“Eylülün gelmesine rağmen neden hâlâ palamut yok?” diye merak ediyordum. Karadeniz’in suyu daha soğumamış ki palamut yağlansın, büyüsün...
Geçen hafta sonu Karadeniz sahillerinde dolaştım. İlk işim Ordu’da teleferikle Boztepe’ye çıkıp, oksijen depolamak oldu. Muhteşem manzara, yorgunluğumu alıverdi.
Yine de en sevindiğim konu; denizin üzerinde yapılan hummalı havaalanı çalışmasıydı.
Samsun Havaalanı’ndan otomobille 1.5 saatte geliniyor Ordu’ya. Otobüsle ise; 2.5 saat sürüyor yolculuk. Havaalanı inşaatının bitmesine az kalmış.
Elbette kalorileri yakmak için Karadeniz’in hafif dalgalı sularına attım kendimi. Serinleyeceğim yerde ısındım!
Karadeniz’in suyu çok ısınmış. Ben de neden Ankara’ya eylül ortalarında palamut gelmiyor diye merak ediyordum. Deniz soğumamış ki palamut yağlansın, büyüsün, takoz şeklinde kesilecek kıvama gelsin.
Balığın artması için deniz suyunun 2-3 derece daha soğumasını beklemekten başka çare yok.
Sıcak havalarda barbunya balıkları da pek tat vermiyor. Çünkü derinlere inmiyorlar ve dere ağızlarındaki sığ bölgelerde besleniyorlar. Bu durum onlarda koku yaratıyor.
Dediğim gibi; palamut mevsimi geldiği halde balığın artmaması, beni meraklandırıyordu. Ben de balıkçıları ve balık restoranlarını ziyaret ettim.
VEFALI ORDULULAR
Ordu’da kiminle konuşsam; eski valilerden Kemal Yazıcıoğlu’nun yaptığı güzel hizmetlerden, Ordu’ya kazandırdığı değerlerden bahsediyor. “Emekli olmasaydı Ordu, Paris olurdu” diyorlar.
Karayoluyla Sam-sun’a geçinceye kadar, yeşillik ve denizin birleşimini izlemekten insanın ruhu dinleniyor.
Perşembe’deki balık çiftliklerinin levrekleri çok tercih ediliyor. Şimdi sular sıcak ama kısa süre sonra su soğuyunca; bu balıklar da yağlanıp lezzetlenecek.
BALIKÇI FEVZi
Yavuz Donat, “Fevzi Güler, Demirel’e incir gönderdi” diye köşesinde yazınca; biz de soluğu Fevzi’nin Samsun’daki yerinde aldık.
Sezonun ilk lüferini kömür ızgarasında yiyoruz. Sonra barbunya ızgara geliyor, Fevzi’ye özel mısır ekmeği ve kuymakla birlikte. Her babayiğit barbunyayı ızgarada pişiremez. Fevzi’de yerken aman parmaklarınıza dikkat! En son 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gönderdiği incirden geliyor. Süleyman Bey, vefadan çok hoşlanır, Fevzi de onu her yıl hatırlıyor.
TURiZM CANLANIYOR
Küresel ısınmanın getirdiği sorunlardan uzak Karadeniz coğraf-yası, turizmde gelecek vaat ediyor.
El attıkları her böl-geye canlılık getiren Gülsüm-Nafi Güral çiftinin virtüözlüklerini yakın zamanda Sam-sun’da da göreceğiz. Sakarya ve Afyon’daki Güral otellerinden son-ra Samsun’daki otel in-şaatı da hızlı ilerliyor.
Dönüşte gastro-nomi turuna son nokta-yı koymak istiyorsanız Çiftlik Caddesi’ndeki bal-kaymaklı dondur-madan yemeden dön-meyin.
KAHVALTI BAŞ DÖNDÜRÜCÜ
Van kahvaltısı tartışıladursun Ordu’da Padya Oteli’nin kahvaltısı baş döndürücüydü. Önceden duyduğum için Ankara’da hiçbir şey yemeden geldim. Müthiş manzaraya sahip otelde Karakovan balından tutun, turşu kavurma, menemen, tereyağlı ekmeğe kadar hepsi birbirinden lezzetli. Otelin Genel Müdürü Recep Karagöz her dakika işinin başında ve bu lezzetlerin yaratılmasında başrol oynuyor.
NARENCiYE SUYUNDA TEKiR
Malzemeler: n 10 adet tekir balığı
n 1 adet portakal n 1 adet limon
n 2 adet misket limon n 1 adet greyfurt n 5 adet tane karabiber
n 4 adet defne yaprağı
n 2 yemek kaşığı zeytinyağı
Yapılışı:
Tekir balıklarını fileto çıkarın. Portakal, limon, misket limon ve greyfurtu ikiye bölüp, suyunu çıkarın. Hazırladığınız narenciye suyuna tane karabiber ve defne yaprağını ilave edip, filetoları karışımda 1 saat bekletin. Ardından balıkları soğuk sudan geçirip kurulayın. Üzerine zeytinyağı gezdirin. Afiyet olsun.