Show TV ‘Mayıs Kraliçesi’nden boşalan salı gününü yine bir Kore uyarlamasına ayırdı, ‘Kış Güneşi’. Bir cinayet, intikam ve çalınan hayat hikayesi. Entrika, sırlar, birbirinden koparılmış ve iki farklı hayat yaşan ikiz kardeşler. Mutsuz evlilikler, ihanetler... Yani neredeyse her şey var ‘Kış Güneşi’nde...
Endemol Shine’nın yapımcılığındaki dizinin yönetmeni ‘Ulan İstanbul’u başarıyla çeken Murat Onbul. Senaristler Ayça Mutlugil, Alev Toprakoğlu, Erkan Çıplak, Hale Çalap ve Tuba Bilir. Oyuncu kadrosu da oldukça iyi Şükrü Özyıldız, Aslı Enver, Şenay Gürler, Başak Parlak, Mahir Günşıray, Hakan Boyav, Hakan Gerçek, Mehmet Esen ve Okan Selvi…
Bir ekip, reji ve prodüksiyonla tempolu ve bol aksiyonlu bir birinci bölüm izledik. Yayın günü olan salı akşamı çok zor. ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’, ‘Survivor’, ‘Hayat Şarkısı’ ve ‘Aşk Yeniden’ gibi rakipleri var.
Senaryonun riskleri neler?Babasının katili tarafından yoksul bir aileye verilen Efe öldü sanılmaktadır. Yedi yaşında şahit oldukları yüzünden hayatı tehlikededir. 20 yıl sonra ikiz kardeşiyle buluşur. Fakat Efe yerine yanlışlıkla kardeşi Mete öldürülür. Efe de, ikiz kardeşinin yerine geçip hem annesine kavuşacak, hem de babasının ve kardeşinin intikamını alacaktır.
Yoksul bir balıkçı olan Efe, ölen ikiz kardeşinin yerine geçip iş adamı olacak. Annesini ilk defa görecek. Çocukluk arkadaşıyla evlenmiş, aldattığı karısı tarafından ihaneti yeni öğrenilmiş ikiz kardeşinin oldukça zor olan hayatını yaşayacak. Aslında hem merak unsuru fazla hem de inandırıcılık riski taşıyan bir durum. Karakterin zor duruma düşmesi, çevresinin düşmanlarla dolu olması, sürekli tercih yapmak zorunda kalması, senaryonun cazibesini her zaman artırır. Ama özellikle ikiz kardeşinin karısıyla bir aşk ihtimali hikayenin en büyük riski.
Cinayet, intikam, mafya da var, mutsuz evlilik, aldatma ve aşk da. Fakat bütün bu hikayelerin ve karmaşık ilişkilerin hemen anlaşılması zor. Yine senaryoya büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu dizi ve hikaye bolluğu içinde derdini tane tane anlatabilmesi gerekiyor. Her ne kadar kültürü bize benziyor desek de, sonuçta Kore hikayesi. Ekranda kalıcı olabilmesi için seyircinin beklentilerine uygun, kabullenebilecek şekilde uyarlanabilmesi, hikayeye, özellikle de aşka inandırabilmesi şart.
GENÇ SİNEMACI LİSA ÇALAN’A DESTEK LAZIM!
Geçtiğimiz yıl haziran ayında Diyarbakır’daki terör saldırısında iki bacağını kaybetti 28 yaşındaki sinemacı Lisa Çalan. Ortadoğu Sinema Akademisi’nde çalışıyordu. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice ve Süryanice gibi dillerde filmler, belgeseller çeken sinemacıların kurduğu bir akademide. Şu çağda bile, kadınların köle olarak satıldığı, savaş ganimeti sayıldığı topraklarda, sinemacılık yapmak isteyen genç bir kadın terör yüzünden iki bacağını kaybetti.
Teröre inat, hayat devam etsin diyorsak Lisa’yı tekrar hayata döndürmek gerek. İki bacağına bir an önce protez takılması lazım ve bunun için Indiegogo adlı uluslararası bir internet sitesinde destek kampanyası başladı bir süre önce. Fakat gereken paranın sadece yüzde 10’u toplanabilmiş. Kampanyanın sloganı “Birbirimize el ayak olalım”... Onun hayatını çalmaya çalışan teröre karşı Lisa Çalan’a destek olmak gerek.