RAMAZAN’DA BALIK

Günümüzde iftarlarda balık tercihi, biraz geç olsa da artmaya başladı. Hatta Ramazan’ın 4-5 iftarı balıklı mönülerle yapılmaya başlandı. Yeterli mi? Hayır

İnsanoğlu gerçekten garip. Bilmez hastalanmadan sağlığının, ihtiyarlamadan gençliğinin, kötü günler gelip çatmadan önce iyi günlerinin, aç kalmadan önce sahip olduğu nimetlerin kıymetini.
2 bin 680 kilometrelik kıyı şeridine sahip Somali’de, insanların, özellikle de çocukların açlıktan kırıldığı halde balık yemediklerine bir hayli şaşırırdım. Orkinos kaynayan akvaryum gibi denizin sahibi insanların açlıktan ölmesi akıllara durgunluk. Somali’de bazı mezheplerde balık yemek günah, balık dışındaki midye ve karides gibi deniz ürünlerini ellerine bile sürmüyorlar.
Ülkemizde de iftar sofrasında sindirimi ağır olan yemeklere istek duyulması, alışkanlıklarımızı değiştirmekte zorlandığımızdan ve yemek konusundaki tutuculuğumuzdan kaynaklanmaktadır.

Yiyorum, yiyorum, doymuyorum!
Yüzmek, en azından çayırlarda hoplayıp zıplamaya ya da havada jet hızıyla uçmaya kıyasla o denli kuvvetli bir vücut egzersizi sayılmaz. Bu yüzden balık kaslarının diğer hayvanlardaki Schwarzenegger modeli olması gerekmez. Balıklar düşmanlarından hızla uzaklaşmak için çabuk hareket etmek ve oldukları yerden hızla fırlamak zorundadırlar. Bu gereksinime cevap verecek kaslarının lif demetleri, kara hayvanlarına oranla kısa ve ince oldukları için çiğnenerek parçalanmaya ya da pişirme ısısıyla kimyasal olarak ayrışmaya daha elverişlidir. Bu nedenle sindirimi çok kolaydır balık etinin. Çok fazla miktarda yeseniz bile sofradan doymadan kalkıyormuş gibi hissedersiniz kendinizi. Pek çok kimsenin balık yemeklerine alışana kadar “Ben balık yiyince karnım doymuyor, sofradan aç kalkıyorum” demesinin nedeni budur.

Sahici ve hafif beyaz et
Balıktan pastırmanın bile yapıldığı günümüzde iftar yemeklerinde balık tercihi, biraz geç olsa da artmaya başladı. Hatta Ramazan’ın 4-5 iftarı balıklı mönülerle yapılmaya başlandı. Yeterli mi? Hayır.
Türkler, balığı fetihler sırasında ele geçirdikleri deniz kıyılarında
tanımış. İstanbul’da balık bol ve ucuzdu ama Osmanlı’nın erken
dönemlerinde balık sevilen bir
yiyecek değildi. Yine de başkentte yaşayanların yarısı, özellikle kıtlık dönemlerinde deniz ürünleri yiyordu. Kimi şeyhülislamlar zaman
zaman balık ve kabuklu deniz hayvanlarını bunların kanlarının akmayıp bedenlerinin içinde kaldığı gerekçesiyle yasaklamıştı.

Nasıl tüketmeli?
Balık çok çabuk piştiği için kurumasını engelleyen yöntemlerden birisi buharda pişirmektir. Eğer klasik bir yöntemde ısrarlıysanız yağlı kağıtta paketledikten sonra bohça yapıp fırında pişirebilirsiniz. Sebze yönünden de zengin ve doyurucu olsun istiyorsanız sebzelerle birlikte fırınlayabilirsiniz. “Ama ben ızgaradan asla vazgeçmem” diye direnenlere bir diyeceğim yok. Ramazan’da benim önerim, hem susuzluğa ilk tepki verecek çorba niyetine hem de doyurucu olmasından ötürü buğulama balıktır. Sağlıklı, bol balıklı, bereketli bir Ramazan ayı diliyorum.

LAĞOS BUĞULAMA

Malzemeler
* 2-2.5 kg.’lık lağos
* 4 yemek kepçesi balık bulyon (stok)
* 2 adet yeşil biber
* 2 adet paprika
* 2 adet kereviz sapı
* 4 adet defne yaprağı
* 10 adet tane karabiber
* 2 diş dövülmüş sarımsak
* 4 yemek kaşığı tereyağı
* 6 su bardağı su
* 1 kahve fincanı elma suyu
* 6 adet haşlanmış karides
* 2 yemek kaşığı çiğ krema
* Yeterince tuz

Yapılışı: Balığı temizleyip filetosunu çıkarın. Kafasını ve kılçıklarını atmayın, bir kenara ayırın. Balık çorbası ve balık bulyon yapımında kullanarak değerlendirin. Balığı altı parçaya bölün. Altı bardak suda bulyonu eritin. Derince bir tencerede tereyağını ısıtın. İnce ince doğradığınız sebzeleri ekleyip üç dakika çevirin. Diğer tencerede eriyen bulyonu sebzelerin üzerine dökün ve pişirmeye devam edin. Tane karabiberleri, dövülmüş sarımsakları, defne yapraklarını karışıma ekleyin. Kaynamaya başlayınca balık filetolarını koyun
ve düşük ısıda pişirmeye devam edin. Beş dakika sonra elma suyu ve tuzu ekleyin. 10 dakika daha pişirip, kremayla bağlayın. Her bir filetonun üzerine karidesleri ekleyerek
servis edin. Afiyet olsun.