Deniz ürünü dendiğinde ilk akla gelen canlılardan biri yengeç. Kavgacı olan bu canlılar, biraz da insanları hatırlatıyor bana, siz ne dersiniz?
“Öyle yan yan yürümesene” diye kızını sürekli azarlayan anne yengece sonunda kızı dayanamayıp isyan etmiş: “Anne” demiş “Önüme geçip, hele sen bir doğru yürü de ben de sana bakıp nasıl yürünür göreyim!”
Yengeçler görünümleriyle, yürüyüşleriyle, kavgalarıyla çok ilginç canlılardır. Ayak sayıları bir çift ön ayakla birlikte 10 tanedir. Beş çift ayağın türlere göre değişen bir önemi vardır, ancak ilk çift daima güçlü kıskaçlarla donatılmıştır. Yan yan yürüdükleri için bütün cinslerine yengeç adı verilir.
Birbirlerinin ayağını kaydırıyorlar
Çocukluğumda Çanakkale’de her fırsatta balık avlamaya giderdim. Kilitbahir’de iğdelikler bölgesinde karagöz, çipura gibi balıklar yakalardım. Kayalıkların üzerinden oltamı fırlatır beklerdim. Can sıkıntımı gideren en önemli şey kayaların üzerlerine çıkan yengeçlerin kavgasını izlemekti. Birbirlerinin ayaklarını koparırcasına dövüşürlerdi. Kavgalarında sık sık parçaladıkları organları, yeniden büyür ve eskisinden farksız olurdu. Kopardıkları kıskaçlardan kolye yapmak ve boynuma takmak hoşuma giderdi. En ilginç manzara şuydu: Elimi ısırmasın diye pavuryaları kıskaçlarından tutar bir kovaya koyardım. Ve kovanın kapağını hiç kapatma gereği duymazdım. Çünkü kovadan çıkmak isteyen yengecin ayağını diğer yengeçler çekerdi. Hiçbirisi dışarıya çıkamazdı. Birazcık bize benziyorlardı!
Küçükleri yemeyin
Yengeçler, balıklar gibi sudaki havayla yaşasalar da solungaçlarının yanında süngere benzeyen bir organ vardır ki bu süngerimsi organda bulunan suyla uzun süre dışarıda kalabilirler. İki yaşından küçük yengeçlerin vücutları yeterince etle dolmadığından ancak iki ve üzeri yaştakiler yenir. Ülkemiz denizlerinde en çok pavurya, mavi yengeç, ayı pavuryası, çağanoz, çingene pavuryası, çalpari gibi türlerine rastlanır. Besin değeri, lezzet ve meze olarak kullanımı en elverişli olan türü pavuryadır.
Eti çok narin
Yengeç eti çok narindir. Satın alırken ağır ve içi dolu olmasına, mümkünse canlı olmasına dikkat etmek gerekir. En zevkli tüketimi, önlükleri takıp, özel pense ve iki dişli ince çatallarla yemek ve sonrasında parmak çalkalama taslarını kullanmak gibi seremoni gerektiren şeklidir. Bir de yanına ballı hardallı sos geldi mi parmaklarınıza dikkat! Tatlı sevmeyenlere mayonez de olabilir. Penseyle kırıp, çatalla etini çıkartıp sosa batırdıktan sonra nefis bir tatla karşı karşıyasınız. Bu arada ‘surimi’nin de yengeç bacağı olmadığını anladınız değil mi?
Dolması, ızgarası yapılan yengeçlerin etini çorbalarda da kullanabilirsiniz. Pişirmeden önce kabuğunda delik olmadığına dikkat edin. Vücudunda veya bacaklarında delik varsa, pişirmeden önce ekmek parçalarıyla tıkayın. Piştikten sonra pişirme suyunda soğutun ve sudan alıp kabuklarını ayıklayarak etlerini çıkartın.
YENGEÇ DOLMASI
Malzemeler
* 6 yengeç
* 2 yemek kaşığı tereyağı
* 1 diş sarımsak
* Yarım paprika
* Yarım dolmalık yeşil biber
* 1 adet küçük boy soğan
* 1 adet kereviz sapı
* 1 çay kaşığı kekik
* 1 kahve fincanı balık bulyon (stok)
* 2 dilim bayat ekmek
Yapılışı:
Kaynamış suyun içinde yengeçleri beş dakika haşlayın. Bacaklarını ve kıskaçlarını ayırıp içindeki etleri kırarak çıkartın ve bir kenarda bekletin. Tavada tereyağını eritip ince doğradığınız sarımsağı, paprikayı, yeşil biberi, soğanı ve kerevizi kavurun. Orta ateşte dört dakika çevirmeye devam edin. Kekik ve balık bulyonu ekleyip üç dakika daha pişirin. Bayat ekmekleri ufalayıp kırıntıların yarısını ve yengeç etini pişen malzemelerle birleştirin. Karışımı yengeç kabuklarının içine eşit şekilde bölerek doldurun, üzerlerini kaşık yardımıyla düzeltip kalan ekmek kırıntılarını serpiştirin. Fırınınızı 200 dereceye ayarlayıp yengeçlerin üzeri altın rengi oluncaya kadar pişirin. Afiyet olsun.