İbn-i Sina bir deney yapar; iki kuzuyu ayrı kafeslere koyar. Kuzular aynı yaşta, aynı kiloda, aynı cinstir ve aynı yemlerle beslenir. Tüm şartlar eşittir... Ancak, yan kafeste de bir kurt vardır ve onu sadece kuzulardan biri görebilmektedir. Aylar sonra kurdu gören kuzu, huzursuz, zayıf ve çelimsiz olduğundan ölür. Kuzu, yaşadığı korku ve stres yüzünden can vermiştir. Kurdu görmeyen diğer hayvan ise oldukça huzurlu olduğundan besili ve kiloludur. Bu deneyde İbn-i Sina, zihinsel etkinin sağlık ve bünye üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisini deneylemiştir.
Gereksiz korku, endişe, kaygı ve stresin insan vücuduna verdiği zararı, başka hiçbir şey veremez. Biz, bu virüsü yeneceğiz ve en az hasarla atlatacağız. İnanın ve sabredin. Sabır acıdır, meyvesi tatlı... Güneşli günlere çok az kaldı inanın... Bakmayın yağmurdan sonra yerdeki çamura! Güneşin görülmediği bir gün var mı bu alemde...
Yemek meselesi...
Tesadüfen evime yakın bir hastanede tahlil yaptırınca, zorunlu olarak birkaç gün misafir oldum. Görkemli bina, çok ilgili hemşireler ve doktorlar... Ancak normal hastanelerden farklı olamayan bir yemek servisi... Bu kadar büyük yatırımlarla açılan özel hastanede, hastalara işlenmiş gıdalar sunup, UHT tekniğiyle yapılan süt, endüstriyel maya ile yapılmış ekmek, raf ömrü uzun yoğurt servis edilir mi? Okyanusu aşıp, derede boğulmak denir buna... Hipokrat’ın “İlaçlarınız yiyecekleriniz, yiyecekleriniz de ilaçlarınız olsun” dediği söylenir... Fazladan 2-3 elemanla yakın köylerden doğal süt, köy tavuğu ve yumurtası, ev yoğurdu, ekşi mayalı ekmek temin etmek çok mu zor? Yemeklerin lezzetsiz olmasından ve soğuk servis edilmesinden bahsetmiyorum bile! Adı üzerinde özel hastane! Sadece odaların mimarisi ön planda olmamalı. Hiçbir hasta mimariyle ilgilenmiyor emin olun. Güzel ve sağlıklı yemek en önemlisi... Kaliteli yemeğin hastaların iyileşmesinde büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Hastaneler bu yemek işini özel olarak ele almalı çünkü endüstriyel ürünleri tabldot mantığıyla sunmak hiç yakışmıyor...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamaları hüznümüzü artırıyor ama umudumuzun yitirilmesine yol açmıyor. Koca’nın inandırıcı ve güven veren bir duruşu var. Ben tüm kalbimle inanıyorum. İyileşenler adına çok seviniyorum. Her ölüm erkendir ve ateş düştüğü yeri yakar. Bir kişi bile olsa çok önemli... Tekrar güzel restoran yazıları yazacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyorum...
Bu haftanın anlam ve önemi olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor, geleceğimizi emanet ettiğimiz miniklerimize sağlıklı günler diliyorum...
YOĞURTLU DENİZ BÖRÜLCESİ
Malzemeler:
- 1 kg. haşlanmış deniz börülcesi
- 2 su bardağı yoğurt
- 4 diş sarımsak
- 6 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 adet limonun suyu
- 1 çay kaşığı kırmızı pul biber
- Yeterince tuz
YAPILIŞI: Börülceyi haşlayın. Limon suyunu ve zeytinyağını geniş bir tabağa aldığınız börülcenin üzerinde gezdirin. Diğer tarafta yoğurdu, dövülmüş sarımsakla iyice çırpın. Sarımsaklı yoğurdu börülcenin üzerine yayın. Kırmızı pul biberi serpiştirerek servis yapın. Afiyet olsun.