Bu sezon en çok konuşulan ve konuşulacağa benzeyen dizisi ‘Kösem Sultan’da ‘Safiye Sultan’ rolünü Hülya Avşar canlandıracak. Yapım şirketi TİM’S Prodüksiyon’un Avşar’a bazı şartlar öne sürdüğü basında yazıldı. Yarışmalarda jüri olmayacak, magazin haberlerine çıkmayacak, reklam filmlerinde oynamayacak vs. 30 yıldan fazla bir süredir birçok dizi ve sinema filminde başrol oynayan Avşar’ı şimdiye kadar herhangi bir karakterin adıyla anabildik mi? Hayır. Avşar her daim Avşar kızı oldu. Oynadığı hiçbir karakter onun markasının üzerine çıkamadı.
Seyirciyi karaktere inandırabilmek gerçekten çok zor. Inandırdınız mı işiniz de o ölçüde kolaylaşıyor. Açıkçası ben gerçekten çok merak ediyorum. Bunca yıl boyunca ismini marka haline getirmiş Hülya Avşar, gerçek kimliğini unutturup ‘Safiye Sultan’ olduğuna seyirciyi inandırabilecek mi? ‘Safiye Sultan’, 700 yıllık Osmanlı tarihindeki bunca sultanı yenip adını hafızalara kazıdı. Bakalım Hülya Avşar’a gücü yetebilecek mi?
KORE DİZİLERİ YEŞİLÇAM UYARLAMASI MI?
Kore uyarlamalarının birçoğu ilgi görüyor. Kore dizilerine baktığımda sanki Yeşilçam’dan feyz almışlar gibi hissine kapılıyorum.
Düşman ailenin çocuklarının aşkı, fakir ama gururlu erkeklerin yükselişi, yoksul kızın kendini zengin aileye kabul ettirmeye çalışması, yıllar sonra ortaya çıkan çocuklar, ana – babalar vs.
Amerika gibi kapitalizme övgü de pek rastlanmıyor. Aşk, aile, söz ve dostluk her zaman paradan değerli. Esas oğlan para kazanmak istiyorsa mutlaka ‘soylu’ bir nedeni var. Ailesi için, aşkı için bunu yapmak zorunda kalıyor. Bizim toplumdaki gibi zenginlik değil yoksulluk gurur duyulan bir durum. Aile de her şeyden önemli. Anaya babaya ses yükseltmek, onların sözünden çıkmak, kafasına göre takılmak hoş karşılanmıyor. Aşkta cinsellik pek yok. Herkes ‘masumane’ bir şekilde seviyor ve sonunda mutlaka evlenmeyi hedefliyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sizin anlayacağınız, Amerikan dizileri zorlar ama Kore bize uyar!
HANGİ UYARLAMA BİZE UYAR?
Amerikan uyarlaması Little ‘Pretty Liars’, yani ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ yüksek bütçeli, iyi oyuncu kadrosu olan kaliteli bir yapım. Ne var ki, reytinglerde bekleneni vermedi.
Amerika’da efsane olmuş bir çok dizi Türkiye’de uyarlanmaya çalışıldı ama genelde başarılı sonuçlar alınamadı. ‘Evli ve Çocuklu’ ve ‘Altın Kızlar’ ilk akla gelenler. Bir Amerikan dizisini severek izleyebiliriz ama onu Türkiye’de yaşanan bir hikayeymiş gibi anlatıp inandırmak kolay değil. Aramızda çok büyük kültürel farklar var. Üstelik de seyircilerimizin beklentileri, beğenileri çok farklı.
Karmaşık, anlaşılması zor hikayeleri çok sevmiyor bizim seyirci. Bundan ziyade duygusal meselelere ilgi gösteriyor. Bu aşk da olabilir, aile meselesi de olabilir. Fazla bireysel, özgürlükçü, kapitalist Amerikan dünyası bize pek uymuyor. Cinsellik odaklı aşk, aileyi amaçlamayan flörtler, ailesiz akrabasız hayatlar yakın gelmiyor. Namus cinayetlerinin işlendiği ülkemizde ‘kusursuz cinayetler’, seri katiller ilgi görmüyor. Iş dünyasını görmeyi sevmiyoruz, parayı sadece kötülerin sevdiği kirli bir oyuncak gibi görmek istiyoruz. Yuva yıkanın yuvası olmasın istiyoruz.
Dünya değişiyor ama değişen dünyaya dizi seyircisi hâlâ direniyor…