felce kadar bir dizi rahatsızlığa rastlanınca CRS (Çin Restoranı Sendromu) ismi ortaya atıldı. Uzun yıllar FDA (Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi) verileri değerlendirildi ve MSG’yle buna benzer maddeler, alışıldık tutarlarda tüketildiği takdirde çoğu insan için güvenilir bulundu. Ama asla bütün insanlar için denmedi!
Siz lezzetin özünün, işlenme sürecinde insan eli değmemiş bir maddeyle başlayan, adına doğal denilen yiyeceklerde olduğunu unutmayın. Haftaya kadar doğal olan her şeye daha yakın kalın.
PARMESAN VE KADAYIFLI KİDONYA
Malzemeler
* 12 adet kidonya n 10 yemek kaşığı rendelenmiş parmesan peyniri
* 200 gr. kadayıf n 4 yemek kaşığı tereyağı n 2 tatlı kaşığı viski n 3 yemek kaşığı zeytinyağı n 1 çay kaşığı kırmızı toz biber n Yeterince karabiber ve tuz
Yapılışı: Kidonyaları hafifçe yıkayın ve kurulayıp fırın kabına alın. Zeytinyağı, tuz ve karabiberle soslayın. Viskiyi üzerine gezdirin. Parmesan peynirini de kidonyaların üzerine serpiştirin. Kadayıfı kırmızı toz biberle harmanlayıp kidonyaların üzerine birer tutam yerleştirin. Önceden 200 dereceye ayarlanmış fırında peynir eriyip, kadayıflar kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun.