Televizyon sektörü kurallarla ilerlemiyor. Gündelik sonuçlara bakılıyor ve hemen o dönem için yeni kararlar alınıyor. Sektörün kafası ondan hep karışıktır. Ama son birkaç yıldır olduğu kadar hiç karışmadı kafalar. Konuştuğum kanal yöneticileri, yapımcılar, senaristler herkes kendince kurallar koymaya çalışıyor. Kimse tam olarak ne yapacağını bilemiyor. Kuralsızlığın kural olduğu bir dönemdeyiz ne yazık ki.
Sektör kararları nasıl alıyor gelin birlikte biz de deneyelim. Bir yapımcı, kanal yöneticisi meseleye nasıl bakıyor görelim. Son dönemlerin reytinglerine bakarak biz de birtakım sonuçlar çıkaralım.
4 Reytinglerde artık 10’lu rakamlara ulaşmak imkansızlaştı. Bunu başarabilen ‘Diriliş Ertuğrul’, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ve son olarak da ‘İçerde’. “Demek ki erkek işi yapmadan iki haneli reytinglere ulaşmak zor. Hemen silahlı külahlı bir dizi bakalım. Peki ya ‘Racon’, ‘Kehribar’, ‘46’, ‘Reaksiyon’...
Ee hani dizileri sadece kadınlar izlerdi? Sonuç: Kafalar karışık.
4 ‘Anne’ iyi başladı, ikinci bölümde ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ı ilk geçen dizi oldu. Demek ki kadın hikayesi tutuyor. ‘Zerda’, ‘Aliye’ ve ‘Binbir Gece’ ortalığı yıkmamış mıydı? Hemen bir kadın hikayesine girelim. Peki ya ‘Analar ve Anneler’?
4 Yaz dizisi olarak başlayan ‘No: 309’, ‘Kiralık Aşk’ ve ‘Yüksek Sosyete’ sezonda da yüksek reyting alıyor. Romantik komedi dönemi devam ediyor hocam, seyirci seviyor işte. Gelin vazgeçmeyelim yeni bir romantik komedi daha yapalım. Peki yayından kalkan sayamayacağımız kadar çok sayıda bir sürü romantik komedi ne olacak? Kafalar karışık!
4 ‘İçerde’ tuttu Çağatay Ulusoy var, peki ya ‘Kırgın Çiçekler’in no name oyuncuları? Demek ki hikaye önemli. Ee benzer hikayelerden biri izleniyor, diğeri neden izlenmiyor? Senaryo mu, star mı? Kafalar yine karışık.
4 300 bin bütçeli romantik komedi, 1 milyon bütçeli dramayı geçiyor. E hani prodüksiyon büyük olunca tutuyordu?
4 Uğur Yücel, Bülent Parlak, Erkan Kolçak Köstendil, Şükran Ovalı ve Güven Kıraç gibi ünlü oyunculardan oluşan ‘Familya’ tutmadı. Senaryosu, rejisi, prodüksiyonu gayet kaliteli. Üstelik ailesini toparlamaya çalışan bir babanın hikayesi. Star mı tutmaz, aile hikayesi mi, komedi mi? Hadi buna bir kural getirelim.
Sonuç, kafalar karışık.
Seyircilerden en çok aldığım tepki ve sorular hep “Neden bu kadar çok dizi yapılıyor?, “Neden hep benzer diziler var?”, “Neden bu kadar hızlı yayından kalkıyor?” şeklinde. İşte bundan sayın seyirciler. Toplantı masalarında böyle düşünülüyor ve konuşuluyor. Her defasında kafalar daha da karışık kalkılıyor...
TEBRİKLER ‘SEKSENLER’!
Ortalık toz duman, birçok dizi yayından kalkıyor ama bir tanesi var ki altıncı sezonunda. Bugün 200’üncü bölümü yayınlanacak. Bir dönem projesi, küçük insanların sıradan hikayeleri. Başrolü yakışıklılar güzeller değil. Entrikası, merakla beklenen bölüm finalleri yok. Yayın günü, rakipleri birkaç kez değişse de, ayakta kalabiliyor. Peki nasıl oluyor? İşte kural koymanın imkansızlaştığı bir örnek daha. Tebrikler ‘Seksenler’!
TADI DAMAKTA BİR BELGESEL
Bizde belgesel deyince ilk akla gelen hayvan belgeselleridir. Bir de inşaat alanında iş makinelerini ‘canlı belgesel’ diye izleriz. Oysa hayatta ne varsa belgeseli yapılır. İlk çikolata belgeseli yapıldı ve Digitürk’ün belgesel kanalı İz TV’de yayına girdi mesela. ‘Tadı Hep Damakta: Çikolata’ belgeselinin özel gösterimine katıldım. Çikolatanın 2 bin 500 yıldır varolduğu, uzun yıllar içecek olarak tüketildiği, 1927’de dünya ve Türkiye ekonomik kriz yaşarken Cumhuriyet döneminin ilk fabrikalarından birinin çikolata fabrikası olduğu ve daha başka birçok ilginç bilgi var belgeselde.
Türkiye’de belgesel deyince ilk akla gelen isimlerden Coşkun Aral’la sohbet ettik. “Dizi izlemiyorum, belgesel izliyorum” dememize rağmen hiçbirinin reytinglerde ilk 100’e bile giremediğini, zengin tarih ve kültürümüze rağmen belgeselcilikte çok geri kaldığımızı konuştuk. “Biz zaten çok belgesel izliyoruz, tamam kabul.” Ama özellikle çocuklarımıza çikolata belgeselini izletelim. Onlar da tatlı bir yerden başlayabilsinler...