Şu an yayında birçok romantik komedi dizisi var. ‘Kiralık Aşk’, ‘Aşk Yeniden’, ‘Aşk Yalanı Sever’, ‘Hayatımın Aşkı’, ‘Tatlı İntikam’ ve ‘No:309’… Yeni gelenler: ‘Hayat Sevince Güzel’, ‘Aşk Laftan Anlamaz’, ‘Seviyor Sevmiyor’ ve ‘Rengarenk’… Konuşulan, yazılan, planlananları saymıyorum bile.
“Tabii ki çok reyting alıyorsa kanallar da böyle diziler yapmaya devam eder sonuçta ticari bir iş” diyebilirsiniz. Üzgünüm ama öyle değil. Abarttığımı düşünenler olabilir, hemen matematikle yanıt vereyim. Mayıs ayında en çok izlenen 10 program arasında AB grubunda hiç romantik komedi dizisi yok. Tüm izleyicilerde ise sadece iki tane. Diğer aylarda durum farklı değil.
10 reyting barajını geçen diziler ‘Diriliş Ertuğrul’ ve ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’... Bırakın onu 5 reyting barajını kıl payı geçebilen bir dizi var, ‘Kiralık Aşk’...
Gün birincisi olan bir tane bile romantik komedi yok.
Rakamlarla gördüğünüz gibi romantik komediler reyting başarısı getirmiyor. İhtiyaçtan fazla olduğu halde, daha yenileri de yolda. Ekonominin temel kurallarına da aykırı gelişiyor. Başarı yok, arz fazlası var. Otomatik olarak önce fiyatlar düşer, sonra da ekonomik değeri ve varlığı.
Bir faaliyet sadece ticari amaçla yapılmaz. Bazen sosyal sorumluluk, bazen prestij ya da sanat kaygısı için yapılabilir. Keşke olsa ama yok, tamamı ticari kaygılarla yapılıyor.
‘Böyle bir durum varsa neden bu kadar çok yapılıyor’ diye sorarsanız, bence herkes ‘Kiraz Mevsimi’, ‘Aşk Yeniden’ ya da ‘Kiralık Aşk’ın ilk sezonu gibi bir başarıyı ‘belki’ tuttururuz diye düşünüyor. Ama o zaman bu kadar çok yoktu. İhtiyaç fazlası değildi yani.
Sadece aşkla karın doyar mı?
Hepsi birbirinin formülünü, yani aynı formülü kullanıyor ve zorunlu olarak benziyorlar. Başarı için sıyrılmak, farklı bir şey yapmak gerekmez mi? “Aynısını yaptım, benimki niye tutmadı” diye sormaya lüzum yok, cevap soruda saklı.
“Aşk dünyanın her yerinde izlenir” ama nasıl hayatta sadece aşk yoksa, film ve dizilerde de ‘sadece aşk’ karın doyurmaz. Bir hikaye anlatmanız, bir dünya kurmanız gerekir. ‘Titanik’ de, ‘Eşkıya’ da, ‘Asmalı Konak’ da ve ‘İkinci Bahar’ da bir aşk hikayesidir. Bunları birbirine benzetmek, aynı şeyi anlatıyor demek mümkün mü?
Romantik komedilerin sonu trajedi mi?
Pastayı küçültüyorsun, paylaşanların sayısını arttırıyorsun, birbirine benzetiyorsun. Bunun sonunda nasıl başarı beklersin?
Aklıma nedense ışıltılı vitrinleri, pahalı ve gösterişli dekorlarıyla mobilyacılar çarşısı, kuyumcular çarşısı vs. geldi. Şimdi hepsi şehrin dışında, ‘yalnız ve güzel’ler…
Bu romantik komedi fırtınası sonunda sektörü yakıp yıkacak ve her şeyi alıp götürecek. Önce ekranın dışına doğru itilecekler ve sonları trajediye dönecek. Bir daha soruyorum, tehlikenin farkında mısınız?
DEMET AKBAĞ’I GÖRMEKTEN MUTLUYUZ
Bu akşam Show TV’de ‘Demet Akbağ ile Çok Aramızda’ yayına başlıyor. Şakalar, sürprizler, komedi ve aksiyon gibi vaatleri olan bir program. Sloganında da dediği gibi tanıdık yüzler olacak.
Bir kere günü çok doğru. Cumartesi akşamlarını dizi yerine bu tür show’larla geçirmeyi isteyen çok seyirci var. Sunucusu ise tam isabet. Onu her gördüğümüzde yüzümüzü gülümseten, hep iyi işlerde yer almış, ‘temiz’ kalmış bir
oyuncu. Bize ‘Bir Demet Tiyatro’yu, ‘Vizontele’yi, ‘Eyyvah Eyvah’ı, ‘Neredesin Firuze’yi, ‘Tersine Dünya’yı ve ‘Hükümet Kadın’ı hatırlatan bir yüz.
Akbağ’ı aramızda görmekten mutluluk duymadık mı?