“Yabancı dizi izliyorum, yerli dizi yersiz uzun, üstelik de konuları hep aynı vs.” diyen bir seyirci kitlesi var. İşte onlar için bu hafta yeni bir dizi başladı, ‘Behzat Ç.’ ekibinden, ’46 Yok Olan’. Yönetmeni Serdar Akar, senaryo Ercan Mehmet Erdem’e ait. Başrollerinde Erdal Beşikçioğlu, Yasemin Allen ve Melis Birkan oynuyor.
Murat ve Ezo kardeşler, yıllar önce babalarının bir cinayete kurban gitmesine tanık olmuşlardır. Ezo bu travmayı atlatamaz ve yüksek dozda ilaç alıp bitkisel hayata girer. Genetik mühendisi olan Murat da kardeşini iyileştirmek için yeni bir ilaç yapmaya çalışmaktadır. İyileştikten sonra kardeşine destek olması için psikiyatr Ceyla ile anlaşır.
Sadece süresi değil, yayın saati, hikayesi, karakterleri, işleniş biçimi açısından diğer dizilerden ayrılıyor ‘46 Yok Olan’. Diziler yapılırken ortalama seyircimize uygun tasarlanır. Anlatım yavaş olsun, sevilen klişelerle dolsun, altyazı olmasın, yakışıklı oğlan, güzel kız olsun, tek dertleri kavuşmak olsun, örgü ören teyze de rahatlıkla anlasın vs.
İşte Star TV’nin yeni dizisi ‘46 Yok Olan’, bu ‘silah’ları kullanmadan giriyor reyting yarışına. Tebrik edilmesi gereken cesur bir deneme. Eğer başarırsa, başka yeni denemeler de ardından gelir. Böylece farklı türler deneyen, makul sürelerde birçok dizimiz olur. İşte yerli dizileri kıyasıya eleştiren, yabancı dizilere öykünen seyirci kitlesine düşüyor şimdi iş. Dizi sosyal medyada çok konuşuldu ama Twitter’da birinci olması, internette çok izlenmesi yetmez. Yaşaması için televizyonda izlenmeli ki uzun süre devam edebilsin. Unutmayın, film sinemada, dizi televizyonda izlenir!
BİR KİTAP, BİR BİLET, BİR ÜLKE
Ataşehir Belediyesi, Dünya Tiyatrolar Günü haftasına denk gelen tiyatro festivali yapıyor. Festival yedi yaşına girdi ama bu sene bir yenilik var. ‘Bir kitap, bir bilet’ sloganıyla yapılan kampanyada ücretsiz tiyatro biletini, okuduğunuz bir kitap karşılığında alıyorsunuz. Oyunlar da ‘belediye işi’ değil. Şu an Türkiye’deki en önemli tiyatroların, en revaçta oyunları. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nin yeni sezon oyunu ‘Frankenstein’, Oyun Atölyesi’nden ‘Köprüden Görünüş’, Aysa’dan ‘Kurusıkı’, Semaver Kumpanya’dan ‘Kuşlar’, Uygur Tiyatrosu’ndan ‘Marko Paşa Müzikali’ ilk akla gelenler…
Nereden bakarsanız faydalı bir kampanya. Tiyatroyu sevdiriyor, özel tiyatroları destekliyor, tiyatro severe hizmet veriyor, sanat ve kültür faaliyetlerinden faydalanabilmek için fırsat eşitliği sağlıyor. Üzerine bir de okunmuş kitapları toplayarak Anadolu’dan talep eden okullara, kütüphanelere gönderiyor.
Ölüm ve şiddet konuşmaktan yorulduk. Keşke tiyatronun izlendiği, kitapların paylaşıldığı, sanatın konuşulabildiği bir ülke olsak. Şiddet, gerginlik ve ayrımcılık peşinde olanlara böyle cevap versek… Ataşehir Belediyesi’ne tebrikler, darısı diğer belediyelerin başına…
TRT BELGESEL’E BİR ÖNERİ
TRT Belgesel kanalında ‘Pusula Doğu’ adlı programda ailesini kaybeden Suriyeli bir kız çocuğunun röportajı yayınlandı. Büyük bir travma yaşayan küçük çocuğa ”Savaşmak zorunda kalsan ne yapardın?” diye soruluyor. O da “Kontrol noktasında kendimi patlatırdım” diyor. ‘Kamu yayıncılığı’ adına, bir canlı bomba, neden canlı bomba olur sorusuna yanıt aramışlar belli ki. Sosyal medyadan çok tepki geldi. Programı inceleyen Bağımsız Sinema Merkezi, çocuğun bir metinden ezber yapıp okuduğunu açıkladı. Tepkiler üzerine, TRT ‘kamu yayıncılığı’ ilkesine de bir vurgu yaparak bir açıklama yaptı. Aynen şöyle, “Bilindiği üzere belgesellerde kurgu yapılmaz, gerçekler çarpıtılmaz, duygusal tepkiler yönlendirilemez.”
Son yıllarda birçok film festivalinde belgesel filmlere çeşitli engellemeler ve sansür geldi. Kültür Bakanlığı ile TRT Belgesel farklı düşünüyor diyebilirsiniz. TRT Belgesel’in bu ‘özgürlükçü’ tavrını destekliyorum. Bundan sonra kendisine gelen belgeselleri de bu ‘özgürlükçü’ tavrıyla yayınlamak zorunda artık. Madem ‘Pusula Doğu’ diye programları var, onlara Türkiye’nin doğusundaki çocukların anlatıldığı, birçok festivalde gösterilen, ülkenin kanayan yarasını sarsıcı bir şekilde anlatan bir belgeseli yayınlamalarını önereceğim. ‘Küçük Kara Balıklar’. Onların da söyleyeceği çok şey var…