Geçen hafta kısa süreliğine Antalya’ya gittim. Yaz aylarında yoğunluğuna alıştığım tatilin başkentini, mayıs ayında da hareketli gördüm. Turistler seçim falan dinlemiyor. Marka olmuş tesislere akın ediyorlar. Bir gece konakladığım ‘Limak Lara Oteli’nde tek bir boş oda bile yoktu. Uzun yıllardır yabancı dostlarımın dilinden düşürmediği bu tesise gelmeyi planlıyordum ama bir türlü fırsat yaratamamıştım.
Yemek kalitesi, animasyonu, SPA merkezi, mavi bayraklı denizi, temizliği, konukseverliği ve doğal güzelliğiyle her zaman farklılık yarattığını görüyorsunuz. Her yıl tatilini burada geçiren turistler, kaliteli hizmete duyulan olumlu tepkinin göstergesi. Akdeniz’in maviliği, ruhunuzun ve vücudunuzun yorgunluğunu gideriyor burada. Güler yüz, iyi hizmet ‘Limak Lara’nın en belirgin özellikleri. Kapıdan girer girmez karşılaştığınız sıcak yüzler, evinize geldiğinizi hissettiriyor.
Yeni restoran aradım
7 Mehmet dışında daha önce adını duyduğum pek çok mekân kapatmış. Kışın iş yapmayan restoranların sadece yaz aylarındaki işleriyle ayakta durması zor.
Arzum Dönercisi, Halaoğlu Köftecisi, Kelleci Hasan, Antalya Kuyu Tandır gibi yerler yine var ama birkaç saat keyifle oturacak yer arıyor insan. Yemeğin yanında keyifli güzel şeyleri içmeyi de... Kale içinde açılan ‘Seraser’ güzel bir mekân. Ambiyansı ve yemekleri farklı. Akşamları jazz müziği var. Ama öğle yemeğine gittiğimiz için müzik dinleyemedik. ‘Seraser’ gibi çok fazla yer olsun istiyor insan tatilin başkentinde.
Yanıksı donduma
Antalya’ya gidip ‘Zamora’ya uğramadan dönülmez. İki şubesi bulunan ‘Zamora’nın Kırcami’deki yerinde uzun bir zaman geçirdim. Arka taraf bağ bahçelik. Püfür püfür esen rüzgâr, gerçek keçi sütünden yapılan yanıksı dondurma keyif yaşatıyor. Dilim hemen gülümsedi dondurmayla temas edince. Çünkü o da bıktı artık “Süt tozundan ve kremadan yapılan dondurmaları yeme” diye beni ikaz etmekten. 75 yıllık bir dondurmacı burası. 1940’lı yıllarda Esnafspor’un kalecisi Mustafa Yaşa, İspanyol kalecisi ‘Zamora’ya benzetildiği için ‘Zamora’ diye anılırmış. O gün bugündür dondurma, börek ve tatlılarıyla ünlü ‘Zamora Pastanesi’ ismini buradan almış.
‘Zamora’, dededen toruna devam ediyor. Manavgat’ın yerli susamından yapılan tahin ve helvası muhteşem lezzette. Burada ne glikoz şurubu, ne ithal susam, ne de süt tozu kapıdan içeri girmiyor. Dedelerin kullandıkları doğallıktaki hammaddeleri işliyorlar. Keçi sütünü kazanda pişirdikten sonra ağır ağır dibini tutturuyorlar, yanık kokusu buradan geliyor. Dondurma da, helva da, börek de gerçekten fark atıyor.