Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülke hızla ‘kentsel’ dönüşüyordu, birinciliği dizilere verdiler…
Kentsel dönüşüm, inşaat sektörünün lokomotifi olmaya hazırlanırken, en büyük gelişmeyi hiç beklemediği sektörden, televizyon dizilerinden gördü. Kentsel dönüşüme karşı çıkanlar ne diyordu? Insanların doğup büyüdüğü, hatıralarının olduğu mahalle hayatı bitecek ve insanlar evlerine hapsolacak. Sosyal hayatımız büyük yara alacak.
Kahraman mahalleliler süper sitelere karşı direnirken, çok önemli bir mevzisini kaybetti. Mahalle hayatı önce dizilerde bitti.

Son mahalle dizisi: ‘Seksenler’
‘Perihan Abla’, ‘Mahallenin Muhtarları’, ‘Süper Baba’, ‘İkinci Bahar’, ‘Ekmek Teknesi’, ‘Geniş Aile’… Mahalle dizisi efsanesini yaşatanlardan ilk akla gelenler.
Daha bundan birkaç yıl öncesine kadar “Mahalle dizisi garanti tutar” gibi sektörel bir özdeyiş vardı. Birçoğu gibi o da nostaljik bir özdeyiş olarak hatıralarımızda yerini aldı.
Son yıllarda reyting yarışında ipi göğüsleyen bir mahalle dizisi hatırlayanınız var mı? “Sokakta oynayan son çocukların dizisi” ‘Doksanlar’ ve ‘Gülümseten Hatıralar’ıyla son mahalle dizisi ‘Seksenler’.
Bu iki dizinin sloganları bile geldiğimiz noktayı çok güzel anlatmıyor mu?

Esas oğlan ve kızlar nereye taşındı?
Peki mahalle dizileri neden artık yok? Mahalle hayatımızın bittiği, kentsel dönüşümü tamamladığımız için mi?
O yüzden mi ‘Cennet Mahallesi’ 120 bölüm ve yüzlerce tekrarıyla yıllarca sürmüşken, ruh ikizi ‘Roman Havası’ dört bölüm dayanabildi? Havamızı gerçekten ne değiştirdi?
Mahalleden apartmanlara sıkıştı diziler. ‘Bizimkiler’, apartman dizilerinin ilkiydi, ‘Kocamın Ailesi’ ise sonuncusu.
Yeşilçam’dan miras kalan zengin ama mutsuz müteaahhitler kenar mahallelerdeki evleri birer birer satın alıp güvenlikli, havuzlu, spor salonlu sitelere mi çevirdiler?
“İyi yürekli, sıcak insanlar”ın yaşadığı mahallelerdeki fakir ama gururlu esas oğlanlar ve güzel esas kızlar kent merkezlerindeki bu sitelere, büyük villalara, gösterişli malikanelere mi taşındı?
Gün birincisi olan dizilerin merkezi ikametgahlarına şöyle bir bakarsak,
Haftanın sadece bir günü sıradan bir köylü (Güzelköylü), bir günü de sıradan bir şehirli evini (Kocamın Ailesi) görüyoruz. Yani kısaca köşk villa ya da lüks sitede geçmeyip gün birincisi olan iki dizi var.
Diğer günler malikaneler ve ağa konakları. (‘Paramparça’, ‘Aşk Yeniden’, ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’, ‘Güllerin Savaşı’, ‘O Hayat Benim’ vs)

Peki ya gelecek?
Yavaş yavaş apartman dairelerine hatta stüdyo evlere doğru gidiyor hayat. Dizi karakterleri de yavaş yavaş çocukluk hatıralarının mahallelerinden lüks rezidanslara, havuzlu güvenlikli sitelere taşınıyorlar. Hayatlarının aşklarıyla burada karşılaşacaklar, aşkın engellerini güvenlikli sitelerde yıkmaya çalışacaklar. Güzel genç kızları mahallenin bıçkın delikanlıları değil, üniformalı sivil güvenlik görevlileri koruyacak.
Esas kız ve esas oğlanlar, bakkal önünde değil, yer altı otoparklarında karşılaşıp, karbonmonoksit bir havada aşık olacaklar. Sevdiğini görmek için şeker bitmiş yalanını söyleyemeyecek komşu kızlar. Kapı önlerinde dikilmeyecek delikanlılar, onun yerine Facebook önünde bekleyecekler.
Sitemize geldik, artık arabadan inmeliyim diyemeyecek esas kız, çünkü tanıdığı hiç bir komşusu olmayacak.
Mahallemizin son kızlarıyla, mahallemizin son delikanlıları da sitelere taşınınca ne
olacak dersiniz?
Rezidans dizisi her türlü tutar, havuzlu, güvenlikli site hikayeleri garanti reyting yapar gibi özdeyişler olabilecek mi?