'Yasak Elma’nın kostüm asistanı Talat Bulut hakkında taciz iddiasında bulunmuş, olay adliyeye taşınmış ve savcılık da yeterli delil yok diye takipsizlik kararı vermişti. Yapımcı
Fatih Aksoy, “Dava açılsaydı, kadrodan çıkarırdım” dedi ama açılmadı. “Sözleşme olduğu için devam edecek” şeklinde konuştu. Projenin yönetmeni, oyuncuları ve ekipten bazı kişilerse taciz iddiasında bulunan arkadaşlarının yanında olduklarını söyleyip, “Asıl cevabı vermek için mahkeme sonucunu bekleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Kararın ardından bir grup insan sosyal medyadan yapımcıya Bulut’u kadrodan çıkarması çağrısında bulundu. Başrol oyuncusu Şevval Sam karardan hoşnut olmadığını ama çalışmaya mecbur olduğunu belirtti. Şimdiye kadar olanlar özetle bu. Peki ya, bundan sonrası?
Görünen o ki, gelinen durumdan Talat Bulut’tan başka kimse memnun değil. O, hem hukuken haklı çıktığına hem de işine devam edeceğine seviniyor. Fakat bu kadar tepkiden sonra sette sürekli bir gergin havanın olacağı da kesin. Herkes işini yapacak ama mutlu çalışmayacak. Aynı şey aktör için de geçerli. Setlerde birbirine küs olup, 100 bölüm aşığı oynayanlar var. Sahne çekilirken sarılırlar, ‘Kestik’ denince, birbirinin yüzüne bile bakmadan giderler. Bu gergin durumu ekrana yansır mı? Mutlaka yansıyacaktır. Sonuçta ne kadar profesyonel bir iş olsa da, kimse duygulardan arınmış bir şekilde oynayamaz.
Seyircinin tepkisi ne olacak, herkes bunu merak ediyor. Dizinin ağırlıklı izleyicisi kadın çünkü. Reyting aldığı sürece, sette asgari bir çalışma ortamıyla bu iş sürer. Yapımcı, “Gittiği kadar gitsin” deyip olayı akışına bırakabilir. Kanal da reyting sonuçlarına bakar. Eğer hava devam edilemeyecek kadar kötüyse ne olur? Oyuncu değişikliği yapmak için artık çok geç. Son bir seçenek, senaryo değişikliğiyle karakteri öldürmek...
Taciz, çok hassas bir konu. Kesin emin olmadan birini bu iddiayla suçlamaya çekinirim ben. Konuyu yazmak bile istemiyordum ama bu sorularla çok karşılaştığım için yazmak zorunda kaldım. Yazmamak görmezden gelme, bu da erkek tarafında olmak gibi görülüyor. Ne kadın ne erkek tarafındayım... Doğru tavır ne olmalıydı?
O sete gitmek...
Biri kostüm asistanı biri başrol oyuncusu, güçler eşit değil. Ama gelinen noktada Bulut yalnız kaldı. Diyelim ki tamamen haklı, tacizde bulunmadı. İddiada bulunan kişi davranışı yanlış anladı, hatta daha da ileri gidelim, ünlü olmak için asılsız bir iddiada bulundu. Aktör tabii ki kendini savunacak, haklılığını ispat etmeye çalışacak. Hukuk karşısında bunu şimdilik sağladı. Ama bu kadar olay ve tepkiden sonra o sete gitmezdim ben. Bunu yapmak suçu üstlenmek değil, haklı duruşu göstermektir. Sadece sözleşmeden doğan hakla sete gitmek, üzerindeki gölgeyi sonsuza kadar devam ettirmekten başka hiçbir işe yaramayacak.
OSCAR’A KİM GİTMELİ?
Her yıl ‘Yabancı Dilde En iyi Film Oscarı’na aday adayı seçip gönderiyoruz. Yönetmen, yapımcı, senarist, sinema yazarı, oyuncu gibi mesleklerden temsilcilerin oluşturduğu bir kurul seçiyor adayı. Seçilen film hakkında tartışmalar bitmiyor. Çoğunlukla da bu işler, finale kalamıyor ve hatta aday bile olamıyor. Biz de adaylığa seviniyoruz. Bu yıl ‘Ahlat Ağacı’ seçildi. Nuri Bilge Ceylan daha önce ‘Uzak’, ‘Üç Maymun’, ‘Bir Zamanlar Anadolu’da adlı filmleriyle aday adayı olmuştu. 1964’ten beri Oscar’a film gönderiyoruz. ‘Susuz Yaz’dan ‘Güneşi Gördüm’e, ‘Eşkıya’dan ‘Dondurmam Gaymak’a, ‘Kelebeğin Rüya’sından ‘Güneşin Bittiği Yer’e, en son ‘Ayla’ya kadar kadar... İlk dokuza kalıp, aday olabilen tek film ‘Üç Maymun’du. Filmin Oscar’a uygun olup olmadığından bağımsız, dünyada en çok tanınan yönetmen Nuri Bilge Ceylan. Dünyanın en prestijli ödüllerini aldı, kurul da seçim yaparken en başta bunu gözetti.