‘Şiddet rol model gibi öğretiliyor’

Oynadığı filmlerle dünyanın pek çok yerinde ödül alan Nursel Köse, aynı zamanda şiir de yazıyor. ‘Paramparça’dan sonra ‘Avlu’ dizisinde bambaşka bir karakterle seyirci karşısına çıkan oyuncu, “Senaryo gereği benden nefret etmeleri gereken sahneye, daha özenle hazırlanıyorum. Çekime başlamadan önce soğan ve sarımsak yiyip, oyuncu arkadaşlarıma yakınlaşarak konuşuyorum” dedi. Köse’yle yeni projesini, toplumdaki şiddet olaylarını ve sevgilisi Ulrich Mertin’i konuştuk.

- Kudret karakterinde sizi cezbeden ne oldu?

Geçtiğimiz sezon teklif edilen senaryolar arasında, en çok beğendiğim ‘Avlu’ oldu... Canlandırdığım Kudret’in kötü biri ve koğuş ağası olması beni heyecanlandırdı. Müebbet yatıyor ve cezaevinde suç işlemeye devam ediyor.

- Hazırlık süreci nasıldı?

Role çalışmak için çok zamanım oldu. Kudret’in ruhuna girip, nasıl hissettiğini anlamaya çalıştım. Onun soy-ağacını bile çıkardım. Bana gelen karakter analizinin daha derinine girdim. Seri katili oynamak için, illa bir cinayet işlemek gerekmiyor. Empati kurarak başlayan bir yolculukta, Kudret’in içine girince ona hak vermeye başladım.

- Psikopat bir karakter, sahneleri çekerken neler yaşıyorsunuz?

Senaryo gereği benden nefret etmeleri gereken sahneye, daha özenle hazırlanıyorum. Çekime başlamadan önce soğan ve sarımsak yiyip, oyuncu arkadaşlarıma yakınlaşarak konuşuyorum. Sahnelerde bana daha çok sinirleniyorlar. Set biter bitmez arabaya geçince, kendime dönmeye çalışıyorum ama hemen Nursel olamıyorum. Daha kolay roller seçebilirdim ama onlar heyecanlandırmıyor.

- Dizi, platoda çekiliyor ama cezaevine çok benzetilmiş. O ortamda olmak nasıl?

Bazen ‘İnsanlar nasıl burada bir ömür kalıyor’ diye düşünüyorum. Ama insanoğlu, alışan bir varlık. Cezaevinde özgürlüğünü bulan kadınlar var.

- Oyunculuğun meslek olarak görülmemesini nasıl karşılıyorsunuz?

İnsanlar sokakta keşfedilip, popüler olmanın düşüncesi içerisinde... Her meslek gibi oyunculuğun da eğitimleri var. İnsanlar bunu kolay görüyor.

- Sektörün daraldığı dönemde Almanya’dan geldiniz...

Evet, döndüğümde seyircinin seçici olduğunu gördüm. Eskiden bir star oyuncu oynattığın zaman, o proje izlenirdi. Şimdi halk, sevdiği oyuncu olsa bile kötü senaryoya katlanamıyor. Oyuncunun reytinge de kafa yormaması gerekir. 160 dakika zaten insanlık dışı bir olay. Avrupalı 160 dakikalık sinema filmini iki senede çekiyor.

- Dizide şiddeti görüyoruz. Siz neler düşünüyorsunuz?

Her türlüsünü lanetliyorum. Şiddetin toplumun bir parçası haline gelmesi çok yanlış. Eğitim ve aile içinde de var. Şiddet, rol model gibi öğretiliyor. Erkek güçlü, kadın güçsüz olarak görülüyor. İnsanların şiddeti garipsememesi ve önemsememesi çok üzücü. Örtbas ediliyor. Kimsenin kimseye şiddet uygulamaması gerekiyor. Eskiden televizyon programlarında, bu durumu kötüleyen yorumlar yapılırdı. Şimdi ise tek tip projeler ekrana geliyor.

- Almanya’ya dönmeyi düşünüyor musunuz?

Ülkemde kadın rol model olduğumu düşünüyorum. Burada bir şeyler değiştirmek istiyorum. Genç isimlerden, sosyal medyadan, şahane mesajlar alıyorum. Annesinin dışında birini övmeleri mutlu ediyor. O yüzden gitmeyi düşünmüyorum. İnşallah yasakları olan toplum olmaktan çıkarız.

‘Aşk çok güzel bir şey’

- Ulrich Mertin’le aşk hayatınız nasıl gidiyor?

Aşk, çok güzel bir şey. Kendine farklı baktığın tek ortam. İnsan bedeni için çok sağlıklı. Ağlamalı, küsüp ve barışmalı aşk, sevmiyorum.

- Onca yıl boyunca hiç küsmediniz mi?

Genelde Türkiye’de kavuşmama üzerine aşk var. Bizde ulaşmadığın zaman, aşk deniliyor. Kıskançlık ve karşıdaki insanın hayatını kontrol etmekten kendimi kurtardım. Huzurlu ilişki bana iyi geliyor. Her tarafta olduğu gibi ilişkilerde de güvensizlik var. Ondan sonra aşk arabeske dönüyor.

- Evlilik düşünüyor musunuz?

Her an her şey olur bu hayatta...