Süreyya Üzmez

Süreyya Üzmez

s_uzmez@yahoo.com twitter.com/sureyyauzmez

Tüm Yazıları

Mart ayının ortasında, Bodrum’da hummalı bir ‘temizlik‘ vardı...

Geçen hafta sonu Bodrum’a kaçamak yaptım. Gümüşlük’te bahçeden mandalina ve limon toplayıp doğal kokularını derin nefesle içime çektim. Sakin sahillerde yürüyüş yaptım, çarşıda omuz omuza çarpışmadan, rahat yürümenin tadını çıkardım.
Ama mart ayının ortasında da bu kadar kalabalık olacağını hiç tahmin etmiyordum. Artık
Bodrum, 12 ay yaşanan bir kent olma yolunda.

Gönüllüler işbaşında
Doğal dengeyi korumak, kıyılarımızın temiz tutulmasını sağlamak için ‘Denize En Çok Mavi Yakışır’ sloganıyla başlatılan ‘Bodrum Deniz Dibi Temizlik Kampanyası’nın startı Gümüşlük Koyu’nda verildi. Pazar sabahı tesadüfen sahilde hummalı bir çalışmayla karşılaştım.
Belediye personeli, gönüllü vatandaşlar ve Bodrum’daki limanların personellerinden oluşan 20 dalgıç, erken saatlerde çevre temizliğine dikkat çekmek ve insanların denizi kirletmemesini sağlamak için mart ortasında denize daldılar.
Neler çıkardılar neler! İçi artık dolu büyük yağ tenekesinden araç lastiğine, tel sepetlerden şemsiyeye, halıdan plastik kovaya ve sayısız şişelere kadar her şey…
Vatandaşlar da ellerinde çöp torbalarıyla kıyı şeridinde çöp toplayarak onlara yardımcı oldu.
Balıkların azalmasına neden olan bu deniz kirliliği, trol, zamansız ve usulsüz avlanma kadar zarar veriyor ekosisteme. İskele meydanını dolduran artıkları görünce şok oldum.
Birkaç yıl önce bir televizyon çekimi için Ildır’da orkinos çiftliğini ziyaret ettiğimde çiftlik sahibi Nedim Anbar; çift kafes yaptığını, yemek artıklarının bile ikinci kafeste tutulduğunu ve çevreye hiç zarar vermediğini söylerken, sahilden ve teknelerden atılan, çiftlik kafeslerinin etrafını dolayan poşetleri ve pet şişeleri göstermişti, bir hayli üzülmüştüm.

Nöbetçi balıkçılar
Kış aylarında restoranların çoğu kapalı Bodrum’da. Açık olanlar da boş kalmıyor. Şehir merkezindeki Gemibaşı restoranda Güngör Uras, eşiyle güneşli mart ayında balık yemenin keyfini çıkarıyordu. Memedof ve Bodrum Marina’nın önündeki tüm kafeler de tıklım tıklımdı.
Gümüşlük Balık Pişirme Evi mütevazı haliyle İstanbul’un tüm ünlülerine servis veriyor. Yemekleri güzel. Vantuzlu ahtapot ızgara, sacta sübye sote, yörenin çörek mantarı, güveçte karides ve tabii ki dil balıksız olmaz sofra. Sahibi Selahattin Baştopçu, işini çok seven birisi. Dil balığını da kendi usulüne göre buğulama pişirdi. Fırında kabak tatlısı da muhteşem lezzetteydi.
Son zamanların karides mantısıyla ün yapan gözde mekânı Melengeç’in sahibi Ahmet Özdemir büyük bir hazırlık içindeydi.

Haberin Devamı

Ahtapot ve enginarlı börek

Haberin Devamı

Malzemeler:
* 2 adet haşlanmış ahtapot bacağı
* 1 enginar
* 1 yaprak yufka
* 6 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
* 2 dal dereotu
* 3 dal taze fesleğen
* 1 su bardağı su
* Yarım portakalın suyu
* Yarım çay bardağı limon suyu
* 3 yemek kaşığı zeytinyağı
* 1 su bardağı ayçiçek yağı
* 1 yumurtanın beyazı
* 1 tatlı kaşığı un
* 1 tatlı kaşığı şeker
* Yeterince karabiber ve tuz

Haberin Devamı

Yapılışı: Ahtapot bacaklarını ince ince doğrayın. Tencereye portakal suyu, limon suyu, un, su, tuz ve şeker koyun, enginarı bu suyun içinde yumuşayıncaya kadar haşlayın ve minik küpler halinde doğrayın. Bir kabın içerisinde ahtapot parçalarıyla harmanlayın. Karışımı kaşar peyniri, ince doğranmış dereotu, fesleğen, tuz, karabiber ve zeytinyağıyla lezzetlendirin. Yufkayı 2 cm. genişliğinde şeritler halinde kesin. Hazırladığınız karışımı bu yufka şeritlerinin içine paylaştırın. Üçgen şeklinde sarın ve uçlarını yumurta beyazıyla yapıştırın. Kızgın ayçiçek yağında 3 - 4 dakika kızartın. Afiyet olsun.