Yazın son günlerinde gidebildim Bodrum’a ama geçen yıllara göre daha yoğun olduğunu gözlemledim. Sanırım Palmarina’nın bir hayli etkisi olmuş Bodrum’a. Yeni mekanlar da denedim. İşte onlar...
ASPAT KOYU MÜTHİŞ...
Temiz deniz ve doğa arayanlara, kafa dinlemek isteyenlere, tatilde lüks aramayanlara biçilmiş kaftan Aspat Beach Resort. Makul fiyatlarla Bodrum’un içinde cennet olduğunu anlıyorum. Adeta nehir ile deniz, size huzur vermek için birleşmiş. Kano ile gezinti yapabiliyorsunuz. Rüzgâr sörfü için de ideal.
EVCİL HAYVAN SERBEST
Can dostlarını kimseye emanet edemeyenlere de kucak açmış burası. Birbirinden güzel can dostlar bir kenarda sahipleriyle denize giriyorlar ama kendilerine verilen önemin farkında hepsi.
Sanata düşkün ve parada gözü olmayan sahipleri Murat Balkan ve Rıfat Vardar burayı korumayı başarmış. Azmak’ın karşı kıyısında tarihi bir hamam bulunmuş ve korumaya alınmış. Lelegler’in yerleştiği eski tarihi liman kalıntılarının olduğu Aspat’ta 9000 civarında böcek türü saptanmış.
Her yıl eylül ayının ilk gününden itibaren dünyaca tanınmış heykeltıraşlar gelip çalışma yapıyor.
Yaptıkları heykelleri tesise bırakıyorlar. Ankara’ya dönerken can dostum Tontik’e müjdeyi verdim. Seneye tatile çıkarken onu evde veya veterinerde bırakmayacağız!
HÜNKÂR MARİNA’YA ŞARTTI
Trendy mekânlar, dünya mutfakları... Hepsi denenmesi gereken yerler ama annemin yemeklerini özlediğimde; Türk mutfağında, dünya mutfaklarından da daha leziz yemekler yapılabilir mi diye düşündüğümde, Hünkâr vazgeçilmez adresim.
İstanbul’a her gidişimde Fatih’teki Hünkâr benim için buluşma noktasıydı. Yolda çay bile içmezdim; güne Hünkâr’ın kelle paçasıyla başlayacağım diye. 1950’den beri faaliyet gösteren Hünkâr “Bu âlemde biz de varız” deyip kalitesiyle damgasını vurmuş ve marinaya yakışmış.
Uğurcan Ügümü, babasından aldığı bayrağı zirvelere çıkarmak için kararlı.
NOBU’DA BiR GECE
Bu yıl yeni açılan Yalıkavak Marina’da
ünlü Japon restoranı Nobu’ya ayırdım bir gecemi. Black cod, suşi, kral yengeç, kaya karidesi, waghyu denedim.
Tokyo’daki Japon şefler, en iyi waghyu’nun (Kobe sığırı) Japonya’da yenileceğini söyler. Elbette Tokyo’daki Sazanka’da yediğiniz biraz fark atıyor ama Nobu’daki de güzeldi. Mekan, marinaya renk getirmiş.
Japon mutfağı sevenler için bence kalitesiyle dünyanın her yerinde kendisini kanıtlayan bir mekan.
MANZARAYA DOYAMADIK
Panorama Pasanda Restaurant’ta gün batımından önce yerinizi aldığınızda; yemeğe başlamadan karnınız doyar. Defalarca el değiştiren mekâna Fadime ve Murat Ulucan çifti demir atmış. “Burada Tanrı her saniye resim çiziyor, aynı manzarayı iki kez göremezsiniz” diyor Murat Bey.
Yalıkavak Marina’ya gelen giden tekneler, koyu ziyaret eden yelkenliler; tablo gibiler.
Cevizli kabak, acılı tarator, deniz börülcesi gibi lezzetli mezelerle ve balık simidi, ciğer gibi sıcaklarla geceyi tamamlayabilirsiniz.
Malades Restaurant henüz birinci yılını tamamlamış. Bilkentli çiftin işlettiği bir mekân. Bodrum Marina tam karşısında. Yenilik peşinde koşan gençler titizlik içinde yürütüyor.
Topik, kalamar bacağı salatası, ahtapot dolma, saganaki, çiroz gibi soğuk ve sıcak başlangıçlar güzel.
Tarihi evde gürültüden uzak bir ara sokakta.
VANiLYALI KARiDES TEMPURA
Malzemeler
* 200 gr. karides
* 1 adet küçük boy zencefil
* 1 adet çubuk vanilya
* 1/2 çay kaşığı tarçın
* 3 yemek kaşığı zeytinyağı
* 100 gr. patates nişastası
* 100 gr. tempura unu
* 150 ml. su
* 1 su bardağı ayçiçek yağı
* Yeterince tuz
Karidesleri temizleyin ve kabın içerisinde kabuklarını soyup; rendelediğiniz zencefil, çubuk vanilya, tarçın, tuz ve zeytinyağı ile lezzetlendirin.
Bu sosun içerisinde birkaç saat beklettiğiniz karidesleri patates nişastasına bulayın. Tempura ununu su ile beraber yoğun bir kıvam elde edene kadar iyice çırpın. Patates nişastasından sonra karidesleri tempura sosuna bulayın ve kızgın ayçiçek yağında 6 dakika kızartın.
Afiyet olsun.