Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Her üç kadından biri, şiddet görüyor. 2017 yılında 409 kadın öldürüldü. Bunların üçte biri eşinden ayrılmak istediği için cinayete kurban gitti. Fiziksel, cinsel ve sözel şiddet rakamları çok daha korkunç. ATV’nin bu hafta yayına giren dizisi ‘Sen Anlat Karadeniz’, işte bu yüzden çok anlamlı bir proje.

24 yaşındaki Nefes, saplantılı bir adam olan Vedat tarafından adeta zorla alıkonulmuş ve bu ilişkiden bir de çocuk olmuştur. Neredeyse her gün işkenceye varan bir şiddet görmektedir. Nefes, daha fazla dayanamaz ve çocuğunu da alarak evden kaçar. Vedat’la iş yapan Karadenizli ailenin asi çocuğu Tahir, kendisine sığınan bu kadına arka çıkar. Hem de tüm ailesini karşısına alarak. “Kocasıdır, döver de sever de” diyerek şiddeti görmezden geliyoruz ne yazık ki. Kadınlar bile hemcinslerinin uğradığı şiddete kayıtsız kalıyor. Yalnız kalan kadınlar da çaresiz, kaderine boyun eğiyor. ‘Sen Anlat Karadeniz’, bu toplumsal suskunluğumuza meydan okuyor adeta.

Haberin Devamı

‘SEN ANLAT KARADENİZ’

Dizinin yönetmeni ve yapımcısı Osman Sınav’a bu durumu sordum. Şunları anlattı: “Yeni bir sayfa açmak istiyoruz. Amacımız, düşündürmek ve tartışma yaratmak zaten. Resmi nikah bile olsa, kimse bir kadını zorla alıkoyamaz. Karadenizli muhafazakâr bir aile, tüm toplumsal baskılara karşı gelerek, şiddete uğrayan bir kadını çocuğuyla beraber sahiplenecek. Üstelik bu destek, destansı bir aşk hikayesine dönüşecek. Çünkü Nefes tüm yaşadıklarına rağmen hâlâ masumiyetini koruyor.”

Genelde böyle hikayelerde, kurbanlar kurtarıcılarına değil, şiddet ve baskı uygulayanlara aşık oluyor. Burada ise, şiddete karşı duran, destekleyene. Kırsalda yaşayan muhafazakâr bir ailenin seçilmesiyse, toplumsal mesaj açısından çok doğru. İlk bölümün hem yüksek reyting alması, hem de sosyal medyada ilgiyle karşılanması beni çok sevindirdi. Böyle bir projeyi hayata geçiren Sınav ve ATV’yi tebrik etmek lazım. Tüm ekibin eline sağlık.

‘ALİYA’ NASIL BİR DİZİ?

1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta, Bosna halkı tarihin en büyük katliamlarına ve işkencelerine maruz kaldı. Yugoslavya parçalanınca Sırplar, Bosnalılara soykırım uygulayarak, göçe zorladılar. Fakat Bosna halkı kazmayla, kürekle ve evindeki tüfekle direniş gösterdi. İşte bu direnişin sembol lideri Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’ti. Tüm halkı direniş için kenetleyen Aliya, “Muzaffer bir komutan olmayı değil, bir çocuk daha ölmesin diye, barışı getiren kişi olmayı istiyorum” diyen bir lider. “Öldüğümüzde değil, düşmana benzediğimizde kaybederiz. Zulüm yaparsak, zulme karşı savaşmamızın anlamı kalmaz” sözleriyle halkını kin ve nefretten uzaklaştıran, barışçıl bir devlet adamı. İktidara gelenlere asla kibre düşmemesini öğütleyen, kendisi için bir anıt mezar bile istemeyen, tüm dünyaya örnek olabilecek bir lider.

Haberin Devamı

Önümüzdeki hafta yayına girecek altı bölümlük dizi, Aliya’nın çocukluğundan itibaren hayatı, Yugoslavya’nın parçalanması, Bosna Savaşı, katliamlar ve bir halkın topyekün direnişini anlatıyor.

Dizinin yönetmeni Ömer Gökhan Erkut, çekim sürecini anlattı. Erkut, “Televizyondan ve gazetelerden görüyorduk yaşanan trajediyi ve katliamı. Ama canlı tanıklardan dinleyince, ‘Katliam’ deyip geçtiğimizi gördük. İnsanın aklına hayaline sığmayacak işkencelere maruz kalmış Bosnalılar” diyor. Bosnalılar, Sırplar ve Hırvatlar iç içe hayatını sürdürüyor orada. Yaşanan savaşın
ve katliamın tedirginliği devam ediyormuş hâlâ. Savaş dizisi çekmelerine rağmen, kuru sıkı patlatamamış, trafiği bile kapatamamışlar.

Haberin Devamı

Yönetmen Erkut, İzzetbegoviç’i canlandıran Yurdaer Okur için, “Öyle şahane bir performans sergiledi ki, keşke yaşasaydı ve Aliya da görseydi” diyor. Uzun bir hazırlık ve araştırma yapan oyuncu, çekimler esnasında bile Aliya’yı tanıyan herkesle konuşmaya ve en küçük detayı bile atlamamaya dikkat etmiş. Bu zor ve anlamlı projeyi gerçekleştiren TRT ve Sancak Medya’yla birlikte tüm ekibin eline sağlık. Yolları açık olsun.

Son sözü yine Bilge Kral’a verelim: “Hiç kimse intikam peşinde koşmamalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama geleceğinizi geçmişte aramayın!”