Gıdaların insan sağlığına yararları ve zararları bilim insanlarının değişik görüşleriyle, son zamanlarda hiç gündemden düşmüyor. ‘Kötü’ ilan edilip aklanan yiyecek sayısı, gün geçtikçe artıyor. Ama gerçek olan bir konu hiç konuşulmuyor neredeyse... İnsanlar ekonomik durumlarına göre satın alabildikleri gıdaları tüketerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama ortalama yaş ömrü hızla artıyor. Dünya nüfusu kıt kaynakları sürekli tüketiyor. ‘Ne olacak’ tartışmaları yapılırken, “Acaba ölümsüzlüğe çare bulunur mu ilerleyen yıllarda?” diye bir soru düştü aklıma... Düşünmek bile insanı yoruyor!
Aradan üç gün geçti. Amerika’da yaşayan bir dostum gece geç saatlerde bir haber linki gönderdi: “Bilim insanları ölümsüz bir çeşit denizanası keşfettiler”. Ölüme meydan okuyan denizanasıyla (turritopsis dohrnii) ilgili her yaz hatırlatma yaparım. Sahillerde zaman zaman karşılaştığımız denizanaları vücudumuza dokunduğunda kaşıntı yapar, hemen iyileştirmek için sirke sürün.
Ama bu kez ölüme meydan okuyan denizanaları dünyayı sararsa, bizim denizden temin ettiğimiz ve geleceğimizin besin kaynakları tehdit altına girmez mi?
Neyse ki her canlının bir gün ölümü tadacağı inancı var ki, bu haber karşısında biraz rahatlayabiliriz.
TEMİZLİĞİN MÜJDECİLERİ
Gelecekte karanlık bir delik görmenin, ağlamanın ve sızlanmanın kime ne yararı var? Niçin umutlarımız tükeniyor? Bazen yaşanan olumsuzluklar dünyanın sonuymuş gibi algılanıyor.
Sanayi tesislerinin kirli atıkları ve lağım suları, nehirler ile göller için büyük tehlike... Sinai işletmelerin atıklarının azaltılması, lağım sularının kimyasal muameleyle temizlenmesi ve atık su toplama tesislerinin kurulmasından sonra, Avrupa’da bazı göller ve nehirler canlandı. Thames Nehri, bunun örneklerinden biri... Nehir 1957’de o kadar kirlenmişti ki, ‘biyolojik olarak ölü’ ilan edilmişti. Ama alınan tedbirler her şeyin bitmediğini, gerekenler yapılınca ve kurallara uyulunca kaybettiğimiz tüm güzellikleri hâlâ kazanma şansımız olduğunu gösteriyor. Thames Nehri bugün gayet iyi durumda, içinde 125 balık türü yaşıyor. Kirliliğe karşı çok hassas olan denizatı bile nehre döndü.
Beni de geçtiğimiz yıl en çok sevindiren konu, denizatının Marmara’ya dönmesiydi. Beşiktaş balık pazarında televizyon programı yaparken tezgahta gördüğüm denizatı, Marmara için umut ışığım oldu. Güzel şeylerin habercisi gibi geldi. Zaten arkasından uskumru bolluğu ve orkinosların miktarının beş misli artışı, müjdeler veriyor gibi...