Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Ben salı akşamı öldüm. Atatürk Havalimanı’nda. Bayram ziyaretine gidiyordum. İşlerimi ayarladım, bavulumu hazırladım. Tatilden sonra önümde koca bir hayat
var sanıyordum. Trafik terörüne kurban gitmeyeyim diye uçağa binecektim. Bir gürültü koptu önce, sonra öldüm. Öldükten sonra açtım televizyonu. Belki niye öldüğümü bulurum diye. Yarışmalar, diziler, programlar aynen devam ediyordu. Yoksa ölmedim mi ben? Haber kanallarına ulaşınca anladım öldüğümü.

Eskiden televizyondan izlerdim terör saldırılarını,
ölen yaralanan insanları. Şimdi kendi ölümümü izlemek için karşısındaydım televizyonun.

Haberin Devamı

İnsan ölünce hayat sadece onun için duruyormuş, sevdiğim dizinin sezon finali devam edince anladım.

Haber kanallarındaki yorumculara bir kere daha hayran oldum. O kadar soğukkanlı, o kadar rahat yorum yapıyorlardı ki... Profesyonelliklerinin karşısında hayranlık duyamadım, çünkü öldüm.

Yayın yasağını savunan bir milletvekili, “Sizin de başınıza gelsin de, o zaman anlarsınız yayın yasağının faydasını”
diyordu. Ben ölünce anladım sayın vekilim, siz rahat olun, ben öldüm.

Saçları jöleli biri, hem de devlet televizyonunda,“Bir bomba atıldı diye, niye haber yapıyorsunuz, bu kadar büyütüp abartınca elinize ne geçiyor” diye soruyordu. Özür dilerim, ölmeseydim büyütmezdim.

Benim gibi ölmeyip, canını kurtarmak için gitmek isteyenlere katliam tarifesi açan taksi şöförlerini gördüm. Ölürüm de inanmam derdim ama öldüm.

Bir günlük yas

Ekranlara her çıkışında sevgi sözcüklerini söyleyen hayırsever bir sanatçı, turistler gelmeyecek diye üzülmüş. Acını paylaşırdım sayın sanatçı ama ne yazık ki öldüm.

Güvenlik açısından
sorun yok diye açıklama yapıyordu yöneticiler.
Ona da sevinemedim,
çünkü öldüm.

Ama ben kendi ölümüme üzülemedim. Yaşadıklarıma daha çok üzüldüğümden belki.

Siz olsanız kendi ölümünüze üzülür müydünüz?