Stres, biriken yükler ve bruksizm

Araştırmalar, bu şikayetin toplumda hızlıca arttığını gösteriyor. Bruksizm, temporamandibular eklem yani çene eklemi sorunlarında olası sebeplerden biridir. Çene eklemi sorunlarına, enfekte dişler, kronik kulak iltihabı, sinüs enfeksiyonları, geçirilmiş kulak ve diş eti cerrahileri, kalmış diş kökleri, periodontal patolojiler de yol açabilir. Çene, diş kapanış bozuklukları da çene eklem patolojisine yol açabilir. Hatta vücut postür bozuklukları ve ayak tabanındaki bozukluklar bile çene eklemi sorunlarıyla ilişkili olabilir.

Bruksizm (diş gıcırdatma, diş sıkma) uyanıkken ya da uyurken olabilir. Uyurken dişlerini sıkan hastalarda, uyku apnesi ve horlama gibi bozukluklar da sıklıkla olur. Ayrıca uzun süreli bruksizmde çene eklem bozuklukları, baş ağrıları, hasarlı dişler gibi sorunlar da bizi bekler. Çene eklem patolojilerine tinnitus ve vertigonun da eşlik edebileceğini unutmayalım.

“Neden oluyor?” derseniz genetik, fiziksel ve patolojik birçok faktörün birleşmesinden diye yuvarlak bir cevap verebiliriz. Ama bruksizm şikayeti olan kimle karşılaşsam anksiyete, stres, öfke, hayal kırıklığı, gerginlik, derinlerde bloke olmuş duygular rahatsızlığa eşlik etmekteydi. “Alkol, sigara, uyuşturucu, kafeinli içecekler ve bazı antidepresanlar bruksizm oranlarında artışla ilgili olabilir” diyen yayınlar da var.

Uzmana başvurmak şart!

Eşinizin ya da kendinizin diş gıcırdattığını duyuyorsanız; sabah dişlerde, çenede, boyunda, yüzde, şakaklarda ağrı ile uyanıyorsanız, uyku bozukluğunuz varsa, arada çenede kilitlenme oluyorsa, çeneden kıtır kıtır sesler duyuyorsanız, uzmanına başvurun derim. Bu konuda uyarıyorum çünkü ABD’de yapılan bir çalışmada kendiliğinden bruksizm şikayetini bildiren hastalar sadece yüzde 20, yüze 65’i ise detaylı bir sorgulamada semptomlarını ifade etmişler.

Bruksizm ile ilgili bir enteresan çalışma sonucu da şöyle; çene kasları, dişler ve nöronal sistemdeki yoğun aktivasyon, non-REM uykuda yoğunlaşıyor. Çene ve dişler yoruluyor, yıpranıyor. Diş-çene hareketlerinden yiyecek gelecek zanneden zavallı mide bol asit salgılıyor. Zaten altta yatan yoğun stres ve bol asit salgısı uzun süre devam ederse, midede ülsere yol açıyor. Nereden nereye...

Uzman bir diş hekimine ya da KBB hekimine mutlaka başvurmalıyız. Şu anda en çok uygulanan yöntemler diş plakları ve masseter botoks uygulamaları. Bazen kas gevşetici ve ağrı kesiciler de verilebiliyor. Bu yöntemler zaman kazandırsa da, çoğunlukla kalıcı sonuç için derinlerde bloke olmuş duyguları, hayal kırıklıklarını, gizli öfkeleri, kronik stresi de rahatlatan bazı yöntemlerin de tedaviye eklenmeli. Ayrıca çene kaslarındaki gevşemeyi doğal yollarla da sağlamak mümkün.

Akupunktur, nöralterapi ve bioregülasyon

Örneğin akupunktur, bu yöntemlerin en etkililerindendir. Hem stresi dengeler, depresyon tedavisinde etkindir hem de çene kaslarını gevşetir, kan-damar akışkanlığını artırarak iyileşmeyi hızlandırır. Çenedeki yıpranmış dokuların çok daha hızlı iyileşmesini sağlar. Yüz felçlerinde dahi akupunkturun iyileştirici etkisi son derece yüz güldürücüdür. Ben akupunktur uyguladığım hastalarıma nöralterapi de uygulayarak etkinliğini hızlandırıyorum ve artırıyorum. Bir diğer yöntemimiz bioregülasyon. Ruh, zihin, beden dengesiyle çözüme ulaştırır.

Hipnoz ve homeopati

Bloke olmuş duyguları, gizli öfkeleri, hayal kırıklıklarını, korkuları boşaltmamız gerekiyor. Bunun için de bazen hipnoz, bazen bioregülasyon, bazen homeopati, bazen de hepsini bir kullanıyorum. Elbette başka gevşeme yöntemleri de bu yolculukta kullanılabilir. Eş zamanlı metabolik dengemizi ve bağırsak sağlığımızı iyileştirmek, sağlığa ulaşma yolunu kısaltıyor. Zira bağırsak geçirgenlik bozuklukları, gıda intolerans ve alerjileri ile burun, ağız mukozalarında kalınlaşma, polip, ödem sorunları arasında da yakın ilişkileri mevcut. Bunlar da bruksizme yatkınlık yaratıyor. Hep söylediğim gibi ruh, zihin, beden birlikte bu engelleri kalıcı aşabiliyor. Detaylı bilgi edinmek isterseniz Instagram hesabımız.

Sorunlar vücudumuza yansır

Problemlerini yaşamayıp, yansıtamayıp, çözemeyip içine atan; gittikçe daha derine gömmeye çalışan bir hastaya vücut bir gün “Dur” der ve o sorunun bozuk enerjisini bir organına yansıtır. Bugünkü konumuzda o sorunun yansıdığı yer çene kasları. Bu duruma tıpta ‘somatizasyon’ diyoruz. Problemlerini anlatamamak mı daha büyük problem, problemleri yaşamak mı daha büyük bir problem? Problemleri yaşayamadığımız, boşaltamadığımız zaman onu bir organımızda canlandırıyoruz, bir organımıza yansıtıyoruz. Böyle bir durumda herhangi bir yöntemle çene kaslarını gevşetmek ya da dişlerin arasına birbirine değmesini engelleyecek bir yumuşak ara madde koymak bize şüphesiz zaman kazandırır, dişlerin yıpranmasını önler ama mutlaka kök nedene inecek bir tedaviyi de bu arada planlamalıyız. Bana vücudumuzu çok uzun süre kandıramazmışız gibi geliyor, siz ne dersiniz?

@drhasancaglargurol ve 0536 725 5454 numaralı WhatsApp hattından bizlere ulaşabilirsiniz. Sevgi, sağlık ve huzurla kalın.