Yıllar önce Genelkurmay Karargâhı’nda çalışırken yakinen tanıdığım E. Tümgeneral Mehmet Taşpınar, Makine ve Kimya Endüstrisi Genel Müdürü olmuştu. Bir akşamüzeri çok önemli misafirleri olduğunu söyledi ve güzel bir masa rica etti. Ben de hazırlıkları tamamlayıp kaliteli bir servisle konukları büyüleyemeye başladım. Önem verdikleri konuk ile bir ara göz göze gelince nereli olduğumu sordu ve Çanakkale’yi duyunca gözleri doldu, “Sen küçükken bizim dükkana dut getiren çocuk Süreyya değil misin?” diye sordu. “Evet” deyince sarıldık birbirimize... Çanakkale’de sevdiğimiz iş insanı Moris Reyna -o zamanlar İsrail Türkiye İş Konseyi Başkanı idi- mevsiminde sepette getirdiğim dutları her gün tüketirdi. Bahçemizde beyaz dut ağaçları vardı. Olgunlaşınca ağacın altına çarşaf tutup silkelerdik, tane tane sepetlere yerleştirirdik ve üzerlerini yaprakla örterdik. Ben de kilosunu 150 (!) kuruştan satar, ilkokulda yaz harçlıklarımı çıkarırdım. Şu anda çoğu İsrail’de olan iş insanlarının manifaturacı dükkanlarına uğrayınca hiçbiri beni geri çevirmezdi ve çok çabuk bitirirdim dutları.
Serinlik verir
Dut ağacının öyle emekleri vardır ki yaşantımızda. Geniş yaprakları güneşi absorbe eder ve serinlik verir... Ablam Ayfel ile salıncak kurar, altına kilim serer, serin serin otururduk sıcak yaz günlerinde.
Bir ara karton ayakkabı kutusunun içinde ipek böceği koza işine özendim. Dut yaprağından başka bir şey yemeyen ipek böceği, bazı ülkelerde dut ağacına da ipek ağacı denilmesine neden olmuştur. Alt dallardaki ince damarlı yaprakları toplayıp sarma yapabilirsiniz. Dut kurusu, unu, helvası, dut unu ve cevizden yapılan ‘lök’, pekmezi, pekmezinden yapılan ‘köme’, hepsi ayrı ayrı özellikleri olan yiyecekler...
Dutluklar yok olmasın
Faydalarını yıllar sonra keşfettiğimiz dut ağaçları gerekli özeni ve önemi göstermediğimizden süratle yok oluyor. Çanakkale’de evimizin bahçesi dahil küçükken severek dut kopardığım yerlerde şimdi taş binalar var. Anlatırken de “Eskiden dutluktu” söylemi bana çok dokunuyor. Bahçemizde bolca beyaz dut olmasına rağmen karaduta bayılırım. “Karadutum, çatal karam, çingenem” şiirini zaman zaman dilime dolayıp Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu da anarım karaduta olan sevgimden. Görev yaptığım yerlerde bahçe peyzajı için bodur dut ağacı dikmeyi ve onları sulayıp budamayı çok severdim...
Henüz mevsimi bitmeden beyaz dut, karadut hasretinizi giderin. Bir yıllık bir hasret var önümüzde...
DENİZ MAHSULLÜ SEBZE SALATASI
Malzemeler:
- 3 adet halka kalamar
- 4 adet karides
- 4 yaprak füme somon
- 1 adet haşlanmış ahtapot bacağı
- 1 adet kırmızı soğan
- 1 adet kırmızı biber
- 1 adet yeşil biber
- 4 adet yeşil soğan
- 2 adet kuşkonmaz
- 2 adet kabak
- 2 adet havuç
- 4 yemek kaşığı dut pekmezi
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 2 yemek kaşığı balzamik sirke
- Yarım limon
Yapılışı: Derin bir kabın içinde iri şekilde doğradığınız sebzeleri ve deniz ürünlerini pekmez ve 1 yemek kaşığı sirke ile harmanlayın. Izgarada çevirerek, 5 dakika pişirin. Zeytinyağı, limon ve sirke ile sos yapıp üzerine dökün. Afiyet olsun.