Murder King: “Kitle ‘90’ların başında daha fazlaydı. Metal müzik dinleyicisi her zaman orta sınıftı. Ülkenin ekonomik koşullarında artık bu pek öyle değil. O nedenle kitlenin biraz dağıldığını söyleyebiliriz”
Bu ülkede metal yapmak bir nevi kahramanlıktır, desem abartmış olmam. Kendim için “metalciyim” diyemem. Çok iyi örnekleri, çok güçlü örnekleri vardır. Onlardan biri de Murder King’tir. “Yuvaya dönüş konserimiz” dedikleri 26 Ekim tarihli Dorock Heavy Metal Club öncesi soruları yolladım, cevapları aldım. Bugün ekip, Fırat Öz (vokal gitar), Onur Akça (Davul), Can Yücel Korkut (Bas), Össan Deneç’ten (Gitar) oluşuyor.
“Türkçe metal olur mu?” Bu soruya “Bu tartışmalara girmeden aslında işimizi yaptık ve oldu diyebiliriz. Türkçenin her müziğe yakıştığını söyleyebiliriz” ile noktayı koyuyorlar. Türk metal grupların yurt dışında daha kabul gördüğü söylenir. “Kişisel çabalarla olan konserler” diyorlar. Türkiye’de grupların ilgi gördüğünü sadece bunun, basına yansımadığından şikâyetçi grup.
Büyük konser özlemi
Metal grupları genelde, festivallerde “destekleyenler” kategorisindedir. Tek başına bir “Cemil Topuzlu Açıkhava” konseri olabilir mi? Nekropsi’nin verdiği konserlerle bu tarz müziğin de bu büyük sahnelerde yer alabileceğini gösterdiğini söylüyorlar. “Sadece biz elbette dolduramayız. Birkaç grupla festival havasında değerlendirilebilir” söyledikleri. Hatırlarım ‘80’lerde metal konserleri olurdu “Açıkhava”da ve geleni de fazlaydı. Zaten buradan hareketle “Kemik kitle” konusunu soruyorum. “Kitle ‘90’ların başında daha fazlaydı. Metal müzik dinleyicisi her zaman orta sınıftı. Ülkenin ekonomik koşullarında artık bu pek öyle değil. O nedenle kitlenin biraz dağıldığını söyleyebiliriz.”
Metal, sınırlı şehirlerde
“Türkiye’de metal konserleri sınırlı sayıda şehir tabusunu yıktı mı?” diye sormuştum. “Hayır yıkılmadı. Hâlâ belli şehirler dışında da talepler çok ama bu talepler, konser mekânlarını dolduracak kadar değil. Eskiden üniversite festivalleri varken, her şehirde çalmak daha kolaydı. Şimdi işletmelerin de iş yapma odaklı baktıkları bir durum olduğundan, pek açılamıyorsunuz. Ama festivaller farklıydı. Bizim yaptığımız tarz müzikte artık farklı şehirlere gitmek görmek için sanatçı ya da müzisyenin, kendi cebinden para harcaması gerektiği bir duruma geldik.” (26 Ekim/Dorock Heavy Metal Club/İstanbul)
Yeni kuşak ozan
‘Ozan’ aslında çok iddialı ve içi doldurulması gereken bir ünvan diyelim. “Ben bu yolda yürüyeceğim” inadında olunca, yolun açık olsun demek geliyor dinlerken; Can Ozan. Baktım YouTube ortamında ilgi ve alaka hayli yüksek. Bir gitar bir ses ile kendini kabul ettirmek öyle kolay değil bu ‘rap’ ortamında. Sevgili Tolga Akyıldız “Bir röportajı sırasında 5 yaşındayken gittiği ilk konserin 1995 tarihli Bulutsuzluk Özlemi olduğunu söyleyiveriyor. Bulutsuzluk Özlemi’nden, Duman’ın ilk yıllarından küçük yaşında çokça beslendiği, bir ‘gitarcı çocuk’ olarak büyüdüğü aşikâr. Büyüdükçe biraz Bob Dylan, biraz Ortaçgil’e öykündüğünü; Radiohead hayranlığına da çok şey borçlu olduğunu tahmin edebiliriz şarkılarından. Netice? Kendi yolunu bulmuş iyi bir müzisyen, çok yönlü olarak beslenmiş bir şarkı yazarı. İddia edebilirim ki önümüzdeki yıllarda adını çok duyacaksınız” diye yazmış. Sanırım öyle de oldu. Baktım bir “single” canavarı. 28 single 2017 ile 2021 arası. Ben de konserini görünce tanış oldum, dinledim. Hatta “Sar Bu Şehri” şarkısına şöyle arkada bir de piyano olsa nasıl olur diye kendi kendime kayıt bile yaptım. Can Ozan ses mühendisi ve gördüğüm kadarıyla ufku hayli geniş. (24 Ekim/6.45/Ankara)
KAÇIRMAYIN
Ogün Sanlısoy, 27 Ekim \ Dorock XL
Can Bonomo, 28 Ekim \ IF Performance Hall Eskişehir
An Epic Symphony - Hayko Cepkin, 29 Ekim \ Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu
Pentagram&Black Tooth&Thrashfire&Archaic Vanity&Oculos, 29 Ekim \ Milyon Performance Hall Ankara
Büyük Ev Ablukada, 30 Ekim \ Ooze Venue İzmir
Manga, 31 Ekim \ Hayal Kahvesi Antalya