Bundan 15 yıl önce Diyarbakırlı girişimci bir iş adamıyla tanışmıştım. İlerleyen yaşına rağmen tükenmeyen enerjisiyle heyecanı vardı. Su ve balıklarla çok yakından ilgilenen ama Ankara’da yaşayan birisi olduğumdan ilgimi çekeceğine inandığı için beni Diyarbakır’a davet etti. Deniz gibi devasa bir yapay gölle karşılaştım. Hayretler içinde kaldım. Hatta suyun içine otel bile inşa etmişti. Ama parası tükenmişti.
Müthiş hayalleri vardı
“Gölün etrafını çepeçevre dut ağaçlarıyla donatacağım. Gölün dışındaki araziye yonca ekeceğim. Dutlar olgunlaşınca göle düşecek. Balıklar dutları yiyecek. Kazlar yoncaları yiyip gölde yüzecek ve yaşam zinciri insanlara protein kazandırırken maliyetsiz çok büyük bir üretim alanı olacak” demişti.
İlkokul mezunu bile olmayan, hayallerinin ötesinde bir proje tasarlayan Abdullah İleri hayata gözlerini yumunca çok üzülmüştüm ama yarım kalan projenin ne denli önemli olduğunu kaynakların kıt kalmakta devam edeceği ileriki yıllarda daha iyi anlayacağımızdan hiç şüphem yok.
TATLI SULAR ÖNEMLİ
Denizi olmayan Avusturya’da yıllık kişi başı taze balık tüketimi bizden çok fazla. Kıyıya denizi olmayan ülkelerde menülerde deniz ürünlerini görünce hayrete düşüyorum.
Defalarca ziyaret ettiğim Çin’de, Sincan’dan Kaşgar’a, Turfan’dan İç Moğolistan’da Hohhot’a kadar dolaştığım her yerde bize sunulan ziyafet yemeklerinde mutlaka balık, kerevit gibi tatlı suda yetişen yiyeceklerle karşılaştım. Çok seviyorlar tatlı su balıklarını.
Doğu illerimizde soğuk sularda yetişen kırmızı benekli alabalığı tadınca damaklarım çatlıyor.
Hele onu hiç katkısız doğal yapılan artizan üretim tereyağında pişirirseniz keyfinize keyif katar.
Eğirdir Gölü’nde yetişen sudak balığı insana “Deniz levreği mi?” dedirtiyor gerçekten. Bir alışırsanız lezzetine vazgeçmek çok zor. Yayın balığını biraz işleyin, marinasyonda bekletip miso sosuyla hazırlayıp servis etmeyi deneyin, Japon restoranlarının black cod’una taş çıkartacaktır.
‘Göl çekirdeği’ olarak adlandırdığım aterina, Van Gölü’nün endemik balığı inci kefali, üzerinde durulması gereken tatlı su lezzetleri.
Sazanlar, turnalar, yılan balıkları ve daha nice tatlı su balıkları, “Gölleri ve akarsuları kirletmeyin bize yaşam alanları sağlayın ki biz de sizin yaşamınızın kalitesini artıralım” diyorlar belki de. Biz de ‘tatlı su balıkları lezzetli değil’ ön yargısından kurtulursak Anadolu’da balık tüketiminde mutlaka iyi yönde kıpırdamalar olacaktır. Bol balıklı bir yıla başladığımız umuduyla...
BADEM SOSLU DiL BALIĞI
Malzemeler:
- 1 kg. dil balığı
- 4 yemek kaşığı tereyağı
- 3 diş sarımsak
- Yarım su bardağı soyulmuş badem n Çeyrek demet kıyılmış maydanoz
- Yeterince karabiber ve tuz
Yapılışı:
Tereyağını tavada eritip balıkların her iki yüzünü üçer dakika kızartın. Aynı tavaya ince kıyılmış sarımsak ve bademleri ekleyerek soteleyin. Maydanoz, tuz ve karabiberi ilave edip 1 dakika sonra ocaktan alın. Servis tabağına dizdiğiniz balıkların üzerine de bademli sostan gezdirin. Afiyet olsun.