Sinan Biçici

Sinan Biçici

sinanbicici@hotmail.com

Tüm Yazıları

Dizi dünyasının eski raconu, “Yazın light komediler, kışın ağır dramalar yapılır” kuralı

DİZİLERİN RACONU NASIL BOZULDU
reyting rekabetinin kızışması nedeniyle bozuldu. Bu kural boşuna değildi. Yazın getirdiği tatil atmosferi içinde seyirci, daha hafif konuları ve komediyi tercih ediyor. Üstelik de eve girmeyi pek istemediklerinden televizyonun başındaki seyirci sayısı, dolaysıyla reyting oranları ve buna bağlı olan reklam gelirleri düşüyor.
Dolaysıyla daha küçük bütçeli, az oyunculu, az starlı işler yazın daha zayıf rekabet
ortamında kendine yer bulmayı planlıyor. Mevzu kısaca bu.
Fakat artık starın kim olursa olsun, ne kadar çok para harcarsan harca reytingin garantisi yok. Bu nedenle de normalde kış sezonunda yayınlanacak ağır işler de yazdan girip şansını yükseltmeye çalıştı. Herkes dizisini tutturmak için yaza yüklenince orada da sıkıntı baş gösterdi. Artık yazın da meydan boş değil. Bu kez de tersi oldu. Yazın dizi tutturabilmek için yaz işleri yazdan önce girmeye başlıyor. Kanal D bu modanın ilk başlatıcısı oldu. ‘Tatlı İntikam’ yaza girmeden yaz işlerinin ilki olmayı başardı. Ardından Fox’un ‘Aşk Yalanı Sever’ dizisi geldi. Sırada bu ay içinde yayına girecek Star’ın ‘Hanım Köylü’sü var.
TRT 68’li yılların politik ortamını ve özellikle ‘Milli Görüş’ hareketini anlatan ‘Sevda Kuşun Kanadında’yı bu ay sonunda yayına getirecek. Muhtemelen o da diziyi yazın tutturmak istiyor ve bu nedenle yaz rekabeti kızışmadan ortaya çıkmayı amaçlıyor.
Sektörün yazı kışı karıştı anlayacağınız. Raconu kesecek yine seyirci olacak. “Meyva da dizi de mevsiminde güzel” derse karışıklık düzelir. Bakalım seyirci ne diyecek bu sezon…

Haberin Devamı

FİLMLER NEDEN VİZYONA GİREMİYOR?

Eskiden film yapmak zordu, şimdi filmi vizyona sokabilmek! 10 yıl önce, bir yılda yapılan yerli film sayısı 30’u bulmuyordu, şimdi bu rakam 100’leri aşınca gösterecek salon bulunamıyor.
Dağıtımcılar yani sinema salonlarını kiralayanlar bilet başına komisyon aldığından en çok gişe getireceğini düşündüğü filmlere salon veriyor. En büyük, merkezi sinemaları bu filmlere ayırıyor. Birçok dağıtımcı olmasına rağmen belli başlı 2 - 3 tanesi salonların büyük bir kısmına hükmediyor. Onlar sizi tercih etmezse işiniz zor. Dünyanın bütün ödüllerini bile alsa, gişe yapamayacağına inanılan filmler Türkiye’de doğru dürüst salon bulamıyor. Bu konuyla ilgilenenler için Kaan Müjdeci, Evrim Kaya, Şenay Aydemir ve Fırat Yücel’in hazırladığı ‘Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı’ belgeselini öneririm.

Haberin Devamı

Sektör ne yapmalı?
Dağıtımcılar ticari kaygılarla salonlarını gişe yapan filmlere ayırmaya devam edecekler. Serbest piyasa ve rekabetin kamu yararı adına düzenlenmesinde hakem rolünde devlet var. Ama çok müdahale edeceğini sanmam. Zira ezelden beri sanata, sinemaya ‘huylanan’ bir devletimiz var. Sinemaya gitmeye asla vakit bulamayan, insan içine çıkmayı sadece esnaf ziyaretlerinden ibaret sanan siyasilerimiz olduğu sürece bu iş böyle gider…
Tabii, şimdi yeni bir meselemiz daha var. Sanat filmleri salon bulamadığından, gişe filmleriyse seyirci bulamadığından vizyona giremiyor. Bombalar, terör saldırılarının hem korkusu hem de yarattığı depresif ortamda insanlar sinemaya gitmez oldu. Parasını çıkarabilmek için yüksek gişelere ihtiyaç duyan filmler de vizyon tarihlerini ertelemeye başladılar. BKM’nin yapımcılığındaki ‘Küçük Esnaf’ iki hafta gecikmeli girdi vizyona, 15 Nisan’da vizyona gireceği duyurulan ‘Bir Baba Hindu’ adlı filminin tarihi henüz belirsiz.
‘Sanat’ filmleriyse ‘gişe’ filmlerini yapanlar eskiden beri hep birbiriyle kavga halinde. Biri öbürünü popülerlik ve ticari kaygıyla, diğeri de ötekini seyirciyi değil eleştirmenleri mutlu etmeye çalışmakla suçluyor. İkisinin de birbirine muhtaç olduğunu, bir bütünün parçası olduğunu unutuyorlar. İşte şimdiki halimiz de bunu göstermiyor mu? Büyük bütçeli filmler de, küçük bütçeli filmler de vizyona giremiyor bir türlü. Ülke bir yerden gol yiyince hepimiz yenilmiş sayılıyoruz. Galip gelmek takım oyunu gerektirir. Bunu hatırlamazsak daha çok gol yeriz…