Dışarıda yemek yeme alışkanlığının hızla arttığı son yıllarda keyfin ve kolaylığın getirdiği yararlar kadar pek çok sorun da var...
Fareyi kapanın içine çekebilmek için güzel bir beyaz peyniri yem olarak koymuşlar. O da kokusuna dayanamayıp iyice yanına yaklaşmış. Tam bir karışlık mesafede mutluluktan “Aman Allah’ım bu bir tam yağlı koyun peyniri, hem de Ezine!” deyip, süratlice uzaklaşmış kapanın yanından, “Bu işte bir bit yeniği” var diye.
UCUZDAN UZAK DURUN
Geçenlerde ünlü bir işadamı dostum “Öğlenleri çok ucuz dil balığı yiyorum” deyince gözlerimi fal taşı gibi açtım. “Aman” dedim “Bir yanlışlık olmasın, hem ucuz hem dil balığı hem de bu mevsimde! Söylediğiniz fiyata tavuk bile yiyemezsiniz” diye kendisini aydınlatınca bir dahaki gidişinde balığın kendisini görmek istemiş. İşletme sahipleri “Servis ettiğimiz balık dil değil, panga” deyince kendisini bilgilendirdiğime oldukça mutlu oldu.
Ucuz yiyeceklerden kâr edeceğiniz parayı önünde sonunda doktora ödersiniz. Ucuz yiyecek demek kimyasalı bol, hammadde malzemesi kötü, lezzetlendiricisi yapay yiyecek demektir.
NİÇİN ÇOK YİYORUZ?
Amerikalı Profesör Brian Wansink, “Niçin düşünmeden daha çok yemek gayreti içinde oluyoruz” diyerek ‘Mindless Eating/Akılsızca Yemek’ isimli bir kitap yazmış. İçinde bir sürü deneylerden, deneklerin hangi uyarıcıya nasıl tepki verdikleri konusunda canlı örnekler var. Dışarıda yemek yeme alışkanlığının hızla arttığı son yıllarda keyfin ve kolaylığın getirdiği yararlar kadar pek çok da sorun var.
BÜYÜK PAKETLERE DİKKAT
Midemizin boş olduğu zamanlarda en etkili sinyali, mutfağımızda bize bakan büyük paketlerden alıyoruz ve açınca bitirmeye çalışıyoruz. Yapılan deneylerde daha küçük paketlerden fazla sinyal almadığımız ve bir küçük paket yiyeceği bitirdiğimizde ikincisine yeltenmediğimiz ortaya çıkıyor.
Amerikalı tüketiciler üzerinde yapılan araştırmada, özellikle iş çıkışından sonra verilen büyük paketlerdeki siparişlerde, yanında soslarla sunulan yiyeceklerin ilerleyen saatlerde vücutta bol kalori, yağ ve kilo olarak kaldığı ortaya çıkmış!
Bu uygulama restoranlarda da çok yaygındır. Sürümün fazla yapılması istenilen yiyecekler önce sunulur. Çünkü eğer karnımız çok acıkmışsa ilk yediğimiz yemekler çok lezzetli olacaktır. Ana yemeğe sıra gelmeden özel duygusal tokluk ile belki de en kaliteli protein alacağınız yemeği yemeden doygunluk hissiyle sofradan kalkacaksınız.
BARDAK İLÜZYONLARI
İçeceklerde bardakların uzun olanını tercih ederiz. Sanki uzun bardakta daha fazla içki var diye aldanırız. Özellikle toplu davetlerde algımızı etkileyen pek çok tuzakla karşılaşırız ve açık büfeden tabağımızı tıka basa doldururuz. Sağlığımıza hiç yararı olmayan, göz önünde bulunan makyajlanmış ürünlere öncelik verir ve sanki mecburmuşuz gibi tabağı bulaşıkhaneye tertemiz gönderme yarışına gireriz.
Şekerli içeceklerden vazgeçemiyoruz. İleride başımıza dertler açacağını bile bile. Son vurucu darbeyi envai türlü tatlı standından yeriz. Ama şunu da unutmamak gerekir: İnsan kendi mezarını dişleriyle kazar.
Canınız sıkıldığında değil, acıkınca yemeyi tercih edin. Tabağınız büyük boydaysa yiyeceğinizi de çok daha fazla koyarsınız. Büyük bir tabağın ortasında küçücük bir porsiyon, gözünüzü doyurmadığı gibi sizi az yediğiniz yanılgısına sokabilir. Küçük tabaktaki aynı miktar yemek tabağınızı doldurup tıka basa yediğiniz algısını yaratacaktır. Pek çok anekdot var kitapta ama son söz şu: “Ne yediğimizi bilelim ama çok yemeyelim.”
AHTAPOT PANE
Malzemeler:
150 gr haşlanmış ahtapot
1 su bardağı un
1 su bardağı galeta unu
1 adet yumurta
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı kekik
1 çay kaşığı kırmızı toz biber
1 adet orta boy patates
1 su bardağı ayçiçek yağı
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Yeterince tuz
Yapılışı:
Ahtapot bacaklarını 2 cm. uzunluğunda doğrayın, zeytinyağı, tuz ve baharatlarla soslayın. Sırasıyla un, yumurta ve galeta ununa bandırın. Bu işlemi iki kez tekrarlayın. Patatesi soyup ince ince dilimleyin ve tavada ısıttığınız ayçiçek yağında kızartın. Aynı yağda ahtapot parçalarını de altın sarısı rengi alana kadar kızartın. Mayonezle birlikte servis edin. Afiyet olsun.