Dünyada Michelin yıldızlı restoran sayısının en fazla olduğu ülke Japonya. En iyi suşiyi Jiro Kyubey’de, en iyi tempurayı Tenichi Ginza’da, en iyi teppanyakiyi ise Sazanka’da yiyebilirsiniz. Bu gibi restoranların Tokyo’da olması manidar. Osaka’da da çok ünlü Japon restoranları var. Japonya zengin ülke, iş insanları çok çalışkan ve hayat standartları yüksek. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlılar. ‘En iyisini ülkemin insanı hak ediyor’ felsefesi etkili. Çok arzu edenler uçağa binip gelsinler, en iyi restoranları mahallinde ziyaret etsinler. Bu insanlar ‘Başka ülkeye göç edeyim, fazla para kazanayım’ derdinde asla olmadılar.
Türkiye’de bu görüşte olup Florya’da tek şubesiyle dünya çapında haklı bir isim yapan Beyti, klasikleşti. Geçtiğimiz hafta Ankara’ya dönerken uğradığım mekanda her ülkeden pek çok ziyaretçi vardı. Yemekler leziz olsa da tüm yabancılar bir asırlık yaşa yaklaşmış Beyti Güler’le tanıştıktan sonra mutlu oluyor, yüzlerinde gülümsemeler beliriyor. Türkiye’ye yıllardır katma değer yaratan gururla tanıtım yapan Beyti Bey’e ne kadar teşekkür etsek azdır.
BAŞARILI YENİLER
Yurt içinde açtığı her mekanda farkındalık yaratan ‘yeni’ ve ‘kalite’ kavramlarının öncüsü Tayfun Topal, “Ülkemin insanı en iyisini hak ediyor” deyip yurt dışı tekliflerine hiçbir zaman sıcak bakmayan idealist bir girişimcidir.
Yarattığı her konseptle ses getiren Topal’ın Bodrum’daki işletmelerine, Nişantaşı’ndaki Grey Restoran’ına gittiğimde hep gıpta ettim. Dar bir sokaktaki mekanında günde yüzlerce kişiyi ağırlayan Tayfun Bey, tam bir virtüöz. El attığı her yer gerçekten abad oluyor.
Galvin farklı
Geçtiğimiz hafta içi öğle yemeğinde ziyaret ettiğim Galvin’de, büyük keyif aldım. Kalabalık bir gurme grubu restoranda keyifle yemek yiyordu ve Tayfun Bey’i işinin başında görünce hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bir kez daha anladım. Dekorasyonun büyük bir titizlikle yapıldığı mekanın ruhu çok canlı, mutfak ekibi başarılı. Krema yerine peynirle yapılan beyaz soslu makarna, et yemekleri ve tiramisu çok lezzetliydi. Eski Yugoslavya yıkılmadan önce Türkiye’ye bol miktarda gelen beyaz kiraz likörleriyle yapılan tiramisuları anımsattı bana. Tarihe yolculuk yaptım adeta. Garsonlarla sohbetimde, kasım ayının ortalarına kadar restorana rezervasyon alamadıklarını ve mekanın her akşam dolu olduğunu öğrenince, güzel yemeklerin yarattığı mutluluğum katbekat arttı.
Tüm servis malzemelerinin özenle seçildiği mekanda, sponsor olarak bardak, tabak ve çanak kullanılmamış. Su bardakları bile Paşabahçe NUDE serisi... Galvin bana moral verdi, “Ne yaparsan yap en iyisini yap” felsefesinin bir kez daha haklı çıktığını gördüm.
AHTAPOTLU DENİZ TARAĞI
- 1 adet haşlanmış ahtapot bacağı
- 2 adet deniz tarağı
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- Yeterince tuz
Yapılışı: Doğradığınız ahtapot bacağını ve deniz taraklarını çöp şişlere geçirin. Üzerine tuz serpiştirip, yağ dökün. Önceden hazırladığınız ızgarada dört dakika çevirerek pişirin. Afiyet olsun.