Dünyanın zengin ve modern ülkeleri, geleneklerinden kopmuyor. Özellikle Japonlar, teknolojide ve refah seviyesinde ne kadar artış kaydetseler de geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.
Son 30-40 yıl öncesine bir yolculuk yapalım. Bayram sabahları ütülü beyaz mendillere, el öpmeye gelecek çocuklar için para koyardık. Yaşça büyük olanların kapıları çalınır elleri öpmeye gidilirdi. Şimdi ise herkes tatil yörelerine kaçıyor! Eskiden hoşlanarak uyguladığımız bazı geleneklerimiz git gide kayboluyor…
Saya eğlencesiRamazan aylarında özellikle teravih namazından sonra, gençler gruplar halinde bazen ellerinde yerel çalgı aletleriyle kapı kapı dolaşarak mani okurlardı:
Saya saya sayadan
Sular akar çabadan
Sayacı derler bize
Özendik geldik size…
deyip, tanıdıkları ev sahibinin ismiyle başlayan ikinci dizeyle devam ederlerdi. Ev sahibi meyve, kuruyemiş ne varsa ikram ederdi.
Aslında Saya gezmesi geleneği, Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdığımız bir gelenek. Türk ve Altay halk kültüründe baharda doğanın yenilenmesini, gücünün çoğalmasını gösteren bir çeşit ‘Bereket Töreni’ olarak kutlanırmış.
Ankara Kulübü Derneği Başkanı Dr. Metin Özaslan, ocak ayında Çankaya Kömürcü mahallesinde kalabalık katılımcı grubuyla, Saya Gezmesi etkinliği düzenledi. Ramaza’nın çocukluğumda en sevdiğim etkinliklerinden sayılan bu gelenek, hayvancılıkla geçinen köylerde erzak ve zahirenin tükendiği bir dönemde hayvanların da uyanışını sağlamak, halka “Korkmayın bahar geliyor” diyerek, müjde vermek için düzenlenen eğlence programıdır.
Ankara Kulübü Derneği her yıl ayrı yerleşim merkezinde büyük bir dayanışma içinde binlerce yıllık köklü geçmişi olan geleneklerimizi de yaşatmak için çaba göstermektedir. Bu etkinlik kapsamında köylerin sorunlarına, yerel değerlerine ve potansiyellerine de kamuoyu dikkati çekilmektedir.
Pide ve güllaçDört yıl önce Amerika New Jersey’de Taşkın Pide salonunda günde
10 bin adet Ramazan pidesi yapıldığını ve yıl boyunca devam ettiğini görünce sevinmiştim. O zamanlar ülkemizde niçin sadece Ramazan’da yapılıyor diye sitem etmiştim. Ama galiba doğrusu bu, bazı şeyler özlenmeli, yoksa o müthiş kokunun ve lezzetin tadına her gün alışırsak sıradanlaşır.
Güllaç da aynı şekilde Ramazan ayının sembolü ve damaklarımızı gülümseten çok özel bir tatlı…
Umarım bizi bir arada tutan ve birbirimize yakınlaştıran ortak değerlere, daha çok sahip çıkarız.